Taşımalı Eğitim Toplumsal Farkındalık Projesi
Ülkemizde ne kadar çok çocuğun her sabah uzaktaki bir okula taşınarak gittiğinin ve bu yolculuğun onların akademik hayatlarını nasıl etkilediğinin farkında mısınız? Taşımalı Eğitim yöntemi son 10 yılda büyük bir hızla genişledi ve maalesef kentlerde yaşayanlar bunun küçük çaplı bir eğitim uygulaması olduğunu düşünmeye devam etti. Oysa günümüzde sayıları iki milyona yaklaşan öğrenciyi etkileyen bu yöntem, eğitim sistemimizin en çok tartışılması gereken uygulamalarından biri.
Bu nedenle bir farkındalık çalışması olarak başladığımız projemizde küçük bir finansal destek ve uzmanlardan aldığımız büyük bilgi ve yönlendirme ile işe başladık. Telefonlarla konuştuğumuz köy öğretmenlerini, ziyaret ettiğimiz taşımalı eğitim merkezlerindeki idarecileri, öğrencileri, aileleri ve servis şoförlerini dinledik. Her bölgenin, her köyün ihtiyaçlarının birbirinden ne kadar farklı olduğunu öğrendik. Dünyanın diğer ülkelerinin kırsal eğitimde neler gerçekleştirdiğini araştırdık.
Bu konuda çalışmaya ve ülkemizin temel kriteri bütçe olmayan; daha duyarlı ve kapsayıcı bir Kırsal Eğitim Politikasına ihtiyacı olduğunu anlatmaya devam ediyoruz.
Kapanan Köy Okulları Farkındalık Çalışması
Türkiye’de son 20 yıldır köy okulları kapanıyor ve bu köylerde yaşayan öğrenciler yakınlardaki daha büyük okullara gönderiliyorlar. Dünyanın başka ülkelerinde de gördüğümüz bu uygulama aslında köy öğrencilerinin sosyalleşmesi ve daha köklü ve nitelikli okullarda eğitim alabilmelerini sağlayan ve başarılı sonuçlar veren bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor.
Bununla birlikte ülkemizde küçük ve eski köy okullarının yanı sıra son yıllarda inşa edilmiş büyük okul binalarının da kapanması ve giderek daha çok sayıda öğrencinin plansızca “taşınması” sistemin etkinliğinin sorgulanmasına neden oluyor.
Her sabah güneşle birlikte yola çıkıp kilometrelerce yol giden çocukların hissettiği yorgunluk, taşıma merkezlerindeki sınıfların kalabalıklaşması, öğrencilerin öğretmenleriyle yeterince yakın bir ilişki kuramamaları, sosyal olarak da kendilerini dışlanmış hissetmeleri öğrencilerin eğitim başarılarını ve eğitim aracılığıyla kendilerini gerçekleştirmelerini engelliyor.
Bu inançla köyde yaşayan her çocuğumuzun olası en iyi koşullarda eğitim alabilmesini hakkını savunuyor, bölgeler hatta iller bazında düşünülmüş kapsayıcı bir Kırsal Eğitim Politikasına ihtiyacımız olduğunu anlatmaya devam ediyoruz.
100. Yılda Eğitimi Konuşmak
2023’e yaklaşırken tıpkı Cumhuriyetimiz gibi çağdaş eğitim yolculuğumuz da ilk yüzyılını tamamlayıp yeni bir döneme giriyor. Cumhuriyetin yeni yüzyılına doğru ilerlerken ulusal eğitim politikaları ve uygulamaları açısından geleceğe dönük bir perspektifin oluşturulmasına katkıda bulunmak için bir kitap çalışması yürütüyoruz.
Bu çalışma ile Cumhuriyet’in 100. yılına yaklaşırken ulusal eğitim politikaları ve uygulamaları açısından bulunduğumuz zemine tanımlayıcı bir not düşmeyi ve geleceğe dönük bir perspektifin oluşturulmasına küçük bir katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Amacımız;
- Eğitimin öncelikli yapısal ihtiyaçları üzerinde birlikte düşünerek yakın gelecek için bir yol haritası çıkartılmasına katkıda bulunmak,
- Farklı bakış açıları ve beklentileri bir araya getirerek eğitime dair geniş bir perspektif sağlamak,
- Bu perspektifi toplumun geniş kesimleriyle paylaşarak eğitime dair şikayet ağırlıklı dilimizi yapısal çözüm önerileriyle dönüştürebilmek.
Tüm bu amaçlar doğrultusunda eğitim alanında çalışan akademisyenlerin, öğretmenlerin, öğrencilerin, eğitim sendikalarının, eğitim derneklerinin, eğitim uzmanlarının ve eğitim yazarlarının “Eğer bugün Millî Eğitim Bakanı olarak göreve gelseydiniz eğitimi daha iyiye götürmek için ne yapar, nereden başlar, nasıl yapardınız?” sorusuna verecekleri cevaplar ile kitabımızı tamamlamayı hedefliyoruz.