Eğitim dünyasının en sık yapılan tartışmalarından biri notların varlığına, geçerliliğine ve öğrencilerin başarısı üzerindeki etkisine aittir. Notlar gerçekten öğrencinin ne kadar öğrendiğini, ne kadar emek verdiğini ölçebilir mi? Öğretmenler öğrencinin öğrenme ve gelişimini nasıl ölçmelidir? Okullar adil ve yeterli ve öğrencileri öğrenme konusunda yüreklendirecek bir not sistemini nasıl hayata geçirebilirler?
Biz bu soruların yanıtları üzerine tartışırken araştırmalar, notun öğrenci başarısının en önemli göstergesi olarak kabul edilmesine rağmen bu göstergenin öğrencinin öğrenme ve motivasyon düzeyini değerlendirmekte yetersiz kaldığını, öğrenciler arasında ezber ya da kopya gibi alışkanlıkları arttırıp, öğretmen öğrenci ilişkisini zedelediğini gösteriyor.
Öğretmenler daha doğru ölçümler için farklı değerlendirme araçları kullansalar ve ‘kanaat notu’ gibi tekniklerle öğrencinin nota yansımayan emeğini değerlendirseler de not hala eğitim hayatının ve öğrencinin kendine dönük algısının temelini oluşturuyor.
Öğrenciler Öğrenmeden Vazgeçme Pahasına Not Alıyorlar
Not sisteminin eğitimcilerin ve ailelerin gözünden düşmesinin ardındaki etkilerden biri de öğrenci motivasyonu üzerindeki etkisi. Ulusal testler uygulamaları ve sınavlar konusundaki eleştirel yazılarıyla tanınan Alfie Kohn, her fırsatta ‘yüksek notların gerçek öğrenmeden vazgeçme pahasına’ alındığını söylüyor.
Bu noktada Mark Barnes’dan ve başlattığı hareketten söz etmemiz gerekiyor. Barnes, öğretme ve öğrenme sürecini yeniden tasarladığı ve Hack Öğrenme tekniği adını verdiği modelin kurucusu ve öğretmenler, idareciler, öğrenme koçları tarafından kaleme alınan okur yazarlık, liderlik, stresin azaltılması, proje-bazlı öğrenme gibi alanlar üzerine 12 adet kitabın yayımcısı. Barnes aynı zamanda ‘Öğretmenler Not Vermiyor’ adlı facebook grubunun da kurucusu.
Öğretmenler Neden Not Vermiyor?
‘Öğretmenler Not Vermiyor’ hareketinin amacı öğrencileri sadece iyi notlar almak için uyguladıkları pasif öğrenmeden çıkartıp, kendi gelişimlerinden sorumlu hale getirebilmek. Bu hareket içindeki öğretmenler nottan çok öğrenme sürecinin kendisinin önemsenmesini; öğrencilerin hata yapmaktan korkmadan, kendi gelişim süreçlerini değerlendirerek öğrenme konusunda daha derin bir anlayış geliştirmelerini savunuyorlar. Bu sürecin bir başka faydası da aile desteğinin ve öğretmen-öğrenci iletişimini en üst düzeye taşımak.
Öğretmen Not Vermese de Ulusal Eğitim Sistemi Hala Veriyor!
Doğal olarak uzun yıllardır sadece ölçülebilirlik üzerine dayanmış bir eğitim sisteminde, bazı aileler ve eğitimciler notların ortadan kalkmasına kuşkuyla yaklaşabiliyorlar. Bu güvensizlik özellikle de ders ve konuların karmaşıklaştığı ortaokul ve lise velileriyle yaşanıyor. Aileler sadece okulun değil bütün ulusal eğitim sisteminin sadece notlara dayanarak ilerlediğinin farkındalar. Bu büyük sistem içinde kendi çocuklarının ‘notsuz’ değerlendirilmesinin bir onların ileride atacakları eğitim adımlarını engellemesinden korkuyorlar.
Bununla birlikte notsuz öğrenme deneyimi yaşayan öğrencilerin tutumlarındaki değişim duyarlı ailelerin ve eğitimcilerin dikkatinden kaçmıyor. Bütün kaygılara rağmen her geçen gün daha fazla öğretmen ve okul notsuz sınıf eğitim uygulamalarına katılmaya başlıyor. Projenin uygulayıcıları notsuz eğitimin ulusal bir norm olacağı zamanın çok da uzak olmadığına inanmak istiyorlar.
Education Week dergisinin 10 Ocak 2018 tarihli sayısında yayınlanmış Kate Stoltzfus’un kaleme aldığı The No-Grades Movement adlı yazıdan çevrilmiştir.
Dosya | Eğitimde Oyun Planını Değiştiren Hareketler yazı dizimizin diğer konusu olan Neden Dünyanın Pek Çok Ülkesinde Öğretmenler Artık Not Vermiyor! başlıklı makalemizi okuyabilirsiniz.