Son dönemlerde eğitimle ilgilenenlerin belki de en gözde konusu geleceğin okulları. Hemen herkes yakın gelecekte okulların yapısının kökten değişeceğinden söz ederken, teknolojiyle ilgilenen bazı uzmanlar da ‘Geleceğin Okulları’nı bir çeşit gelecek ütopyası gibi anlatıyorlar.
Ekonomistlere göre iş hayatı okulları da dönüştürecek
Örneğin ekonomistlere göre gelişmiş ülkelerin eşiğine geldiği teknoloji devrimi bir zamanlar sanayi devriminin yarattığı gibi büyük bir etki yaratarak endüstriden, gündelik hayata kadar her alandaki pratiklerimizi değiştirecek. İş yapma biçimleri değişirken, şimdiye kadar ismini bile duymadığımız meslekler ve yepyeni beceriler iş hayatına yön verecek. Endüstrideki bu dönüşüm doğal olarak okulları da dönüştürecek. Müfredat, dersler ve içerikleri bu dönüşüme uyum sağlamak zorunda kalacak.
Bilişim Uzmanlarına göre teknoloji öğrenme biçimimizi değiştirecek
Bilişim uzmanlarına göre ise yeni teknolojiler, 100 yıldır yapısı neredeyse hiç değiştirmeden var olan geleneksel ders yapma biçimini geliştirecek. Sınıfın içine, öğretmen ve öğrencilerin parmak ucuna kadar ulaşan bilgi ve görüntüleme teknolojileri ile ders işleme biçimi, öğretmenin sınıf içindeki yönetici rolü ve öğrencilerin pasif öğrenme tutumları kökten değişecek.
Eğitimciler Değil Bilişimciler Tartışıyor
Öte yandan bu güncel tartışmada sesi en az duyulanların eğitimciler olduğunun altını çizmeliyiz. Eğitimde yaşanacak değişimin nasıl olacağını bize iş insanları, teknoloji uzmanları anlatırken eğitimcilerin, öğretmenlerin seslerini daha az işitiyor, fikirlerini daha az duyuyoruz.
Belki de bu yüzden geleceğin okulları tartışmaları, eğitimin günümüzde tartışılan gerçek sorunlarına değil yüzeysel ve görsel unsurlarına odaklanıyor. Eğitimin gelecek tasarımlarında, teknoloji ve bilişim alanlarında gelişimin altı özenle çizilirken; öğrencilerin fırsat eşitliğine, tam öğrenmeye, tarafsız bilgiye, eğitimin öğrencilerin arasındaki uçurumları kapatabilme ve onları eşitleme kapasitesinin yükseleceğine dair sözler duyamıyoruz.
Eğitimden Çok Eleman Yetiştirme Vurgusu
Gelecek senaryolarını bilişimciler ya da ekonomistler yapınca geleceğin okulları da bir çeşit uzay yolu gemisi gibi tasarlanıyor. Sınıflarda öğrencilerin, ellerinin altındaki bilgisayarlarla her çeşit bilgiye ulaşabilecekleri; kendi tasarım ve yaratıcılıklarına konsantre olabilecekleri bir öğrenme merkezi.
Bununla birlikte, bu senaryoda öğrencinin temel görevi kendisini geleceğin işlerine, mesleklerine hazırlamak olacak gibi gözüküyor. Çünkü ekonomistlerin senaryolarında okullar bir çeşit eleman yetiştirme merkezi olarak çıkıyor karşımıza. Okulların dönüşecek olmasının en önemli gerekçesi iş piyasalarının talep değişikliği olarak sunulurken, çocuğa, öğrenmeye, bilimsel eğitime yönelik sorumluluklar göz ardı ediliyor.
Eğitimcilerin Dönüşümünden Söz Edilmiyor
Okulları birer teknoloji merkezi haline getirecek dönüşüm sürecinin sadece teknoloji yatırımlarıyla sağlanması imkansızken, hiçbir gelecek senaryosunda öğretmenlerden söz edilmiyor; öğretmenlerin gelişiminin önemine, eğitimlerine değinilmiyor. Azda olsa öğretmenlerin adlarının geçtiği makaleler ise öğretmenin rolünün azalacağına vurgu yapıyor.
Bu yaklaşım uzak geleceğin okullarının öğretmenlerden olabildiğince ‘arındırılmış’ eleman yetiştirme merkezleri gibi gözükmesine neden oluyor. Hatta eğitimcinin yerini büyük etkileşimli ekranların alacağını iddia edenler bile var.
Geleceğin Okulları Özel mi Olacak?
Eğitimin geleceğine dair senaryoların bir başka vurgusu da yaşanacak dönüşümün ağırlıklı olarak toplumun varlıklı kesimlerinin faydalanacak olmasının altının çizilmesi.
Büyük yatırımlarla oluşacak geleceğin okullarının orta ve üst sınıf ailelerin çocuklarına hizmet vereceğini düşünmek zor değil. Anlatıldığı gibi gerçekleşirse okulların gelecekte de tıpkı bugünkü gibi belirli bir gruba hizmet vereceğini iddia etmek zor değil.