Daha İyi Bir Telafi Planına İhtiyacımız Var!

Eğitim PolitikalarıSınıf Yönetimi
Öğretmenin penceresinden: okullar açılsın mı

Telafi eğitiminin nasıl olacağına dair bekleyiş sürerken yapılan ‘Arkadaşlarımızla buluşacağız, oynayacağız, sosyalleşeceğiz’ açıklamaları toplumun zihninde telafi eğitiminin ne demek olduğuna dair bir fikir oluşturuyor. Artık hepimiz telafi eğitiminin öğretmenlerin bir kısmının katılacağı, haftada sadece 3-4 saat sürecek bir sosyalleşme süreci olduğunun farkındayız.

Böyle kısa ve hafif bir program belki MEB’in ‘EBA çok başarılıydı’ teziyle uyumlu olabilir.  Ancak kamuoyuna verilen bütün olumlu mesajlara rağmen, yaşanan okulsuzluk döneminin çocuklar üzerinde önemli olumsuz etkileri olacağını biliyoruz. Okulların aylarca kapalı olması ve EBA’ya erişim sorunları genç kuşakların sadece akademik ve bilişsel değil aynı zamanda sosyal ve psikolojik sorunlarla da baş etmek zorunda kalacağını gösteriyor.

Oysa Geçmiş dönemlerde yaşanan doğal afetlerden sonra gerçekleştirilen bilimsel araştırmalar sadece 8-10 haftalık okul kapanmalarının bile çocuklarda önemli kayıplara neden olduğunu gösteriyor. Latin Amerika’dan Avusturalya’ya kadar dünyanın farklı köşelerinde yapılan eğitim araştırmaları, okula gidemeyen çocukların bir yandan özgüven eksikliği, sosyal ilişkilerde zorlanma, stres bozukluğu gibi sorunlar yaşarken bir yandan da akademik öğrenme eksiklerle boğuştuklarını; öğrencilerin bir bölümünün bu akademik öğrenme kaybını hiçbir zaman kapatamadığını ve bütün hayatlarının etkilendiğini gözler önüne seriyor.

TTB’den Tutum Belgesi: Haziran 2021 İtibariyle Okullar Nasıl Açılmalı?

Öğrenme Kaybını Ölçmek Mümkün mü?

Öğrenme kaybı dediğimizde neyi ifade ediyoruz? Öğrenme kaybı çocuğun sadece birkaç aylık çalışma ile telafi edebileceği, belirli derslerdeki konu eksikleri anlamına gelmiyor. Aynı zamanda, öğretmenle az temas kurmanın, daha az okuma, yazma, düşünmenin etkisiyle ortaya çıkan öğrenme tutumundaki bozulmayı da kapsıyor. Bir başka deyişle öğrenciye bütünsel olarak yaklaşarak öğrenme sürecinin her faktörünü inceliyor.

Peki öğrenme kaybını ölçmek mümkün mü? Bu soruyu yanıtlamak zor. Çünkü ders eksiğini ölçsek de çocukların sosyal, bilişsel ve duygusal eksiklerini yüzyüze çalışmalar yapmadan değerlendirebilmek neredeyse imkansız. Ancak, öğrenme eksiğini hesaplayabilmenin ilk koşulu bir kayıp yaşandığını kabul etmek.  Bu yüzden MEB’in, EBA’yı bir başarı hikayesi olarak nitelendirmekten vazgeçip, sahadaki öğretmenlerle birlikte eksikleri belirlemeye başlamasına gerçekten ihtiyacımız var.

Gerçek bir tespit için ise daha kapsamlı karşılaştırmalar gerektiriyor.  Örneğin, ABD’de bu amaçla yapılan bir araştırma, uzaktan eğitime düzenli devam eden ve okulların açılmasıyla birlikte sınıflarına geri dönen çocukların Matematik dersinde, normal bir eğitim yılına göre konuların %24’ünü, Dil Bilgisi’nde  %18’ini öğrenemediğini gösteriyor. Bu verilere göre sadece bu iki dersin telafisi için en az 3 aya ihtiyaç var. Ancak bu rakamların uzaktan eğitimden düzenli şekilde faydalanan ve okullar açılır açılmaz örgün eğitime dönen öğrencileri temsil ettiğinin altını çizelim. Uzaktan eğitime devamı düşük olan, ailesinden destek alamayan öğrencilerde bu kaybın Matematik’de %56’ya, Dil Bilgisi’nde ise %77’ye kadar çıktığının altını çizmeliyiz.

Sayıları Ölçeriz, Nitelik Kaybını Anlamak Yıllar Alır

Ancak belirttiğimiz gibi öğrenme kaybı sadece ders çalışılarak, pratik yaparak geri kazanacağı beceriler olarak görmemeliyiz. Çoğu zaman çocukların yitirdiği, ders bilgisinin ötesinde, hayatı kavramaya ve toplumun etkili bir üyesi olabilmesini sağlayan gözle görülmez bir kayıp oluyor. Çocuğun özdenetimi, yetkinliği, bilişsel esnekliği, öğrenme cesareti gibi beceriler, kitaplarda öğretilmese de  okulun kazandırdığı önemli beceriler arasında üst sıralarda yer alıyor.  Bir başka deyişle, öğrencinin okuldan uzak kalma süresi ne kadar uzarsa, gelecekte düşünen, üreten, tasarlayan nitelikli biri olabilme şansı o kadar düşüyor.  Anlama, yorumlama, bilgiyi yansıtma gibi alanlarda o kadar geriliyor.

Daha İyi Bir Telafi Planına İhtiyacımız Var

Öğrenme Kaybı, Beceri Kaybına Dönmesin!

Eğitim uzmanları, bu dönemde yaşanacak olan kayıpların, son yüzyılın en büyük bilişsel kaybına neden olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyorlar.  Bizimki gibi okulları kapalı tutma konusunda rekor kırmış ülkelerde ise çok daha derin kayıplar yaşanacak. Bazı çocuklar, en temel bilgi ve becerileri bile öğrenmeden, kendi fikirlerini oluşturmadan, soru sormadan, öğretmenleriyle sağlıklı bir iletişim kuramadan mezun olacaklar. Genç kuşaklar bu dönemin sonuçlarını akademik kayıplar, kişisel beceri eksikliği ve düşük gelir, mesleksizlik, işsizlik olarak yaşayacaklar. İşe başlama yaşı düşecek. Daha çok genç, daha düşük nitelikli işlere razı olacak. Özellikle kırsaldaki öğrencilerin büyük bölümü asla okula geri dönmeyecek, düşük becerili işlerde çalışmak zorunda kalacaklar. Hatta yükseköğrenime devam oranları bile düşecek. Kayıp yaşanacağını düşündüğümüz alanlardan bazıları şunlar:

En Çok Küçük Yaştaki Öğrenciler Etkilenecek

Geçmiş deneyimler bize okul kapanma süreçlerinden en çok küçük yaştaki çocukların etkilendiğini gösteriyor. Öğrencilerin yaşları ve sınıfları büyüdükçe okulsuzluğun etkisi azalırken, küçüldükçe öğretmen temasına duyulan ihtiyaç artıyor, öğrenci en temel becerileri bile eksik öğrenebiliyor.  Özellikle ilkokul 1. ve 2. sınıfların okuma yazma ve aritmetik gibi en temel bilgileri eksik öğrenmeleri ise üzerlerinde bütün eğitim hayatlarını etkileyecek izler bırakabiliyor. Nitelikli bir telafi planının küçük yaş grubu için özel akademik ve sosyal destekleri içermesi gerekiyor.

Matematik Kaybını Telafi Etmek Önemli

Araştırmalara göre okulsuzluk, en çok matematik eğitimini etkiliyor.  Matematik dersinin öğretmen desteğine, fazla sayıda örnek ve uygulamaya dayalı bir ders olması da matematik başarısının düşmesine neden oluyor.  Matematik eksiğinin telafi edilmemesi ise toplumun ekonomik performansıyla doğrudan ilişkili. Çünkü toplumların ekonomik değer yaratabilmesi ve üretim yapabilmesiyle matematik bilme düzeyleri arasında güçlü bir bağ var.

Daha İyi Bir Telafi Planına İhtiyacımız Var

Sadece Okulları Açmaya Değil, Kapsamlı Bir Telafi Planına İhtiyacımız Var

Sözün özü, bizim çok iyi planlanmış, pek çok eksiği kapatmayı hedefleyen ve önümüzdeki eğitim yılına da yayılacak, nitelikli bir telafi planına ihtiyacımız var.  2021-22 eğitim yılına da nasıl başlayacağımız sadece eğitimin değil toplumun da gelecek performansını belirleyecek. Öğretmenlerimize  sağlayacağımız destek ve yönlendirme, hazırlanacak kaynaklarlar,  yoksul ailelerin ve kırsaldaki öğrencilerin tamamının geri dönüşünü sağlama konusundaki becerimiz, öğrencilerimizin psikolojik iyi oluşları konusunda   PDRcilerin uzman yaklaşımı bugünümüzü değil bundan 10-15 yıl sonraki toplumsal kapasitemizi belirleyecek.  Okula dönüş ve telafinin doğru planlanması orta vadede bütün toplumu etkileyecek sonuçlar yaratabilecektir. Bu nedenle tasarlanacak eğitim planının:

  • Yaz boyunca okulların bütün eksiklerinin bölgeler, iller -ve gerekirse- okullar bazında stratejik olarak planladığı,
  • Eğitim alanındaki tüm aktör ve kurumların ve öğretmenlerin temel ilkeleri üzerinde uzlaştığı, savunduğu ve desteklediği,
  • Okula geri dönüşü özendirmek için gerekirse her bölgede farklı planların uygulandığı şekilde başlamalıdır.
  • Telafi planı sadece çocukları okulda tutmak değildir. Planın, hangi temel akademik ve sosyal becerileri hedeflediği topluma açıklanmalıdır.
  • Eğitimin en temel insan hakkı olduğu bilinciyle telafi eğitimleri dezavantajlı gruplara öncelik vermelidir.
  • Telafi planı 6 aydan az olmayan bir zamana yayılmalıdır.
  • Uygulama süresince verimliliği izlenmeli ve öğretmenler sürekli olarak desteklenmelidir.
  • Bu konudaki uygulamalar, yakın gelecekteki dinamizmimizi, kolektif öğrenme, üretme kapasitemizi ve refahımızı belirleyecektir.
Etiketler: covid sonrası okulları nasıl açalım, okullara telafi planı, okulları nasıl açalım

İlginizi Çekebilir

Sosyal Medya Hesaplarımızı Takip Edin

Eğitim Kolektifi’nin Büyümesine Destek Olun!

İçeriklerimizi beğeniyorsanız daha fazla okuyucunun bize ulaşmasına destek olun.
Bizi Sosyal Medya Hesaplarımızdan Takip Edin, Beğenin, Paylaşın.

Takipte Kalın!

Facebook sayfamızı beğenin ve yeni yazılarımızdan haberdar olun.

Reklam

Yazar Hakkında

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.

milli eğitim bakanı olsaydım kitap
eğitim kolektifi milli eğitim bakanı olsaydım kitap satın al

Milli Eğitim Bakanı Olsaydım

Orijinal fiyat: 150 ₺.Şu andaki fiyat: 90 ₺.

Ahmet Yıldız, Ayşegül Kanal, Cem Demirayak, Gözde Durmuş, Engin Karadağ, Erdal Atıcı, Erdal Küçüker, Esergül Balcı, Fevziye Sayılan, Feyzi Coskun, Gökçe Güvercin-Seçkin, Gözde Durmuş, Hasan Aydın, M. Cansu Balcı, Meral Uysal, Mustafa Gazalcı, Niyazi Altunya, Nurcan Korkmaz, Orhan Özdemir, Reşide Kabadayı, Rıfat Okçabol, Selen Balcı, Ş. Erhan Bağcı, Vildan Özdemir
Eğitim Kolektifi Yayınları

Normal Nedir?

Orijinal fiyat: 145 ₺.Şu andaki fiyat: 100 ₺.

Wolfgang Korn
Can Çocuk Yayınları
Boş Ayna kitap , Karyl McBride

Boş Ayna

Orijinal fiyat: 149 ₺.Şu andaki fiyat: 120 ₺.

Karyl McBride
Okuyan Us Yayınları
Reklam

En Yeniler

En Popüler

Dosyalar

Reklam