Onlar evimizde, çalıştığımız okulda, yürüdüğümüz yolların kenarındaki parklarda, gittiğimiz marketlerde… Onlar her yerde… Peki ya biz, biz onlara hazır mıyız?
2025’te Sayıları 3 Milyara Yaklaşacak
Tüm üyelerinin 21. Yüzyılda doğduğu tek kuşak olma özelliği taşıyan Alfa Kuşağı’nın ismi ilk olarak Avusturalyalı fütürist Mark McCrindle tarafından kullanıldı. McCrindle, Alfa kuşağını bize şu 3 temel özellikleriyle anlatıyor:
- 2010 yılından sonra doğanları tanımlıyor.
- 2025’e gelindiğinde tüm dünyada sayıları 2 milyara yakın olacak.
- Her hafta 2.5 milyon alfa bebeğinin dünyaya geliyor.
Peki Alfalar hakkında neleri bilmeliyiz? Daha Y ve Z kuşağını anlama konusunda bebek adımları atmaya başlamışken Alfa kuşağını anlayabilmek için nasıl uğraşacağız? Gelin şimdi Alfaların en temel özelliklerine göz atalım.

Kendisine Düşkün Bir Kuşak!
Alfalarla ilgili söylenmesi gereken ilk şey onların bağımsız ve rahatlarına düşkün olacakları. Ailelerinin odaklarında olmaları, isteklerine kolayca ulaşabilmeleri nedeniyle kendilerine odaklı olacaklar. Diğer kuşaklara göre daha az konuşacak, arkadaş canlısı olmayacak, uzun sohbetlerden zevk almayacak ve gerekmedikçe fiziksel buluşmalardan kaçınacaklar.
Ayrıca aceleci ve sabırsız olacaklar. Teknolojik oyuncaklarının hızı onların sosyal dünyadaki beklentilerini de değiştirecek.
Çeşitliliği en çok olan kuşak!
Küreselleşmenin, göçlerin, küçülen yeni dünyanın çocukları olan Alfalar, insanlık tarihinin ırk ve kültürel çeşitliliği en yüksek olan kuşağı olacak. Sadece Amerika Birleşik Devletleri verilerine göre doğan bebeklerin %50’sinden fazlası azınlık gruplarına ait ailelerden doğuyor. Farklı etnik gruplarının bir arada büyüdüğü,eğitim aldığı ve çalıştığı sosyal ortamların çocuklara en büyük katkısı ise olaylara farklı açılardan bakabilme, kabul,kültürel çeşitlilik ve eleştirel düşünme gibi becerilerin erken dönemde gelişmeye başlaması oluyor.
Bunun yanı sıra zorlukları da yok değil. Çocukların, doğdukları ülkenin ana diline hakim olma sürecinde daha çok desteğe ihtiyaç duyduklarını yapılan araştırmalar gösteriyor.
En yaşlı ebeveyne Sahip Kuşak!
Her geçen yıl dünyada çocuk sahibi olma yaşı yükseliyor. Son araştırmalar, kadının anne olma yaşının 30.8, erkeğin baba olma yaşının ise 33’lere kadar ilerlediğini gösterirken, bu yeni ebeveynlik yapısının bazı sonuçlarını da gösteriyor.
Örneğin daha geç yaşta baba olan kişilerin çocuklarının daha düşük zeka, otizm, şizofreni ve bipolar kişilik bozukluğu gibi tanıları alma ihtimalinin daha yüksek olduğunu, daha geç yaşta anne olan kişilerin çocuklarının ise genetik kodlarında sıkıntı olabileceğini biliyoruz.
Bunun yanı sıra yapılan bir başka araştırma baba yaşı daha büyük olan çocukların STEM eğitimlerinde daha iyi bir performans sergilediği, anne yaşı daha büyük olan çocukların ise daha sosyal ve duygusal alanlarda daha güçlü olduğunu gösteriyor.

Alfa kuşağı, Bebek bakıcıları ekran olan kuşak!
Evet Z kuşağına dijital yerliler diyoruz ama Alfa kuşağı bu sıfatı daha da ileriye taşıyacak gibi görünüyor.
McCrindle’a göre ‘Alfa nesli, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde ekranın çocuk bakıcısı olduğu küresel bir deneyin parçası oldu. Alfa nesli ekran sayesinde sakinleşiyor, eğitim alıyor ve eğleniyor. Birçok çocuk daha konuşma becerisini kazanamadan ekran kullanma becerisini kazandı. Ekran kullanmayı çok erken yaşta öğrenen çocuklarda konuşma gecikmesi ve sosyal gelişimse duraksama gözlenmesine rağmen ebeveynlerin %67’si çocukların ekrandan birçok şey öğrendiğine, motor becerilerini desteklediğine inanıyor.’
Ekranların bebek bakıcısı olmasıyla ilgili birçok farklı araştırma sonucu olduğu için eğitimciler uzun vadede bu durumun çocuklar üstünde nasıl bir etkisi olabileceğini öngörememekle birlikte Alfa nesline uygun bir eğitim ortamı yaratabilmek için çalışmalara devam ediyor. Hızlıca alfa kuşağının bizden farklı olan diğer yanlarına bakalım:
Teknoloji Konusunda Z Kuşağından İlerdeler !
- Online uygulamaların olmadığı bir dünyayı bilmiyorlar.
- Birden çok duyu organına aynı anda hitap edilen uygulamalarla büyüdükleri için, tek duyu organına hitap eden deneyimlerden çabuk sıkılıyorlar.
- İnsanlardan çok ekranlara bağlanıyorlar.
- Bilgiye anında erişmeye alışıklar! Eğer sordukları bir sorunun cevabını anında veremezseniz, bingo! Onların dikkatini kaybettiniz…
Tarihin En Özenli Yetiştirilmiş Kuşağı
- Alfalar aynı zamanda ebeveynlerinin sürekli araştırmalarla, özen göstererek büyüttüğü çok özel bir kuşak.
- Bu nedenle de kendilerinin biricik olduğunu düşüyorlar. Sosyal medyada bebekliklerinden itibaren beğeni alan fotoğrafları, tek çocuklu ailelerde sevgiyle büyütülmeleri bu duyguyu pekiştiriyor.
- Alfa kuşağı yazarak iletişim kurmaktansa görsel tasarımlarla (emoji) ve ses kaydı ile iletişim kurmayı tercih eder.
Öğrenme Ortamlarında Nasıl Davranıyorlar?
- Z kuşağına göre dikkat aralıkları daha geniş. Eğer izledikleri bir video dikkatlerini çekerse başından kalkmadan 30 dakika izleyebiliyorlar.
- Görsel malzemeler ve reklam bombardımanı altında büyüdükleri için uzun süreli hafızada bilgi tutma konusunda sıkıntı yaşıyorlar . Konu anlatımında görsel malzemelerden yararlanıldığında öğrenmeleri daha kalıcı oluyor.
- Alfa kuşağı tekrara da bayılıyor. Eğer bir videoyu severlerse sürekli izliyorlar.
- Sınıfta konunun farklı malzemelerle, sorularla zenginleştirilmesi ilgilerini çekiyor. Öğretmenin inandırıcılığı, yakınlığı, bilgiyi kişiselleştirmesi, yakınlaştırması -tıpkı izledikleri videolarda olduğu gibi- odaklanmalarını arttırıyor.
- Alfa kuşağına adıyla seslenilmesi çok önemli. Hatta sınıf ortamında küçük gruplar kurarak dönüşümlü liderlik görevi verilmesi bu çocukların ilişki kurmasını da destekleyecektir.
https://mccrindle.com.au/ sitesinden yararlanılarak hazırlanmıştır.