Bazı çocukların özgüveni yüksektir. Böyle çocuklarda küçük yaşlardan itibaren ‘ben yapabilirim’ güveni yeşerten bir hakimiyet ve içsel bir denetim duygusu vardır. Hakimiyet duygusu; çocuğun çevresine kolay uyum sağlamasını, yapıcı düşünceler geliştirmesini ve denemekten korkmamasını sağlar.
Bu hakimiyet duygusu, bazı çocuklarda gördüğümüz ayırt edici bir özelliktir. Çocuğun çevresinde olup bitenleri anlama, yorumlama, onunla bütünleşme ve yaşadıklarına etkili bir şekilde tepki verebilme becerisidir. Kendi kişisel çevresini denetleyebildiğini hissetmek çocuğun motivasyonunun önemli nedenlerindendir.
Ancak her çocuk bu duyguya doğuştan sahip değildir. Bazı çocuklar, özellikle küçük yaşlarda kendilerini ortaya koymaktan çekinir. Özgüveni yüksek olan çocuklar bile bir şey yaparken doğruyu yapamamaktan, onay alamamaktan çekinirler.
Peki bu duygu çocukta nasıl yeşerir? Aile içindeki hangi tutum ve davranışlar çocuğun hayata dair hakimiyet duygusunu geliştirmesine katkıda bulunur? Gelin bu makalede çocuğunuzda ‘Ben yapabilirim!’duygusunu geliştirecek bazı temel alışkanlıklara gözatalım.
1. Çocuğunuzun Kendi İhtiyaçlarını Karşılamasına İzin Verin
Çocuklara yapabilirim duygusunu kazandırmanın ilk adımı onları kendi sorunlarını çözmek konusunda cesaretlendirmektir.
Bir çocuğun harekete geçmesi ve hayatıyla ilgili adımlar atması için rahatsızlık, eksiklik, yoksunluk hissetmesi gerekir. Çocuğunun her sorununu kendisininmiş gibi sahiplenen anne babalar bu beceriyi çocuklarının ellerinden alır, çocuklarını zayıflatır.Her eksiği anne babası tarafından daha çocuk istemeden karşılanan ya da her rahatsızlığı çözülen bir çocuğun harekete geçmesine gerek yoktur. Sorun çözme becerisi olmayan çocuk ise bir rahatsızlık, bir eksiklik hissettiğinde endişeli, öfkeli ya da kızgın olacaktır. Kendi hayatıyla ilgili kararlar almak konusunda fırsat bulan çocuklar ise gelişecektir.
2. Çocuğu Güçlü Kılan Tutarlı ve Sürekli İlişkilerdir
Çocuğu güçlü kılan sahip olduğu iyi ilişkilerdir. Anne babasının, aile büyüklerinin sevgisini hissetmiş, güvenli bağlanmış çocuk daha sağlıklı ilişkiler kurar. Kendisine, değerli olduğuna, sevildiğine ve zorlukların üstesinden geleceğine dair inancı tamdır.
Bu destek sadece ebeveynlerden gelmek zorunda da değildir. Bazen özenli bir ilkokul öğretmeni, bazen abla ya da ağabey çoğu zaman da anneanne, babaanne ya da dedeler bu boşluğu doldururlar. Bu ilişkilerde önemli olan çocukla ne kadar zaman geçirildiği, ona ne kadar hediye alındığı ya da isteklerinin hangi düzeyde karşılandığı değil; ilişkinin tutarlı ve sürekli olmasıdır.
3. Her Gün En az 10 Dakika Bölünmemiş Sohbet!
‘Çocuğunuzla nitelikli zaman geçirin!’ önerisini kim bilir kaç kere okumuşsunuzdur. Çoğumuzun düşündüğünün tersine nitelikli zamanın ev dışında bir faaliyet; alışveriş merkezi, oyun parkı ya da sinemada geçirilecek saatler olması gerekmez. Hatta bir faaliyetle bölünmemiş, çocuğunuzu dikkatiniz dağılmadan dinlemenize fırsat verecek anlar çok daha önemlidir.
Bu anın en önemli koşulu ise önyargısız, yorumsuz dinleme ve koşulsuz kabuldür. Çocuk konuşma sırasında fikirlerine karşı yaşadığı bu kabulün, davranışlarına da yansıyacağını hissedecektir.
4. Geçmişe Dair Olumlu Hikayeler Yazmak
Özellikle küçük yaştaki çocuğunuz herhangi bir konuda kendisini yetersiz hissettiğinde ona daha önce benzer bir alandaki zorluğun nasıl başarıyla üstesinden geldiğini hatırlatabilir ya da küçük bir başarı öyküsü ‘yazabilirsiniz’.
Bu hatırlatmada çocuğunuza benzer bir durumda önce nasıl zorlandığını, sonra zorluğun üstesinden gelmek için nasıl harekete geçtiğini, hatta istediği sonucu hemen ulaşamamasına rağmen nasıl defalarca deneyip sonuca ulaştığını hatırlatabilirsiniz.
5. Yaşananı Yeniden Çerçevelemek
Olumlu düşünme gücü ve yapıcılık elele giden iki beceridir. Bazı çocuklar olaylar karşısında üzülmeye, geri çekilmeye ve hayal kırıklığına uğramaya daha yatkın olabilir. (Yetişkinler de böyledir.) Olumsuz duygular, olumsuz düşünceleri tetikleyecek ve bu düşünceler de çocuğun yapıcı şekilde hareket etmesini engelleyecektir.
Böyle durumlarda anne-baba olarak, çocuğun yaşadıklarını daha olumlu ve yapıcı bir dille yorumlamasına yardımcı olmamız gerekebilir. Bu beceriye yeniden çerçeveleme adını veriyoruz. Çocuğumuzun bir olayla ilgili kurduğu cümleyi yeniden çerçevelediğimizde yani aynı olaya farklı bir perspektiften yaklaştığımızda çocuğumuza olayı yeniden değerlendirme ve duygularını değiştirme gücü veririz.
6. Düzenli Olarak Yeni Beceriler Öğrenmek
Çocuklara yapabilirim duygusunu kazandırmanın bir başka yolu da onların becerilerini arttırmaktan geçer. Farklı alanlarda donanım kazanmak, kendini ortaya koymak çocuğa ‘gelişiyorum, öğreniyorum, ben yeterliyim’ duygusunu kazandırır.
Bu beceri eğitimi küçük yaşlardan başlamalıdır. Örneğin biten tuvalet kağıdının yenilenmesi, evden çıkarken açık ışıkların kapatılması, alışveriş listesinin hazırlanması gibi küçük görevler bile çocuğunuzun kendisini önemli ve yeterli hissetmesini kolaylaştıracaktır.
Bu duygu sayesinde çocuk stresli, karmaşık durumları yönetebilecektir. Küçük bir başarı çocuğa biraz daha büyüğünü deneme cesareti verir. Sonra daha büyüğünü. Yapabildikçe de kendilerine güvenleri gelişir.
7. Bir Kahramanla Özdeşleşmesine İzin Vermek
Çizgi filmler çocuklara süper kahramanların hikayelerini anlatılır. Bir zamanların masallarında olduğu gibi günümüzün çizgi filmlerinde sıradan hayatlar süren insanlar zorluklar karşısında olağanüstü şeyler yapar. Gündüz okula giden çocuklar pijamalarını giyince dünyayı kötülüklerden korur, başka bir grup çocuk aldıkları görevlerle yaşadıkları şehri kurtarırlar.
Çocuklar için kendileri gibi sıradan birinin bir süper kahramana dönüşmesini; gözlükleri çıkartıp yüzlerce kilometre ötesini görmesini, istediği yere uçmasını ve girdiği her mücadeleyi kazanmasını izlemek önemlidir. Kahramanla aralarında kurdukları duygusal bağ ve zaferle biten her maceranın sonunda kendisinin de bir kahraman olabileceği duygusunu yaşarlar. Çocukların aynı bölümleri defalarca izlemeleri de bu yüzdendir. Aslında onları ilgilendiren artık her ayrıntısını ezberledikleri hikayenin kendisi değil, finalidir.
Bu tıpkı çocukların saklambaç, yarış ya da kovalamaca gibi oyunları tekrar tekrar oynamak istemesi gibidir. Çocuk bu oyunları eğlenmek için değil, kazanabileceğini hatta anne babasını bile yenebileceğini kendisine kanıtlamak için tekrar tekrar oynamak ister. Önde bitirdiği her yarış, kazandığı her oyun onun özgüvenine bir tuğla daha koyar.
Bu önerileri hayatlarına taşıyan ebeveynlerin çocukları harekete geçmek, risk almak, sorun çözmek konusunda bir adım daha ileride olacaklardır. Çocuğunuzun bir sorun karşısında planlı bir şekilde harekete geçmesini sağlayacak bir teknik hakkında bilgi almak için ‘Çocuğunuzun Sorunlarını Kendi Kendine Çözmesini Sağlayacak 4 Aşamalı Plan‘ makalesine de göz atabilirsiniz.