Günümüz gençleri hayat karşısında kendilerinden sadece bir kuşak öncekilere göre daha mı cesaretsiz? Hayatlarının sorumluluğunu üstlenmekte, ailelerinden bağımsız kararlar alıp bunları uygulamaya geçirmekte daha mı isteksiz? Gençlerin risk alma cesaretleri, öz güvenleri düşük mü?
Günümüzün ebeveynlerine sorarsanız hemen hemen tümü bu sorulara aynı yanıtı veriyor: Evet. anne babalar çocuklarının kendi gençliklerine göre daha pasif olduklarını ve yaşlarının sorumluluğunu üstlenmediklerini düşünüyor. Bazı anne babalara göre bu isteksizliğin nedeni teknoloji. Bazıları ebeveynler ise çocuklara evlerinde sunulan konforun onları dışarıdaki dünyanın zorluklarıyla baş etmekten alıkoyduğunu düşünüyor. Nedeni ne olursa olsun bu eğilim ergenlerin gençliğe, gençlerin yetişkinliğe geçişlerini geciktiriyor; aileler yaşları büyümüş ama hayata karışmamış çocuklarını şaşkınlıkla izliyorlar.
Nedeni Anne Baba Tutumları mı?
Geçtiğimiz haftalarda New York Times’ta, ergenliğin ve gençliğin uzun sürmesinde anne babaların tutumlarının etkisini inceleyen bir makale yer aldı. Yaşları 18 ile 28 arasında değişen 1508 ‘çocuğun’ ebeveynleriyle -1136 kişi- ile gerçekleştirilen görüşmelerde ailelerin ebeveynlik tutumlarının nasıl değiştiği ve aşırı koruyucu hale geldiği gözler önüne serildi.
Makale hemen her gelir grubundan ebeveynin 18 yaşını geçmiş çocuklarının bile hayatlarına ciddi şekilde müdahale ettiğini ortaya çıkardı. Bu müdahaleler çocuklarının doktor randevularını almaktan, sınav tarihlerini hatırlatmaya iş görüşmesine birlikte gitmeye, ödev teslim tarihlerini hatırlatmaktan, gönül ilişkilerinde fikir vermeye kadar uzanıyordu. Yaşları 18 ile 28 arasında değişen 1508 ‘çocuğun’ ebeveynlerinin yarısından fazlası çocuklarına ekonomik destek de sağladıklarını belirtiyordu.
Şirketler ‘Ana-baba’ günü düzenliyor!
Gençlere dair eğilimin iş dünyasının önde gelen kurumlarında da karşılık bulduğunu belirtmeliyiz. LinkedIn, Amazon ya da Google gibi firmalar genç çalışanları için ‘ebeveyn günleri’ organize ediyor. Bazı anne babalar çocukları adına iş başvuru formları dolduruyor, çocuklarının yöneticileriyle zam görüşmesi yapıyor iş görüşmesi sırasında odanın hemen dışında bekliyorlar. Çocuklarının oda arkadaşlarıyla yaşadıkları tartışmaları çözebilmek için ya da çocuğunun yurt odasına kaçta geldiğini kontrol edebilmek için arayan annelerin sayısı tahmin edebileceğinizden çok daha fazla.
Daha zengin aileler için ise ‘taktikler’ sonsuz. Paranın sorun olmadığı durumlarda aile desteği çocuklarının ödevini yapmak yerine, iyi bir üniversiteye girebilmesi ya da dersini geçebilmesi için rüşvet vermeye kadar uzanabiliyor.
Nedeni Fırsat Eşitsizliği mi?
Uzmanlara göre ailelerin bu uğraşının ardındaki neden, kapanması gerekirken giderek daha da büyüyen toplumsal eşitsizlik. Pek çok aile çocuklarının kendi yaşadıkları refahı ve zenginliği yaşayamayacağının farkında ve çocuklarına sağlayabilecekleri en iyi olanakları sağlamak için uğraşıyorlar.
Californiya Üniversitesinde Sosyolog olarak görev yapan Laura Hamilton’a göre ‘Kolayca yapabilecekleri bir şeyi çocukları için yapmamak; örneğin sahip oldukları bir bağlantıyı kullanmamak, para vererek bir olanağı çocuklarına sunmamak ebeveynlere bencilce bir şey olarak gözüküyor. Hatta bunu neden yapmamaları gerektiğini, çocuklarını böyle korumanın onların elinden hayat becerilerini alacağını, nasıl zarar verebileceğini anlamıyorlar.
Ev Ödevini Annesi Yapan Çocuk Hayata Hazırlanamaz
Uzmanlara göre çocuğunuzun öz güvensiz, kendi sorunlarının üstesinden gelemeyen, gerekli becerilerle donanmamış biri haline getirmek için büyük paralar harcamaya da gerek yok. Sadece ev ödevlerini tamamlayarak, ilkokulda bile ağzına besleyerek, çocuğunuz adına onun sorunlarını çözerek bile kendini yetersiz hissedecek bir ergen yaratabilirsiniz. Kendine güvenen bir çocuk yetiştirmenin yolu çocuğunuz yerine uğraşmak yerine o uğraşırken küçük destekler vermekten geçiyor.
Bir Yetişkin Yaratmak: Aşırı Ebeveynlik Tuzağını Aşmak adlı kitabın yazarı Julie Lythcott-Haims’e göre hayatları boyunca desteklenen çocuklar yeterlilik duygusu geliştiremiyorlar. Ailelerin hemen hepsinin saplantılı bir şekilde düşündüğü ’Çocuğum için bir gelecek hazırlamalıyım.’ düşüncesinin çok yanlış. Çocuklar o geleceğe kendileri ulaşmalılar.
Yetişkin Olmak Daha Zor!
Yaşananları çocuklar açısından değerlendirdiğimizde ise çocuk kalmanın büyümekten çok daha kolay olduğunu görebiliyoruz.
Eskiden 18 yaşına gelir gelmez baba evini terk eden hatta dünya turlarına çıkan cesur ve maceracı çocuklar artık yok. Pek çok gencin bir iş bulduktan sonra bile anne babasıyla kaldıklarını hatta aileleriyle yaşamak için evlilik kararlarını ertelediklerini biliyoruz. Öte yandan hayata atılmayı ertelemenin tek nedeni evdeki rahatlık değil. Hayata atılmanın, özel bir üniversitenin ücretini ödemenin, bir evin kirasını üstlenmenin hatta sadece kendi kişisel kredi kartını yönetmenin bile zorlukları ortada. En az yetişkinler kadar gençler de risk almanın ne kadar ‘riskli’ olduğunun farkındalar.
Eğer siz de çocuklarınızı hala sırtlarında taşıyan ve ne isterlerse yerine getiren anne babalardan iseniz kendinizi şöyle savunabilirsiniz. ‘2000’li yılların ebeveynleri insanlık tarihinin en az çalışarak en çok refah yaşamış biricik kuşağı olarak tarih kitaplarına geçecek. Bu refahı çocuklarıyla paylaşmak çok da kötü bir şey olmasa gerek!’
Oysa bizim merak ettiğimiz ailelerin içinde yaşadıkları değil. Ancak kendi hayat sorumluluklarını bile taşımaktan aciz gençlerin nasıl bir toplum oluşturacağı ve sıra kendilerine geldiğinde nasıl ebeveynler olacakları!
Kevin Quealy ve Claire Cain Miller’ın 13 Mart 2019 tarihinde New York Times’da yayınlanan Young Adulthood in America: Children Are Grown, but Parenting Doesn’t Stop adlı makalesi temel alınarak Ayşe Kaymaz tarafından uyarlanmıştır.