“Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,” diyen dünyadan çok kimse kalmadı. daha mı iyi oldu yoksa kötü mü oldu? Tam bir cevabım yok. Malum siyah ve beyaz değil dünya, yaşam.
Köy nüfusu 5 yılda 214 kişi azalmış. Yine 2016 sayılamasına göre köylerde nüfusun %7,7’si yaşamaktaymış. Sayılar elbette kültürel olarak bir kentleşmeyi göstermiyor.

Taşımalı eğitimle verimli toprakların okulları da kapandı
Manisa’da insanı diksen yetişen ovada da bu durum böyle. Hani toprak yok, toprak verimsiz, tarıma uygun falan değil durumu da yok. Köylerde genç nüfus çok az buna bağlı olarak da okullarda öğrenci bulmak hayli güç. 97’de başlayan taşımalı eğitim ile de pek çok köy okulu kapanmış durumda. Pek çokları da kapanma aşamasında.
Köylerde okulların kapanmasına itirazlarda yok değil. Hatta çoğu kimse aslında köyünde okul olsun istiyor. Köylü de olsa kentli de olsa. Kentli şöyle diyor; “Okullar kapandı, öğretmenin köye olan aydın etkisi kalmadı ve imamların eline kaldı.” Ben bir eğitimci olarak meseleye buradan bakmıyorum. Eğitimin kalitesi açısından bakıyorum.

artık tüm dünya etkileşim içinde…
Birincisi bu tanım 30-40 yıl öncesine ait olduğudur, günümüze dair altının boş olduğudur. Aydınlanmacı, dikte eden üstten bakan bir yaklaşım siyaset olarak da yaşam tarzı olarak da çok eskide kalmıştır. Artık konuşan, etkileşim halinde olan, öğrenen bir dünyada yaşıyoruz. Kitlesel bir iletişim çağındayız ve her bilgi, haber hemen dolaşımdadır. Kitap, gazete okuyan kişi ile bunlardan bihaber toplum arasında aydınlatma etkisinden bahsedilebilir. Günümüzde ise özellikle sosyal medya ile manüple de olsa, doğru ya da yanlış da olsa herkes bilgi bombardımanı altındadır. Kabaca söylersem öğretmenin bildiğini herkes biliyor yani. Ve ülkenin içinde bulunduğu düşünsel, siyasal ve refleks kamplardan dolayı doğru söylemende önemli değil. İnandırıcı olmuyor.
öğretmenler ‘aydın’ öğretmen tanımına uymuyor mu?
Ayrıca belki de önemlisi günümüzdeki öğretmenlerin “aydın öğretmen” tanımına uymadığıdır. Okuyan, araştıran, sanatla, edebiyatla haşır neşir olan öğretmenlerden çok kalmadı. Aydından bahsetmek için bir çok alanla ilgili bilgi sahibi olan ve etrafında etki bırakan kimseler düşünüyorum.

80’lerin bireyselleşen öğretmeni artık köyde yaşamıyor
Zamanımızın öğretmenleri, meslek dallarında bile en muhafazakar olan kesimdir. Mesleki değişime kapalı, eğitimsel gelişime direnen bir yapıdadırlar. Dolayısıyla günümüzde aydın ile öğretmeni yan yana koymak büyük hata olur.
Kapanmayan okullarda bile ulaşım sorunu yoksa öğretmen şehir merkezinde oturuyor, okula geliş gidiş yapıyor. Çünkü o baştaki şiire konu olan öğretmen devri kapandı. “Cumhuriyeti biz böyle kazandık.” fotoğrafı gibi toplumsal bir dayanışma, ortak gelecekte yaşam azmi, toplumsal refahı düşünme durumları kalkmıştır. 80’lerden sonra yerleşen aşırı bireycilik, çeşitli politik manevralar tüm bu olumsuzlukta etkendir. Sonuç olarak toplumdaki bireysel menfaatin en masumu olan kendi çocuğunun eğitimini, kendi psikolojik ihtiyacını düşünmeyi yeğliyor öğretmen de. Köyde yaşamayı tercih etmiyor. Şöylede bir durum vardı. Köy öğretmenlerinin çocukları parasız yatılı denilen devletin yurtlarında eğitime devam ederdi. Örnekse artık bu da yok.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de muhafazakarlık aşama kaydetmiştir. Öğretmenle imam zaten aynı dili konuşuyor artık. İkisinin de aydınlık durumları paralel. Yani eski bir şiirdi, ben köy öğretmeniyim.
Son söz olarak şunu söyleyebilirim; Köy okulları kapatılmamalıdır. Taşımaya harcanan paralar yerine okullar köylerinde olmalıdır. Ancak bir okulda en az iki öğretmen olmalıdır. Bu da ayrı yazı konusu olsun.