Hani bazen haberler okuruz “Japonya’nın bilmem hangi köyüne sadece bir tek öğrenciyi almak için giden tren”in ya da “Sırbistan’ın küçücük köyünde tek öğrenci için okul açıldı!” diye..
Çoğumuz bu haberlere pek anlam veremeyiz. Sektörün giderek özelleştiği, eğitimde niteliğin pahalı okullara, öğrenci performansının sınav sonuçlarına indirgendiği modern zamanlarda, köylerdeki az sayıda öğrencinin ihtiyaçlarıyla ilgilenmek sadece MEB’e değil, topluma da çok gerekli gözükmez. Cumhuriyet’in temel değerlerinden olan eğitimin ülkenin her köşesine ulaşarak insanları toplumsal piramidin en altlarından alıp zirvelerine taşıma işlevi de artık modası geçmiş bir uygulamadır.
Bu ‘zihinsel dönüşümün’ nedeni ülkece eğitimin işlevine dair en temel soruya verdiğimiz yanıtın değişmiş -hatta belki sorunun kendisini de unutulmuş olmasında- yatar. Eğitim mi topluma hizmet için vardır, yoksa toplum mu eğitimi sırtında taşımalıdır? Okulların hedefi toplumu daha ileriye götürmek, fırsat eşitsizliğini ortadan kaldırmak mı yoksa toplumun camdan duvarlarını benimsetmek için mi vardır?
Böyle sorulara verdiğimiz yanıt, çocuklarımızın eğitim hayatının hemen her uygulamasında kendini gösterir. Ve tam da bu yüzden dünyanın başka köşelerinde bir tek öğrenci için okullar açılır, bir tek öğrenci için trenler sefere çıkarken bizim köylerimizde okullarımız kapanmakta; öğrencilerimiz karda kışta, uzak okullara taşınmaktadır.
Taşımalı Sistem Yeniden Meclis’in Gündeminde
Taşımalı eğitim sistemi bir kez daha Meclis’in gündeminde. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in sorduğu “Ülkemizde son 18 yılda köy ve kasabalarda kaç okul kapandı? Ülkemizde 2018-2019 eğitim-öğretim yılında taşımalı eğitim gören öğrenci sayısı kaçtır? 2019-2020 eğitim-öğretim yılında ne kadar olması tahmin edilmektedir? v.b. sorularına Mili Eğitim Bakanı Ziya Selçuk yanıtladı.
Her Gün 1.255.802 Öğrenci Eğitim İçin ‘Taşınıyor’!
Selçuk, köy okullarının kapanmasına ilişkin yasal düzenlemenin içeriği hakkında bilgi verdikten sonra taşımalı sisteme dahil olan öğrenci sayılarını açıkladı. Bakan Selçuk ”2018-2019 eğitim öğretim yılında Taşımalı Eğitim Uygulaması kapsamında 1.325.289 öğrencinin, 2019-2020 eğitim öğretim yılında ise 1.255.802 öğrencinin ‘taşınmakta’ olduğunu” belirtti. Bunla birlikte Selçuk Türkiye genelinde kaç okulun kapatıldığı konusunda bilgi vermedi.
Köylerde Okullar Kapatılmaya Devam Ediliyor
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ise sorusunu yöneltirken “Yönetmeliklerde” ulaşım şartlarının elverişsiz olması veya öğrenci velilerinin tamamının çocuklarının taşıma yoluyla eğitime erişim kapsamında öğrenim görmelerini istememeleri durumunda, öğrenci sayısının toplamda en az 8 olması ve valilikçe gerekli görülmesi halinde Bakanlıkça bu ilkokulların açık kalması sağlanabilir’ şartı vardır.” dedikten sonra sözlerine şöyle devam etti.
Öğrencisi Olan Köy Okulları Açık Tutulmalıdır!
“Bununla birlikte köy okullarının açık kalması için 8 öğrenci olan koşul ve valilik oluru, doğrudan o köyde öğrenci sayısı 8 ise okul açılır olarak değiştirilmelidir. Böylece köy okulları korunması, yeniden eğitime kazandırılması, öğretmenler içinde yeni kadro açılmasının yolunu açacaktır. Taşımalı eğitim süreç içinde en aza indirilmesi sağlanmalıdır.”
Anadolu’da 18 yılda yüzlerce köy okulu kapatılmıştır. Taşımalı eğitim esasında bulunduğu yerde eğitim alamayan öğrenci demektir.
Taşımalı Eğitim Nedir?
Taşımalı eğitim 1997 yılında, 8 yıllık zorunlu eğitimin başlamasıyla hayatımıza giren bir uygulamadır. İlk yıllarda sadece ilköğretim öğrencilerini kapsayan uygulama 12 yıllık zorunlu eğitime geçilmesiyle liselerdeki öğrencileri de kapsamaya başlamıştır. İlk kez duyurulduğunda faydalı bir uygulama gibi gözükse de taşımalı eğitim yıllar içinde önemli aksaklıklar ortaya çıkarmıştır.
Taşımalı Sistem, Öğrenci Başarısını Engelliyor!
İlk bakışta öğrencilerin küçük yerleşim birimlerinde alınıp daha büyük eğitim merkezlerine getirilmesi, okulda yemek ihtiyaçlarının karşılanması fazydalı bir hizmet olarak görünmüş olsa da her sabah erkenden yola çıkan çocukların hissettiği yorgunluk, taşıma merkezlerindeki sınıfların kalabalıklaşması, öğrencilerin öğretmenleriyle yeterince yakın bir ilişki kuramamaları, sosyal olarak da kendilerini dışlanmış hissetmeleri öğrencilerin başarılı olmalarını engellemiştir.
Köylerin Öğretmensiz Bırakılması Sosyal Bir Kayıptır
Öte yandan köy öğretmenlerinin sadece okullardaki çocukları eğittiğini düşünmek, köy okulunun ve öğretmenin işlevini hafife almak olacaktır. Köy öğretmenleri sadece okuma yazma öğretmez, sadece bilgi vermez, köyde etkileşimde bulundukları herkese model olurlar. Köyde öğretmenin olmaması köyün gelişimi adına da bir kayıptır.
Kız Çocukları Eğitim Dışı Kalmaktadır
Taşımalı eğitimin belki de en olumsuz etkisi ise kız öğrenciler üzerinedir. Pek çok aile, ulaşım şartlarının zorluğu, ekonomik yükü nedeniyle kız öğrencilerini uzak okullara göndermek istememekte; bu nedenle okulsuz köylerdeki kız öğrencilerin eğitimlerini tamamlama fısatları ellerinden alınmaktadır.
Boş Kalan Okul Binaları Harap Oluyor!
Kapılarına kilit vurulan okul binaları ise korunamamakta, harap olmakta, hem milyarlık yatırımlar boşa gitmekte hem de köy çocuklarının nitelikli eğitim alması engellenmektedir.
Eğitim Vermek Devletin asli Görevidir
Yazımızı bitirirken vatandaşları eğitmenin, bu amaçla etkili politikalar, hizmetler geliştirmenin devletlerin asli görevlerinden biri olduğunun altını bir kez daha çizelim. Vatandaşlarını eğitmek amacıyla;
- İhtiyaç olan her yerleşim birimine okul açmak,
- Özellikle sosyo-ekonomik olarak az gelişmiş bölgelere yapılacak eğitim yatırımlarına nitelik ve niceliksel olarak öncelik vermek,
- Kırsal bölgelerde öğretmenlerin bulunması için farklı insiyatif politikaları geliştirmek,
- kız çocuklarının eğitim içinde olabildiğince uzun kalması ve meslek sahibi olması konusunda destek sağlamak,
- Eğitim hizmetinin her çocuğa eşit ve en iyi koşullarda ulaşımını sağlamak devletlerin temel görevlerindendir diyelim ve altını çizelim köy okullarının yeniden açılmaya başlaması, kırsal kesimdeki çocukların geleceğini değiştirecek bir karar olacaktır.