Çoğumuz sadece yetişkinliğin çeşitli sorumluluklarla dolu olduğunu düşünür çocukluğun bütün zorluklardan uzak korunmuş bir alan olduğunu düşünürüz. Oysa çocuklar da en az yetişkinler kadar karmaşık bir hayat sürdürürler. Her sabah okula gider, sınıflarına uyum sağlamak, başarılı olmak için stresi içinde öğrenmeye çalışır, arkadaşlarıyla sorunlar yaşar, performansları hakkında olumsuz eleştiriler duyar ve tıpkı yetişkinler gibi ‘yıkılırlar.’
Bazı çocuklar zorluklar karşısında daha güçlüdürler. Zorlukların üstesinden gelir, olumsuz duygulara kapılmaz, kolayca toparlanır ve denemeye devam ederler. Onlar problem çözücüdürler. Sıradışı zor deneyimlerden geçerken bile yapıcı davranabilir, iyi sonuçlar üretebilirler.

Uzman psikoterapist Reid Wilson’a göre güçlü çocuklar içlerinde karmaşık, zor bir durumla karşılaştıklarında ‘doğru olanı yapabileceklerine dair’ bir özgüven taşırlar. Bu özgüven bu çocukların tek başına savaşacakları anlamına da gelmez. Ancak onların kimden, ne zaman ve nasıl yardım isteyebilecekleri konusunda bir fikirleri vardır.
Güçlü Olmak Öğretilir!
Bununla beraber her çocuk mutlaka içinde böyle bir özgüvenle doğmak zorunda da değildir. Güçlü olmak, sorunlar karşısında doğru tepkileri vermek ve çözüm üretebilmek pek çok insanın hayat içinde öğrendiği bir beceridir. Hatta bilinçli ebeveynlerin çocuklarına öğretebilecekleri en önemli becerilerdendir.
Oysa biz çocuklarımıza bu becerileri öğretmiyoruz. Çünkü, günümüzün kültürü bizden çocuklarını her türlü tehlikeden koruyan, onların bir adım arkasında dolaşarak en küçük olumsuzluğu bile bertaraf eden ebeveynler olmamızı bekliyor. Anne babalar çocuklarının bütün ihtiyaçlarını fazlasıyla karşılayarak, çocuklarının görevlerini onlar yerine yaparak ve her türlü problemi onlar adına çözerek taşıyan onları mutlu, huzurlu, güvenli yetiştirebileceklerini düşünüyorlar; oysa geçek hayat öyle ilerlemiyor.
Çünkü ebeveynlerin görevi çocukları korumak değil; onları hayata hazırlamak. Bu yüzden de Doktor Wilson anne babalara çocuklarına öğretebilecekleri bazı becerileri sıralıyor:
1.Çocuğunuzun her ihtiyacını karşılamayın.
Ebeveynleri tarafından çok korunmuş çocuklar büyüdüklerinde kaygılı, güvensiz ve içedönük yetişkinler haline geliyorlar. Çünkü çocuklarımız için her şeyin düzenli olduğu, eksiksiz bir hayat yarattığımız zaman onların sorunların üzerinden gelebilme becerilerini ellerinden alıyoruz.
Örneğin okula başladığında kaygılanan çocuğunun kaygısını azaltmak için sabahtan akşama kadar okulun kapısında bekleyen anneler, sadece çocuğu ağlamasın diye evde zaten olan oyuncaktan bir tane daha babalar, kendi yatağında uyumayan çocuğu uyusun diye onun yatağının yanında yerde yatan ebeveynler aslında çocuklarının kendi sorunlarını çözme becerilerini ellerinden alıyorlar. Ebeveynleri böyle davrandığında çocuklar, evin dışındaki dünyanın da hiç eksiği olmayan kusursuz bir dünya olmasını bekliyor sonra da en küçük bir terslik karşısında bütün cesaretlerini yitiriyorlar.
2.Çocuğunuz için riskleri ortadan kaldırmayın.
Doğal olarak bütün aileler çocuklarını korumak isterler. Bununla birlikte riskleri ortadan kaldırırsanız öğrenemezler.Oysa yapılması gereken risklerin ortadan kaldırılması değil çocuğunuzu karşılaşabileceği riskler konusunda eğitmek ve temel becerileri öğretmektir. Bu eğitime ne kadar küçük yaşta başlarsanız, üstüste konacak becerilerle çocuğunuz o kadar iyi gelişecektir. Çocuklara yaşlarına uygun özgürlük ve sorumluluğu vermek onların gelişimlerine en büyük destektir.
3.Çocuklarınıza problem çözmeyi öğretin.
Çocuğunuz hafta sonu arkadaşlarıyla bir kampa gitmeye can atıyor ancak gece sizden uzakta uyuyacak olmak onu kaygılandırıyor. Bu durumda endişeli anne babalar çocuklarının kaygılarının altını çizerek ‘o zaman biraz daha büyüdüğünde gidersin’ diye tepki verebilir.
Daha yapıcı bir yaklaşım ise çocuğunuza hissettiklerinin normal olduğunu göstermek ve kendini kötü hissederse neler yapabileceğini anlatmaktır.
Bir çocuğa problem çözmeyi öğretmenin en iyi yolu sizin de iyi bir sorun çözücü olmanızdır. Çocuklar sorunlar karşısında kendi ebeveynlerinin tutumları taklit eder, eğer işler kötü gittiğinde çocuğunuzun tavrını beğenmiyorsanız, öncelikle kendi tutumlarınızı gözden geçirebilirsiniz.

4. Çocuğunuza ona özel beceriler öğretin.
Çocuğunuza onun kişiliğine, zayıf ve güçlü yönlerine destekleyecek özel beceriler öğretin. Örneğin utangaç ve içedönük çocuğunuz için küçük sosyalleşme becerileri, kolayca öfkelenen çocuğunuza soğukkanlı olma becerileri öğretebilirsiniz. Bu becerileri gelişim taktikleri olarak ona basamak basamak öğretebilir ve ilk zamanlarda onuna birlikte uygulama yapabilirsiniz.
5. ‘Neden’ sorusunu sormayın.
“Neden ” sorusu sorun çözme becerilerimize katkıda bulunan bir soru değildir. Neden sınavda o kadar çok heyecanlandın?, Neden arkadaşınla hemen tartışmaya başladın? Gibi sorular çocuğunuzun durumu analiz etmesine yardımcı olmaz.
Bunun yerine ‘nasıl’ sorusunu sorabilirsiniz. ‘Sınavda çok heyecanladın. Bunu nasıl çözmeyi düşünüyorsun?!, ‘En yakın arkadaşlarınla kavga etmişsin. Nasıl toparlamayı düşünüyorsun?’ gibi sorular çocuğunuzun çözüm yolları üzerine odaklanmasına yardımcı olacaktır.
Kaynak:
10 Tips For Raising Resilient Kids, Tartakovsky, M.S.