Narsist anne kimdir? Narsist anneler kendi çocuklarına nasıl zarar verir? Bir kız çocuğu annesinden sevgi yerine suçlama, öfke ve düşmanlık görürse büyüdüğünde nasıl bir insan olur? Çocukluğunda sevilmemiş olmak onun kişiliğini, dünyaya uyumunu nasıl etkiler?
Bu sorular ilk kez aklınızdan geçiyor olabilir. Çünkü bugünlerde çokça izlenen Kırmızı Oda adlı dizide karşılaştığımız Alya karakteri yaşadıklarıyla hepimizin yüreğini dağlıyor. Eski ve bedenine büyük gelen kıyafetlerin içinde, solgun yüzü, sadece 45 kiloluk bedeni ve ürkek konuşmasıyla Alya, hepimize aynı soruyu sorduruyor: Bir çocuk nasıl bu hale gelebilir?
Narsist Anne Çocuğun Varlık Değerini Zedeler
Bir insanın annesiyle kurduğu ilişki bir anlamda içine doğduğu dünyayla kurduğu ilişkidir. Kim olduğumuzu, değerli olup olmadığını, sevilip sevilmeyeceğimizi annelerimizin bize verdiği değerden ve hissettirdiklerinden anlarız. Annemiz bizim kendimizi tanımlayacağımız bir ayna olarak durur karşımızda. Küçük bir çocuk olarak o aynaya baktığımızda gelecekteki yaşam kapasitemizi görürüz.
Kendi Değerimizi Annemizin Gözlerinden ölçeriz
Annemizle kurduğumuz ilişki bazen bize iyi olduğumuzu, sevilmeyi hak ettiğimizi ve istediklerimizi başarabileceğimizi fısıldar. Bazen ise eksik, yanlış ya da kusurlu olduğumuzu ve sevilmeyi hak etmediğimizi hissederiz.
Oysa çocukların özgüveni yüksek, kendi ihtiyaçlarının farkında, hayata uyum sağlayan yetişkinler olabilmeleri için benlik duygularını geliştirmeleri gerekir. Narsist anne ise çocuğunun bu ihtiyacını karşılayamaz tam tersine verdiği olumsuz mesajlarla onun yeterlilik duygusunu zedeler. İşte çocuklarının ihtiyaçlarını görmezden gelen, onlara koşulsuz sevgi ve duygusal destek sağlayamayan, kendi duygularını bencilce çocuğunun ihtiyaçlarının önünde tutan annelere narsist anne , bu çeşit bir ebeveynliğe de maternal narsizm adını veriyoruz.
Anne-Kız Arasında Daha Yaygın
Narsist anne ya da baba tarafından büyütülen gerek kız gerekse erkek çocuklar duygusal tutarsızlıklar yaşayabilirler. Fakat narsisizm hakkındaki çalışmalar, bize anne kız arasında gelişen böylesi bir olumsuz ilişkinin kız çocuk üzerinde bıraktığı izler açısından özel bir dikkat gerektirdiğini gösteriyor. Tahmin edileceği gibi anne, kendi kızının yaşamında birinci derecede önemlidir. Kız çocuğu kendi varlığının önemini ve değerini annesinin sevgisinde, sözlerinde arar. Bu nedenle annesinin narsist tutumundan en çok kızlar zarar görür; anneler de –oğullarından çok- kendi kızlarını hedef alabilirler.
Kimse Bilmediğini Öğretemez
Peki neden bazı anneler kızlarına karşı böyle acımasızdır? Genel olarak duygusal açıdan tam olgunlaşmamış, kendisini sevmeyen ve annesi tarafından koşulsuz olarak sevilip desteklenmemiş bazı kadınların kendi kız çocuklarına sevgiyle yaklaşamadıklarını biliyoruz. Bir başka deyişle bir kadının narsist bir ebeveynlik sergilemesinin nedeni kendisinin de sevgisiz büyütülmesidir. Çünkü hiç kimse kendi bilmediği şeyi öğretemez. Kendine güvenmek, kendisini beğenmek, kendisiyle barışık olmak da bir annenin ancak kendisinde varsa kızına da öğretebileceği değerlerdir. Daha önemlisi bunu kızına öğretebilmesi için annenin kızıyla ilgili, dengeli ve sevgi dolu bir ilişki geliştirmesi gerekir.
Doktor Karly McBride’ın, Boş Ayna adlı kitabında da belirttiği gibi narsist annelerle büyüyen kız çocukları, dengeli ve sevgi dolu bir ilişki yerine sıklıkla olumsuz tutumlarla karşılaşırlar:
- Narsist anne kızının ne hissettiğinden çok nasıl göründüğüyle ilgilenir.
- Ailede her şey anneyle ilgilidir.
- Narsist anne empati kuramaz, kendi duygularıyla baş edemez.
- Narsist anne eleştirel ve yargılayıcıdırlar.
- Narsist annelerin kızları annelerinin sevgisini, onayını kazanmak zorunda hissederler.
Narsist Ebeveynlik Kuşaktan Kuşağa Geçer
Annenin sevgi dolu bir ebeveynlik gösterememesi çoğu zaman kendisinin de sevgi görmemesinden kaynaklanır. Hatta çoğu zaman bu sevgisizlik silsilesi kuşaktan kuşağa geçerek ailenin ‘annelik’ modelini de etkiler. Oyun terapisti Byron Norton’un belirttiği gibi “Annelik tavrımız bizden sonraki 5 neslin ebeveynlik biçimini de etkileyecektir.” Bir başka deyişle annelik modeli, bir miras ya da aile kültürünün bir parçası olarak ileriki kuşaklara devredilecektir.
Kızına kendi doğal haliyle yeterince iyi olmadığı, sevgisini hak etmek için başka biri olması gerektiği mesajını veren anneler, kızlarında hayatları boyunca başetmek zorunda kalacakları bir güvensizlik ve mutsuzluk duygusu yeşertmeye başlarlar. Annesiyle ilişkisinde onay alamayan kız çocuğu, dünyada bir değerinin olmadığını, ne yaparsa yapsın yeterince sevilmeyeceğini öğrenir. Annesiyle içten bir ilişki kurabilmek için elinden geleni yapar ama bir türlü gerçek bir karşılık göremez. Bir süre sonra bu sevgisizliğin kendisinden kaynaklandığına karar verir. Yeterince iyi olmadığına, ne yaparsa yapsın sevilmeyeceğine inanır.
Kız çocuğu aile içinde değer görebilmek için annesinin beklentilerine uygun davranması gerektiğini hisseder. Seçtiği giysileri, arkadaşları, okuldaki başarısı kendi değerlerinin değil annesinin beklentilerinin bir yansımasıdır.
Çoğu zaman kız çocuğunun kendisi için değil, annesinin beklentileri için yaşadığını farketmesi uzun yıllar alır. Kızlar, büyüdükçe içten içe bir şeylerin eksik ve yanlış olduğunu bilir ama gerçek sorunun ne olduğunu anlayamazlar. Ebeveynlerinin yüksek standartlarına ve mutluluğuna adanmış bu hayatın kendi duygusal tercihlerini, yaşam biçimlerini hatta duygusal seçimlerini nasıl etkilediğini uzun zaman sonra fark edeceklerdir.
Bu makale ilginizi çektiyse ‘Kızlarını Sevmeyen Anneler: Maternal Narsizm’ ve ‘Çocuklarda Narsizmi Tetikleyen Ebeveyn Tutumları’ adlı makalelerimize de göz atabilirsiniz.