Bir markette ya da alışveriş merkezinde istediği alınmadığı için bağırarak ağlayan ya da kendisini yere atan çocuklar son dönemlerin alışılmış görüntülerden. Bu görüntüden daha ilginç olanı ise ebeveynin bu tutum karşısında kuralları ya da sınırları hatırlatmak yerine kolayca çocuklarının isteklerini yerine getirmeleri. Öyle ki çocuklar, inatlarından vazgeçmez ve yeterince ağlarlarsa anne babalarına istedikleri hemen her şeyi aldırabileceklerinin farkındalar!
Son zamanlarda reklamların en az yetişkinler kadar çocukları da etkileyecek şekilde tasarlandığının hatta çocukların reklam sektörünün yeni hedefi haline geldiğinin farkındayız. Çocuklar medya aracılığıyla öyle bir reklam bombardımanına tutuluyorlar durmaksızın bir şeyler satın almak istiyor ve bunu sağlayabilmek için anne babalarına aralıksız baskı yapıyorlar. Bir başka deyişle, çocuklar evlerimizin yeni satın alma uzmanları; çoğu erken yaşlardan itibaren aileleriyle birlikte alışveriş sürecinde yer alıyor ve ebeveyn kararlarını etkiliyorlar.
2018’de ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, çocuklar aile harcamalarını büyük ölçüde etkiliyor ve bunu da aralıksız vızıldayarak, ağlayarak ve ayak direyerek başarıyorlar! Batı’da çocuk etkisi olarak tanımlanan bu kavram, son dönemlerde hem pazarlamacıların hem de ailelerin gündeminde.
Yazı İçeriği
2018’de Viacom’un yaptığı araştırmaya göre:
Peki bir çocuğun küçük yaşlardan başlayarak alışveriş sürecinde daha bilinçli ve kontrollü olması nasıl sağlanabilir? Henry ve Borzekowski’nin (2011) annelerle yaptığı araştırma sonucunda, çocukların bir ürünü istemeleriyle, anne ya da babalarının isteme biçimleri arasında bir benzerlik olduğunu ortaya koyuyor. Ailedeki yetişkinler, satın alma konusunda ne kadar sakin, mantıklı ve ihtiyaç odaklı olursa çocuklar da o kadar kontrollü davranıyor. Öte yandan çocuk yetiştirmekteki ‘tutarlılık’ kuralları bu alanda da geçerli. Bu nedenle aşağıdaki temel kuralları bir kez daha hatırlatmak istiyoruz:
Anne babalar çocuklarının ne zaman “arıza” çıkaracağını ve nasıl tepki göstereceğini tahmin edebilir. Bu nedenle, riskli olabilecek bir alışveriş öncesinde çocuklarınıza tam olarak neyi satın alıp almayacağınızı söylemek iyi bir taktiktir. Alışverişe çıkmadan önce bir takım kurallar oluşturabilirsiniz. Söz konusu bir çocuk olduğunda ise kuralları sık sık tekrarlamak hatta bir mağazaya girmeden önce kuralları gözden geçirmek gerekebilir.
“Mızıldanarak sonuç alamazsın”, demek istediklerini alamadıklarında mızmızlanan küçük çocuklar için yararlı bir kural olabilir. “Kararımı verdim, fikrimi değiştiremem”, gibi bir cümle özellikle fikrinizi değiştirmek için sizi manipüle etmeye çalışan daha büyük çocuklar için yararlı bir kuraldır. Ayrıca çevrimiçi satın almalar ve doğum günleri ve tatiller gibi özel istekler hakkında ayrıca kurallar oluşturmak isteyebilirsiniz. Tüm tarafların bilmesi ve anlaması için kurallarınızı yazmak iyi fikir olacaktır.
Bu, satın almak isteyip istemediğiniz şeyler için olduğu kadar çocuğunuzun yapmasına izin verdiğiniz veya istemediğiniz şeyler için de geçerlidir. Net ve açık olun. Ancak daha önemlisi tutarlı olun! Kuralları bir kez esnetirseniz çocuğunuz bunu bir kez daha yapabileceğini bilir.
Çocuğunuz bütün uyarılarınıza rağmen sık sık ağlama nöbetlerine giriyor ya da inadından asla vazgeçmiyorsa onun bu tepkisini görmezden gelin. Eğer çocuğunuzun uygunsuz davranışı görmezden gelir, çocuğunuzun sakinleşmesini bekler ve ardından sakin bir şekilde tavrınızı belirtirseniz, tahmin edin ne olur? Ona kendisini sakinleştirmeyi öğretirsiniz. Ve bu beceriyi tüm çocukların öğrenmesi gerekir.
Biliyorum, zor koşullar altında sakin kalmak zordur, ancak bu öğrenilebilen bir ebeveyn özelliğidir. Soğukkanlılığınızı kaybedeceğinizi düşünüyorsanız, kendinizi ve çocuğunuzu bu durumdan uzaklaştırın. Sakinleşmek için kendinize bir “Dur ve Düşün” verin, ardından tutarlı bir şekilde yanıt verin. Belki de daha önce üzerinde anlaşmaya varılmış bir kuralınız vardır ve tekrar gözden geçirebilirsiniz?
Çocuklara, pazarlamanın bizi bir ürünü satın almaya ikna etmek için tasarlandığını, bazen aldatıcı veya manipülatif stratejiler kullanarak mesajlar verdiği anlatın. Yanıltıcı bir şey fark ettiğinizde, bunu çocuklara gösterin ve neyin sizi doğruya karşı inandırmaya çalıştığını konuşun. Çocuklarınıza bir reklam gördüklerinde 3 temel soruyu sormalarını öğretin.
Ayrıca çocuğunuzun ürün etiketlerini okumayı, “Mikropların %99,9’unu öldürür!”, ‘En çok satan ürün!’ gibi ifadeleri sorgulamayı öğretin.
Çocuğunuzun küçük yaşlardan itibaren medyanın ve reklamların gerçek yüzünü anlamasını sağlayın. Reklamları birlikte izleyin. Görüntüleri yorumlayın. Zaman sınırlaması ya da denetim getirmek yerine özdenetim geliştirmelerine destek olun. Çocuğunuzun sosyal medyanın ve google’ın algoritmasını anlamasını sağlayın.
Yaşanan her durumu “öğretilebilir bir an” olarak kullanın. Çocuğunuza neden alışveriş yaptığınızı veya yapmadığınızı söyleyin. Açıklama, fiyat farkı, beslenme gerçekleri ve ihtiyaçlar ve istekler arasındaki fark gibi şeyleri içerebilir.
Ve unutmayın, çocuğunuzun bir alışveriş merkezinde ya da bir markette bulunduğu her an onu Bilinçli Bir Tüketici haline getirecek bir fırsattır.
Milli Eğitim Bakanlığı, Eğitim Kolektifi olarak da gündemde tutmaya çaba gösterdiğimiz bir konuda önemli…
Da Vinci insanlık tarihinin şüphesiz en sıra dışı kişiliklerinin başında gelir; bir rönesans dâhisidir; ressam,…
Albert Einstein’ın çocukluğunu bilenler, büyüdüğünde bilim dünyasına büyük katkılarda bulunacak bir bilim insanı olacağını tahmin…
Ölçme ve değerlendirmenin adil bir şekilde yapılması ve sonucun doğru amaçlarla kullanılması bir başka…
Çocuklarınıza bir üstünlük vermek istiyor musunuz? O halde eşinizi okyanus ötesinden bulun. Daha uzun ve…
Dünyanın hemen hemen her ülkesinde öğrenciler lise eğitimlerini bitirirken sınavlara girer ve bu sınavlardaki başarılarına…
Leave a Comment