Ailenizin kaçıncı çocuğu olarak dünyaya geldiğiniz kişiliğinizi, yaşam becerilerinizi, yapabileceklerinizi ve yapamayacaklarınızı etkiliyor. Nasıl mı?
Aileler ilk çocuklarına ve daha sonra dünyaya gelen çocuklarına farklı şekillerde davranıyor, farklı şeyler öğretiyor ve çocuklarından farklı şeyler bekliyorlar. Ebeveynler tarafından geliştirilen bu farklı tutumlar çocukların hayat içinde de farklı noktalara varmalarına neden oluyor.
İlk Çocuk Görev Çocuğudur!
Ailelerin ilk çocukları kendilerinde sonra dünyaya gelen kardeşlerine göre kardeşlerinden daha ciddi, daha sorumluluk sahibi, içedönük ve çalışkan yetişkinler olurlar. Akademik olarak daha başarılı oluyor, sınıflarının çalışkan çocukları, hayatları boyunca da kariyerlerini dikkatle seçen, emek vereni toplum içindeki statülerini önemseyen kişiler oluyorlar. Aileleri, okul ya da toplum tarafından sunulan kuralları sorgulamadan benimsiyor, uygun davranmak için çaba gösteriyor hatta bu kuralları çevrelerine de empoze ediyorlar.
İlk çocuklar aynı zamanda daha bireysel. Örneğin takım sporlarında yer almak yerine , tenis, yüzme, kayak gibi bireysel sporları tercih eder, ekip içinde yapılan sporlardan uzak duruyorlar. Genel olarak ilk çocuklar, risk almayı tercih etmemekle birlikte, başarıl olmak ve kendilerini kanıtlamak için çok büyük çaba gösteriyorlar. Büyük çocukların özgüvenleri de yüksektir. Kendilerini iyi ifade eder, bedenlerine özen gösterir, kardeşlerinden daha güzel/ yakışıklı olduklarına inanır, bedenleri ile daha barışık olurlar. Bununla birlikte fazla sosyal olamayan, az sayıda yakın arkadaşı olan, neredeyse içine kapalı ve kolay mutlu olamayan yetişkinler haline gelirler.
Aile Tutumu Kişiliğin Belirleyicisi
Peki ilk çocukların kişiliğini şekillendiren bu etki nasıl meydana geliyor? Nasıl oluyor da dünyanın her tarafında büyük çocuklar birbirlerine benzer özellikler geliştiriyorlar? Dünyaya gelen ilk çocuklarını coşkuyla karşılayan aileler tüm sevgi ve ilgilerini ilk çocuğa veriyorlar. Ancak bu çocuktan ebeveynlerin beklentiler de yüksek. İlk çocuk kendisinden sonra gelen kardeşinin sorumluluğunu üstlenmek, ailenin beklentisine uygun bir şekilde okulda başarılı olmak, evde ise anne ve babasının yardımcısı olmak zorunda. Bütün bu sorumluluklar ilk çocuğun daha erken aşlarda ‘büyümesine’ ve ciddileşmesine neden oluyor.
İkinci Çocuk Kuralları Yıkar!
Şimdi bir de ikinci ya da daha sonradan gelen çocuklara bakalım. Büyük kardeşlerinin tersine küçük kardeşlerin belki de en kolay fark edilen özellikleri kurallara uymak ve benimsemek zorunda olmamalarıdır.
Kurallara sahip çıkmak ve uygulamak büyüklerin işidir ve küçükler hangi yaşta olursa olsun her zaman ailenin küçüğü olarak kalacak, ciddi sorumluluklardan çok neşeleriyle, konfora düşkünlükleriyle tanınacaklardır. Kurallara uymak ve beklentileri yerine getirmek konusundaki sorumluluklarını büyüklere devrettikleri için bağımsız olma lüksünden faydalanırlar.
Aile büyüklerinin beklentileri büyüklerde toplandığı için kendilerini mutlu edecek tercihler yapma özgürlüğüne sahip olurlar. Sanatla, sporla daha rahat ilgilenebilirler. Bireysel sporlardan çok ekip sporlarını tercih eder, grup içinde rahat hareket ederler. Risk almak konusunda büyüklerinden daha cesurdurlar. Küçük çocuklar daha neşeli, esprili olurlar. Başarılı olma ihtiyaçları ya da kaygıları yoktur. Çok başarılı karneler, dereceli sınav sonuçlarının değil; kendi hayallerinin peşinden koşarlar.
Peki aile içinde, ebeveynler tarafından geliştirilen hangi tutumlar küçük çocukları böyle şekillendirir? İkinci çocuk ya da üçüncü çocuk olarak dünyaya gelen kardeşler çoğu zaman ilk çocuğun gördüğü kadar heyecan, ilgi ve sevgiyi bulamazlar. Artık ebeveynler anne baba olma rollerine alışmış, ilk çocuklarının sorumluluğuyla da yorgun düşmüşlerdir. Bu nedenle sonradan gelen çocuklarına aynı sabır, ilgi ve konsantrasyonu göstermeyebilirler. Pek çok ailede ikinci çocuğa yeni giysiler, oyuncaklar alınmaz. ilk çocuğa kitap okumak, baş başa resim yapmak için ayrılan zamanın çok daha az bir kısmı ayrılacaktır. Yine ebeveynler, küçük çocuklarından büyük beklentiler içine girmezler. Çünkü, ilk çocuklarından fazla şey ummanın negatif etkilerini artık fark etmişlerdir. Küçük çocuklarıyla meslekler, okul başarısı, üniversite seçimi, kariyer gibi konular üzerine daha az konuşma yapılır. Bu nedenle de küçükler kendi yollarını çizerler.