Duygu, sınıfının en sessiz öğrencilerindendi. Kısacık saçları ve siyah kocaman gözleriyle hemen fark edilebilecek biri olabilirdi. Ancak sessizliği ve her zaman sınıfın en arka sıralarında oturması onu çok az fark edilen biri haline getirmişti.
Aslında Duygu sanata dair hemen her konuda yetenekliydi. Okula başladığı ilk haftalarda resim öğretmeninin dikkatini çekmiş ve katıldığı yarışmalardan ödüllerle dönmeye başlamıştı. Tarih ve müzik derslerini de seviyordu. Biraz gitar çalmayı öğrenmişti ve arkadaşları arasında sesinin güzelliğiyle öne çıkıyordu.
Ancak okul resim yapmaktan, şarkılar söylemekten ibaret değildi. Duygu, ne kadar uğraşırsa uğraşsın diğer derslerde başarı sağlayamıyordu. Pek çok dersin hayatında nasıl bir etkisi olacağını, Fen Bilgisi ya da Matematik dersindeki bilgilerle ne yapabileceğini bir türlü anlayamıyordu. Türkçe, Coğrafya gibi derslerde saatler boyu çalışarak iyi notlar almayı başarsa da Matematik dersi onun için tam bir kabustu.
Sekizince sınıfta sınıflarına yeni bir matematik öğretmeni başladı. Duygu yeni öğretmenlerden hep çekinirdi. Çünkü yeni bir öğretmenin kendisini fark etmesi haftalar sürerdi. Üstelik, herkes bu yıl matematiğin ne kadar zor olduğundan söz ediyordu.
Ancak okulun 2. haftasında farklı bir şey oldu. Ders çıkışı, öğretmen Duygu’yu ve onun gibi resimle ilgilenen -ve en arka sıralarda oturan 3 arkadaşını daha- yanına çağırdı. Onlarla özel bir grup kurmak ve Matematiği resimlerle anlatmak istiyordu. Duygu’ya bu konuda özel olarak güvendiğini de belirtiyordu.
O yıl Duygu’nun Matematik dersiyle ilgili tüm duyguları değişti. Öğretmeni onu çok destekliyordu. Yaptığı resimlerin iyi olması için her konuyu konularla önceden çalışması gerekiyordu. Bazen o konuyu keşfeden Matematikçilerin, bazen o konunun uygulandığı alanların bazen de sadece sayıların ve işlemlerin kendisine hissettiğinin resmini yapıyordu. Yıl sonunda ilk kez Matematikten yüksek bir not aldı. Bu başarı, onun sayısal derslere karşı tavrını kökten değiştirecekti.
Duygu 4 MAT modelindeki yansıtıcı öğrenendir. Duygu gibi öğrenciler:
- Bir derste başarılı olabilmek için öğretmeniyle sıcak bir ilişki kurmak, öğretmen tarafından fark edilmeye, onaylanmaya ihtiyaç duyarlar.
- Uzun tekdüze anlatımlar, seminerler onları sıkar. Kavramları, formülleri ezberlemekte zorluk çekerler. Söz almaktan, kendi bakış açılarını paylaşmaktan, doğru ve yanlışların açıkça tartışılmasından zevk alırlar.
- Öğrenirken kavramlardan, teorilerden değil deneyimlerden ve duygulardan söz ederek öğrenirler. Dikkatle dinler, izler sonra da düşüncelerini çevresindekilerle paylaşmak isterler. Sorular sormak, beyin fırtınaları yapmak, başkalarının düşüncelerini dinlemek ve grup çalışması yapmaktan hoşlanırlar.
- Görsel, işitsel, duyusal ve kinestetiktirler.
- Kendilerine güvenen öğertmenlerinin konularına daha fazla çalışır, sezgilerinin izinden giderler.
- Öğrendiği konunun hayatı için geçerli olup olmayacağını düşünür. Sosyal bilimler, pratik bilgiler daha çok ilgisini çeker.
- Sevdikleri konularda daha başarılı olur, duygusal tepkiler verirler.
- Çevrelerindeki insanları gözlemler ve küçük yaşlardan itibaren insanlarla ilgili çok doğru yorumlar yaparlar.
- İnsanları dikkatli dinler ve derin sohbetler yaparlar.
4 MAT Öğrenme Eğilimi Modeli hakkında bilgilenmek için “4 MAT Öğrenme Modeli ya da Daha İyi Öğretmek Mümkün mü?” adlı makalemize göz atabilirsiniz.
Farklı öğrenme eğilimleri için “Alp: Analitik Öğrenen”, “Duygu: Yansıtıcı Öğrenen”, “Rüzgar: Sağduyulu Öğrenen” adlı makalelere de göz atabilirsiniz.