80’lerin sonuna doğru Norveç Başbakanı Gro Harlem Brundtland çıkıp dünyayı sürdürülebilir kalkınma düşüncesi ile tanıştırdığında çoğumuz bu kavramdan ilk kez haberdar oluyorduk. Brundtland’ın “ insanların kendi yaşam standartlarından vazgeçmeden; gelecek nesillerin ihtiyaçlarını gözetecek şekilde düzenlenme ve iyileşmeler yapmaları” (Brundtlant Report, 1987, s. 15) olarak ortaya koyduğu yaklaşım ve “Ortak Geleceğimiz” sloganı, bir yandan insanların dikkatini ekoloji kavramına çekerken bir yandan da devletleri doğal kaynakların korunmasına dair politikalar geliştirmeye davet ediyordu.
O günlerden bugüne uzun bir yol kat ettik. Brundtland’la başlayan sürdürülebilirlik yolculuğumuz akademisyenlerden, politikacılara, sanayicilerden, doğa savunucularına toplumun farklı kesimlerinde karşılık bularak toplumların ve devletlerin doğal kaynakların tüketimine dair bakışını değiştirdi.
Ancak hepimizin bildiği gibi bu yolculuğu bir başarı öyküsü olarak nitelendirmek zor; henüz sürdürülebilir bir sistem yaratabilmenin oldukça uzağındayız. Hatta Birleşmiş Milletler’in 2030 hedeflerini yakalamamızın oldukça zor olduğunu düşünenlerin sayısı giderek artıyor. Başardıklarımız önemli olsa da ekolojik sistemde kaybettiklerimiz ve kaybedebileceklerimizin yanında oldukça küçük kalıyor ve yeryüzü bizden daha gerçekçi ve acil bir hareket planı bekliyor!
3 Alanda Sürdürülebilir Kalkınma
Öte yandan aradan geçen 40 yıllık zaman diliminde, sürdürülebilir kalkınma kavramının da sınırlarının genişletilmesi gerektiğini fark ettik. Brundtland’la başlayan süreçte gelecek için sürdürülebilirliğin sadece doğal kaynakların korunması olduğunu düşünmüştük. Oysa artık sürdürülebilir bir hayat kavramının sınırlarının çok daha geniş bir alanını kapsaması gerektiğini biliyoruz. Bu konuda çalışan uzmanlar bu kavramın 3 temel alanda değerlendirilmesi ve yönetilmesi gerektiğini; bu alanlarda bilinçlenmiş ve doğru kararları hayata geçirmiş toplumların sonuca ulaşılabileceğini belirtiyorlar. (Institute for Sustainable Communities, 2019).
Bu alanlar insan topluluklarının kültürel ve sosyal haklarını kapsayan Sosyal Sürdürülebilirlik; başta doğal kaynak tüketimi olmak üzere mal ve hizmet üretimden, enerji kullanımına tüm endüstriyel süreçlerin sürdürülebilirlik perspektifinden yeniden değerlendirilmesini kapsayan Ekonomik Sürdürülebilirlik; temiz suya erişimden, gıda güvenliğine, iklim değişikliğinden, biyolojik çeşitliliğe kadar tüm doğal süreçleri gözeten Çevresel Sürdürülebilirliktir.
Sürdürülebilir Kalkınma Eğitimi: Nasıl Başaralım?
Gelelim bu önemli kavramla eğitim arasındaki bağı tartışmaya. Biliyoruz ki bürokratlar, politikacılar hangi kararları alırlarsa alsın; devletler hangi kuralları koyarsa koysunlar insan toplulukları bu kuralları benimsemediği, önemini anlamadığı sürece amaçladığımız değişimleri asla gerçekleştiremeyiz.
Bu nedenle eğitim, hala, toplumları daha doğru çözümlere ulaştırmak için sahip olduğumuz en önemli araçların başında geliyor. Örneğin Birleşmiş Milletler’in 2005-2014 yılları arasındaki süreci “Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitimin On Yılı” olarak açıklaması ve sürdürülebilirlik, ekoloji ve çevre koruma içerikli eğitim projelerini desteklemesini bu bakış açısıyla değerlendirebiliriz. Son dönemlerde UNESCO tarafından duyurulan ‘Sürdürülebilir Kalkınma İçin Global Eğitim Eylem Programı’ çalışmasının sürdüğünün altını çizmeliyiz.
1. Eğitim Planları Neden Hedefine Ulaşamıyor?
Bununla birlikte eğitimciler ve uzmanlar, sürdürülebilirlikle ilgili eğitim uygulamalarında yönetilmesi gereken unsurlar ve eksikler olduğunun altını çiziyorlar. Öğretmenlerin bir bölümünün sürdürülebilirlik konusunu müfredattaki diğer konular kadar önemli bulmamaları; bir başka bölümünün ise bir ders olarak belirlenmemiş bu konuya zaman ayırmakta zorluk çekmeleri önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Öğretmenlerin başka bir bölümü ise konunun önemine inanmakla birlikte sürdürülebilirlik kavramını nasıl öğreteceklerini, müfredat ile nasıl bağdaştıracaklarını ve çocukların bu bilgiyi hayatlarına nasıl taşımalarını sağlayacaklarını bilmediklerini belirtiyorlar. Bu bağlamda, eğitimcilere yönelik tutarlı bir eğitim sistematiğinin olmaması, sürdürülebilirlik ve ekoloji eğitiminin çocuklara ulaşmasının önündeki önemli engellerinden biri.
2. Öğrencilerin Farkındalığı Başka Becerileri de Gerektiriyor!
Sürdürülebilirlik ve ekoloji eğitimleri konusunda en tutarlı yorumlardan biri ise bu konuyu sınıflarına taşıyan deneyimli öğretmenlerden geliyor. Bu öğretmenler, sürdürülebilirlik ile ilgili kavramların, “eleştirel düşünme”, “veri toplama ve analiz etme”, “medya okuryazarlığı” gibi beceriler olmadan anlatabilmenin önce oldukça zor olduğunun altını çiziyorlar.
Özellikle lise sınıflarında sürdürülebilirlik anlatmanın çevresel, ekonomik, sosyal ve politik zemin bilgisi gerektirdiğini belirten eğitimciler; büyüyen küresel ve ekolojik sorunları çocuklara sadece kavramlar ve tanımlar olarak sunmanın ekolojinin doğasındaki aciliyet ve hayata geçirme ilkelerine ters düştüğünü de ekliyorlar.
İşte bu yorum belki de sürdürülebilirlik eğitimi ile ilgili en zayıf noktamızı da ortaya koyuyor. Çünkü hepimizin sorumluluk duygusuyla ve vakit kaybetmeden harekete geçmemiz gereken bir alanda çocuklarımıza sadece çevre felaketlerinin sonuçlarını, ekolojik kavramların tanımlarını ya da teorileri anlatmamız belki de toplumun tepkisizliğin de nedenlerinden biri.
3. Dönüşüm Yaratacak Bir Eğitime İhtiyacımız Var!
Gerçek bir sürdürülebilirlik eğitiminin tanım ezberletmesi değil, yaşatması; dönüşüm olasılığından söz etmesi değil, dönüşümü yaratması gerekiyor.
Okullarımızın sürdürülebilirlik kavramını iyi anlatan yerlerden çok, sürdürülebilirlik kavramını –ekolojik, toplumsal ya da ekonomik boyutuyla- temsil eden, yeniden tasarlayan ve topluma liderlik eden kurumlar haline gelmesi de bu dönüşümün boyutlarından. Çünkü ancak böyle bir dönüşüm öğrencilerin pasif, tepkisiz izleyiciler olmak yerine çevrelerinde olanları fark eden, sorumluluk sahibi yetişkinler haline getiriyor. Peki ama eğitimciler böyle büyük sorumlulukların üstesinden gelebilir mi? Okullar belletme görevinin ötesine geçip toplumsal liderlik pozisyonu üstlenebilir mi?
Bu dosyamızda sizlere dünyanın farklı köşelerinden ve bizim ülkemizden ama özellikle kırsal bölgelerde sürdürülebilirlik eğitimine hizmet eden özel uygulamalar sunuyor ve bu örneklerimizin sizlere bambaşka projeler için ilham vermesini umuyoruz.