finlandiya eğitim sistemi, japonya da eğitim, doğa okulları derken birden uzaktan eğitime odaklandık. ki özellikle son yılllarda bu alanda ciddi gelişmeler ve yatırımlar vardı. korona bunu öne aldı.
egitimkolektifi’nde “Uzaktan Eğitim Okulların Sonunu mu Getirecek?” ve “Digital Pedagoji Nedir?” yazılarında aslında konu ile ilgili yerinde tesbitler ve zihin açıcı sorular sorulmuş. belki bu soruların bazılarını yanıtlar buluruz belki de biraz daha soru sorarak konuyu anlarız diye düşünüyorum.
benim için 2001’de başlamıştı bilgisayarla tanışma. bilgisayarı edinme amacımda evrak işlerini kolaylaştırmaktı. ama öyle bir girdap ki tuval, yağlı boyalar dururken kenarda sunum nasıl yapılır, eğitimdeki yenilikler, video programları, site nasıl yapılır derken iş e-learning ( uzaktan eğitim)’e kadar geldi. ki artık web sitesi yapabiliyorum, moodle(açık kodlu e-öğrenme web site aracı) ile ilgili temel becerilere sahibim, word processing, e-learning eklentileriyle uzaktan okul- sınıf üzerinde çalıştığım bir amatör çalışmam olsa da okulsuz bir eğitimin olamayacağını düşünüyorum. şunun da altını çizmek isterim ki başından beri bilişimi iyi bir araç olarak gördüm hep. ama sadece araç.
koronalı, sosyal mesafeli, sınıfımdan, öğencilerimden uzakta geçen bir aylık süreçte telefonumu boşaltırken tekrar gözümde canlandı sınıfta neler yaptığımız. ve bir kaçını paylaşmak istedim sosyal medyada. şu notları düşerek:
- geçmis zaman olmuş neler yapmışız neler. uzaktan belki öğretebilirsin ki o da kısıtlıdır. egitim asla yapılmaz. (yeni dönemde uzaktan eğitim tartışılırken)
- bugün uzaktana mecburuz ama kimilerinin e-learning i başüstü yapması eğitim için geleceğin başka bir tuzağı olacaktır…
- ezberci eğitimin bir yansıması olacak olan uzaktan oğretimde eğitim kesinlikle olmaz. ne toplumumuzun ne de insanlığın ihtiyacı bu değil zaten. eğitim şart demiyor muyduk …
şiir dinletileri, tiyatrolar, sergi, bilim şenliği, gezi, satranç turnuvaları yapmışız. her birinde yeni deneyimler kazanılmış, yeni insanlar, farklı davranışlarla karşılaşılmış hepsi cebe atılmış.
tenefüste oyun oynarken arkadaşının bencilliğini öğrenir çocuk. yere düştüğünde kaldırıldığında önemsendiğini, değer verildiğini fark eder. eksik aracı olduğunda, arkadaşı ben de var dediğinde yardımlaşmayı yaşar öğrenir çocuk. tıpkı elini sobaya dokundurduğunda bir daha dokunmayacağı gibi. özellikle sosyal bilgiler, hayat bilgisi derslerinde toplumsal değerlere ait konularda öğretimde sorun çıkmadığı halde, eğitimin olmadığı bir süreç gibi olacaktır uzaktan eğitim. yere çöp atılmayacağını, kişilik özellikleriyle alay edilmemesi gerektiği, koridorda bağırılmaması gerektiğini, ışıkların, suların gereksizse kapatılması gerektiği vb bilinir çünkü öğretilir. ama bunları davranış halinde gösteren çok az öğrenci vardır. çünkü yapılacak testte çocuğun doğruyu işaretlemesidir başarı, yapması değil.
ezberci eğitimin kötü bir kopyası olacaktır iddia edilen okulsuz, sanal öğrenme. sadece bilgi verilecektir. aynen ezberci dikte eden eğitim gibi: 3+2=5, ses titreşimdir, ırmak, deniz doğal unsurdur …
hele de spor, müzik, resim vb yetenekleri olan çocuklar için uzaktan eğitim hiç de cazip olmayacaktır. bu düsüncerim din adamlarının matbaaya karsı duruşlarına benzetilmesin lütfen. mesleki bir kaygı ve muhafazakarlık değil amacım. eğitim tanımının ve toplumsal karşılığının ne olması gerektiği ile ilgilidir.
öğrenmenin kalitesini,
- sunumun dikkat çekici olması,
- konunun ihtiyaç olması,
- merak ediliyor olması,
- hemen hemen bütün duyu organlarına hitap edilerek yapılması etkiler.
akıllı tahtalar, bilgisayarlar görsele, filme ulaşmada iyi bir araçtır. ya da geri bildirim almak için ölçme yaparken hızlı bir araçtır. tiyatro sanatçısı için seyircinin tepkileri önemlidir. öğretmen ve öğrenci arasında da benzer bir durum vardır. öğretmen sunumunu yaparken öğrencinin gözlerinde, tepkilerinde anladığını, dikkatini çektiğini görebilir. hatta öğrenci anlamadığı yeri hemen sorarak, ya da konu ile bağlantılı yeni bir öğrenmeye yol açacak soruyu da sorabilir.
eğitim de tıpkı ekonomi gibi, haklar gibi toplum için yani toplumun sağlığı, huzuru, barışı için olmalıdır. bu da yüz yüze eğitimle mümkündür. çünkü insanların büyük çoğunluğu deneyimleyerek öğrenir. özellikle de toplumsal kuralları, saygıyı, kendisine zarar verecek kişileri, saygı duyulacak insanları, vefayı, hürmeti, alçak gönüllüğü, kibri… oysa biliyoruz ki sanal alem dediğimiz paralel evrende herkes dürüst, mert, erdemli…