Hayatımızda ilk kez evlerimize kapandık. Zamanımızı nasıl geçireceğimizi, ne yapacağımızı, kendimizi nasıl oyalayacağımızı bilmiyor; can sıkıntısından ölüyoruz. Günler sürecek bu zorunlu tatilde eğer ekran başında değilsek çoğumuzun zevkle yapabileceği tek faaliyet var: O da yemek yemek!
Bu eğilimin farkında olup kilo almamak için çaba gösteren yetişkinler çoğu zaman en az o kadar önemli bir noktayı kaçırıyorlar; Çocuklarımız da bizim kadar kilo alma tehlikesiyle karşı karşıya.
Bu yazıda sizlere çocuk obezitesi kavramını yeniden hatırlatmayı ve çocuğunuzun daha sağlıklı beslenmesi için öneriler getirmeyi amaçlıyoruz.
Sağlıksız Beslenme Küresel Bir Sorun!
Küresel olarak ciddi bir beslenme problemimiz var. Nasıl beslenilmesi gerektiğini bilmiyoruz. Bir zamanlar annelerimizin yaptığı sağlıklı yemeklerden yapmak için ya zamanımız ya da isteğimiz yok. Üstelik marketlerde şık kutularda satılan, eve getirdiğimizde haftalarca ‘tazeliğini’ koruyan yiyecekler işimizi çok daha kolaylaştırıyor. Artık hayatlarımız da çok hızlı! Kalabalık sofralar, uzun ve ağır yenen yemekler tercihimiz değil.
Daha ilginci artık sağlıksız beslenmenin gelir durumuyla ilgili bir zorluk olmaması. Eskiden kötü beslenen kişilerin yoksul ailelerden geldiği düşünülürdü. Günümüzde yanlış ya da kötü beslenenlere eğitim düzeyi, gelir düzeyi yüksek olan ailelerde; ‘gelişmiş’ toplumlarda daha çok rastlanıyor.
İronik bir şekilde hem açlık düzeyinin altında yaşayan, doğru dürüst beslenemeyen insanlar hem de ihtiyaçlarının çok üstünde beslenen, hazır besinlere büyük paralar harcayan ve giderek kilo alan insanlar aynı toplumda yan yana yaşıyor ve bunu doğal sayıyorlar.
Beş Çocuktan Biri Obez!
Dünya sağlık örgütünün 2016 yılı verilerine göre dünya çocuk ve genç nüfusunun beşte biri ya aşırı kilolu ya da obez. Kısa süre önce gelişmiş ülkelerde gördüğümüz bu eğilim şimdi az gelişmiş ve gelişmemiş ülkelerde de yaşanıyor ve oranlar hızla yükselmeye devam ediyor. Örneğin İsviçre’de yetişkinlerin %41’i, çocukların ise altıda biri obez. Türkiye de çocuk obezitesi rakamları hızla yükselen ülkeler grubunda yer alıyor.
Çok yakında yanlış ve çok beslenme kaynaklı rahatsızlıklar sağlık sorunlarının en ciddileri arasında yerini alacak. Belki de en kötüsü çocuklarımızın da sağlıklı beslenme konusunda en temel kuralları bilmemeleri.
Beslenme Bozukluğu Bebeklikte Başlıyor
Yemek, oyun ve sevgi. Küçük bir bebeğin sağlıklı gelişimi için en önemli 3 koşulun bunlar olduğunu hepimiz biliyor ve bebeğimize herşeyin en iyisini yapmak için çırpınıyoruz. Ancak bebeğimiz biraz büyüdüğünde dikkatimiz azalıyor. Onunla oyun oynamak yerine tabletlerle zaman geçirmesine göz yummak, atıştırmalık meyveler hazırlamak yerine eline bir bisküvi paketi tutuşturmak, marketten renkli ambalajlı ürünleri almasına izin vermek olağan ebeveynlik faaliyetlerimiz arasında yerini almaya başlıyor.
Küçük Çocuklar da Sağlıklı Beslenme Kavramını Öğrenmeli
Çoğumuz çocukların doğru beslenmeyi anlayabilmek için lise yaşlarına gelmelerini bekliyoruz. Oysa çocuklar 4-5 yaşından itibaren sağlıksız gıdaların bedenlerine nasıl zarar vereceğini anlayabilecek olgunluğa sahipler.
Eğer anlaşılır bir dille beslenmenin temel kurallarını anlatır, onlara sağlıklı beslenme konusunda örnek olursak küçük yaşlardan itibaren beslenme konusunda bilinçli kuşaklar yaratabilme şansımız var.
Markette Hayır Diyebilmek!
Çocuk obesitesinin en önemli nedenlerinden bir ebeveynlerin çocuklarını sağlıklı beslemek ve hazır gıdalardan korumak konusunda yeterince etkili olmayışları. Anne babalar olarak market alışverişlerinde çocuklarımıza HAYIR diyemiyoruz. Ambalajlı, koruyucu madde içeren ürünlerin sağlıklı olmadığı uzun uzun anlatmaya zaman ayırmıyoruz. Doğal ürünle, üretilmiş ürün arasındaki farklı vurgulamıyoruz.
Oysa bu konularda çocuklarını bilgilendiren aileler, 4-5 yaş gibi küçük yaşlarda bile çocuklarının daha bilinçli tercihler yaptığını deneyimliyor, çocuklarını engellemek zorunda kalmadan sınır koyabiliyorlar.
En İyi Yol Mutfağa Birlikte Girmek
Çocukları sağlıklı beslenme konusunda bilinçlendirmenin en etkili ve eğlenceli yolu ise onların yemek hazırlama sürecine dahil etmek. Çocukların mutfakta gerçekleşen her faaliyete katılmak konusunda çok istekli olduklarını zaten biliyoruz. Bununla birlikte genellikle çocuklara sadece kurabiye şekillendirme, kek karıştırma gibi görevler veriyoruz.
Oysa çocuklar sağlıklı yemek hazırlama basamağında da öğrettiklerinizi kolaylıkla kavrıyor ve sağlıklı beslenme düşüncesinin içinde olabiliyorlar. Bir kurabiyeyi şekillendirmek yerine çocuğunuza fasulyeleri ayıklatabilir, meyve sebzeleri yıkatabilir ya da basit kırma işlemlerini verebilirsiniz.
Böylece hem çocuklar sağlıklı yemekleri yemek konusunda daha istekli olur, hem de geleneksel besinler, geleneksel pişirme yöntemlerini konusunda da bilinçlenirler.
İşlenmiş Gıda Kavramını Anlatmak Önemli
Çocukları bilinçlendirmemiz gereken bir başka alan ise ‘işlenmiş gıda’ kavramı. Marketlerden aldığımız ambalajlı gıdalar aynı zamanda sağlıksız katkı maddeleri, koruyucular, boyalarla çocuklarımız için tehlikeli pek çok içeriğe sahip.
Ancak işlenmiş gıda sadece abur cubur dediğimiz atıştırmalıklarla sınırlı değil. Pek çok aile de geleneksel sofralarını kurarken işlenmiş gıda kullanmaya başladı. Bu nedenle işlenmiş gıda kavramını doğru anlaması bu bilinçlenmenin ilk adımı.
En Önemlisi Sürdürülebilirlik Kavramı
Son önemli konu ise sürdürülebilirlik kavramı. Günümüz çocukları yedikleri zeytinin, domatesin nerede nasıl yetiştiğini, bulgurun ne olduğu hatta yumurtanın nasıl elde edildiğini bilmiyorlar. Önlerine gelen yemeğin hangi basamaklardan geçerek önlerine geldiğini onlara anlatan büyük anne büyük babalar da artık yok.
Bu kuşaklar süpermarketlerin sonsuz bir gıda üretim merkezi olduğu duygusuyla büyüyor; tohum ve besin arasındaki bağlantıyı bilmedikleri için de besine gerekli değeri bilmiyorlar. Bu nedenle de besini masalarına gelen ve sadece parayla alınan bir madde olduğu düşünüyorlar.
Besinlerin sınırları olan kaynaklar olduğunu, üretim koşullarını çocuklara öğretmek de doğrudan sağlıklı beslenme yönetiminin konuları arasında yer alıyor.