Neredeyse 100 yılda bir insanlık tarihini ziyaret eden pandemi bizim kısa ömrümüze denk geldi. Her birimiz birer pandemi savaşçısı olarak zamanımızın hepsini evde geçiriyoruz.
Günlerdir evde olduğumuz gerçeğinin yanında bir gerçek daha olanca ihtişamıyla duruyor. Bunun ne olduğunu tahmin ettiniz mi? Evet, doğru bildiniz… Ekmek yapımı… Acaba kaç gündür “Asla yapmaz, mümkün değil…” dediğimiz kişileri sosyal medyada maya büyütürken ya da hamur katlamanın püf noktalarını anlatırken görüyoruz?
Kaygılandıkça Acıkıyoruz!
Mart ayında Google arama motorunda “evde ekmek yapımı” aramaları bir önceki aya göre 100 kat artış gösterirken, YouTube video paylaşım sitesinde evde ekmek yapımı tarifleri içeren videolar 3 milyondan fazla kişi tarafından izlenmiş. Ekmeklerini evde kendi imkanlarıyla yapan kişilerin #ekmek, #evdeekmek benzeri etiketli paylaşımları da yüz binleri bulmuş. Evde ekmek yapımına bağlı olarak internette en çok aranan bir diğer konu ise maya ve evde maya yapımı. Bu yönde Google arama motorunda yapılan aramalar da eskiye oranla 50 kat artış gözlenirken, YouTube video paylaşım sitesinde maya yapımı içerikli videolarda da yine 2 milyondan fazla izlenme gerçekleşmiş. Bunca istatistik bilgisinden sonra aklımıza ekmek yapım makinelerinin ne kadar arandığı sorusu da geliyor değil mi? Çünkü hamur katlama videoları izledikçe doğal olarak kolaya kaçma yolları araştırmaya başladı birçoğumuz. Google arama motorunda ekmek yapım makineleri ile ilgili yapılan aramalarda da bir önceki aya oranla 100 kat artış görülmüş.
Duygusal Açlığı Doyurmak Daha Zor!
Evlerde kalmak, etrafımızda olan onca belirsizlik bizim kaygı düzeyimizi tetikliyor. Kaygılandıkça acıkıyor, acıktıkça yiyoruz. Aç olmadığımız halde olumsuz duygular ile baş etme stratejisi olarak yemek yeme durumuna “duygusal yeme davranışı” adı veriliyor.
Doyduğumuz halde karın guruldaması ile mide ağrısı gibi fiziksel bir açlık belirtisi yokken, yemek yeme isteğine ve davranışına da “duygusal yemek yeme” denilebilir. Duygusal açlık ile fiziksel açlık arasındaki en büyük fark nedir diye soracak olduğumuzda ise karşımıza bizi hiç de şaşırtmayacak bir cevap çıkıyor. Duygusal açlık aniden oluşup çoğunlukla şekerli bir şey tüketme ihtiyacı ile kendisini gösterirken fiziksel açlık daha yavaş bir şekilde ortaya çıkıyor ve herhangi bir şey yediğimizde etkisi yavaşça kayboluyor.
Peki Neden Pasta Değil Ekmek…
Peki ama neden ekmek yapıyoruz? Sokağa çıkma yasağından etkilenmeyen tek esnaf kimdir desek hepimizin aklına fırınlar gelirken biz niye sürekli ekmek yapma ve maya büyütme telaşına girdik? Neden mutfaklarımızda birbirinden lezzetli pastalar, kekler, börekler değil ekmek pişiriyoruz? Neden bir zamanlar olduğu gibi kremalarla süslü rengarenk cupcakelerin değil acemice yapılmış ekmeklerin, mayaların resimlerini paylaşıyoruz?
Bu soruyu yanıtlayanlardan bazıları fırınların yeterince temiz olduğuna inanmadıklarını, hijyen kurallarının yeterince gözetilmediğini söylüyorlar. Bir başka grup fırınların aniden kapatılmasından duydukları endişeyi dile getiriyorlar. Ancak tahmin ettiğiniz gibi bu yanıtlar küçük bir grup tarafından dile getiriliyor; üstelik mutfağına çok sayıda hazır ya da kutulu gıda kabul edenlerin evde ekmek yapma nedenlerini yeterince açıklamıyor.
Evde ekmek yapmamızın nedeni olarak öne sürülebilecek ilk yanıtlardan biri çocukluk anılarımızda saklı olabilir. Çocukluğumuzda keyifle yerine getirdiğimiz görevlerin başında kuşkusuz ekmek satın almak gelirdi. Fırından ya da bakkaldan, alınmış ekmeğin kokusunu içimize çekmek sonra da ucundan kocaman bir parça koparmak en basit ve büyük mutluluklarımızdandı. Çocukluğumuzdan beri anı belleğimizde hayli önemli yeri olan ekmek kokusu belki de bu yüzden birçoğumuz için güvende olma halinin de simgesini oluşturuyor. Evimizdeki fırınlardan gelen o karşı konulmaz ekmek kokusu bizim sadece karnımızı değil ruhumuzu doyurmak konusunda da baş rolü başka hiçbir şeye kaptırmıyor…
Aferin Almak Daha Kolay…
Sosyal medya hesaplarımızda, internette çeşitli platformda türlü müzikallerin, tiyatroların ücretsiz video kaydı olduğu bilgisini ediniyor, onlarca müzenin sanal turları olduğunu duyuyor ve yüzlerce kitabın elektronik haline rahatlıkla ulaşabiliyoruz. Tüm bunlardan yararlanmaktansa, “Evde kalın, vakit bulamadığınız şeylerle ilgilenin.” Dendiğinde niye aklımıza ilk gelen şey yemek yapmak oluyor? Çünkü farklı tarifleri denemek, odaklanıp uzun bir tiyatroyu izlemekten daha kolay… Yapılan yeni bir tatlıyı ev halkının beğenisine sunmak, “Bugün Suç ve Ceza’yı bitirdim.” demekten çok daha fazla dikkat çekiyor. Bir başka deyişle ekmek yapmayı tercih ediyoruz çünkü hem karantina döneminin baskısı altında uzun soluklu bir motivasyonumuz yok, hem de daha hızlı “aferin”leri toplamak istiyoruz.
Yemek Yeni Bağımlılığımız mı Oluyor?
Evlerimizde hayatı normal kılmaya çalışırken bağımlılıklar konusunda ne kadar bilgimiz var? Madde, alkol, tütün ya da teknoloji bağımlılığı konusunda kendimizi kontrol etmeye çalışırken yemek yemenin de bir bağımlılığa dönebileceğini biliyor muyuz? Yemek yediğimizde kısa süreli bir mutluluk yaşarız. Doyum anının hemen ardından beynimiz bize şöyle fısırdar: ‘ne yaptın bilmiyorum ama yeniden yap!’ Böylelikle beynimizdeki ödül merkezinde yeniden haz yaşanmasını sağlamak için aç olmadığımız halde yemeye başlarız. Yedikçe pişman oluruz. Pişman oldukça kaygı seviyemiz artar, kaygı seviyemiz arttıkça yine kendimizi yemek yerken ya da ekmek yaparken buluruz. Ve kendi kısır döngümüzü kendi ellerimizle yaratırız.
Peki bu durumla nasıl başa çıkalım. Yazımızın son bölümünde pandemi günlerinde yemek yeme alışkanlığınızı kontrol etmenizi sağlayacak bazı pratik önerilerle bitirmek istiyoruz.
Buzdolabının İçine Not Yazın!
Buzdolabının içine yerleştirilecek küçük hatırlatma notları böyle bir süreçte en iyi yardımcınız olabilir. ‘Gerçekten aç mısın?’, ‘En son ne zaman yemek yedin?’ gibi sorularla hissettiğiniz duygusal açlığın değil muhakeme becerinizin vücudunuzda kontrolü almasını sağlayabilirsiniz.
Beslenme günlüğü tutun!
Yediklerinizi kayıt altına almaya başlatın ve bu formda yediklerinizin yanısıra hissettiğiniz duyguya, gıda miktarına ile tüketim sonrası yaşanan hislere mutlaka yer verin. Böylece hangi duygu altında, hangi besinden ne kadar yedim, ardından nasıl hissettim sorularını cevaplamak, duygusal yeme eylemine yol açan tetikleyicileri belirlemenizde size yardımcı olacaktır.
Hazzı erteleyin…
Demesi kolay değil mi? Beslenme günlüğünüzü okuyun. Böylece bizi yemeye iten şeylerin ne zaman fiziksel açlık, ne zaman duygusal açlık olduğunu daha rahat fark eder ve kendimizi daha rahat kontrol edebiliriz.
Yapılacaklar listesi hazırlayın!
Aç hissetmediğiniz halde kendinizi yemekten alıkoyamadığınız durumlarda bir “yapılacaklar” listesi hazırlayın. Duygularınızdan bir an için uzaklaşmaya ve yemek yerine size iyi gelecek, daha önce yaparken mutlu olduğunuz eğlenceli bir etkinlik bulmaya çalışın. ( örgü örmek, kitap okumak, sevdiklerinizle konuşmak, meditasyon vb )
1 bardak su için ve 3 dakika düşünün…
Kendinize su içerek zaman tanıyın. Gerçekten acıktınız mı? Sabah pişirdiğiniz ekmekten zaten bir dilim yediniz. Bir dilim daha yemeye ihtiyacınız var mı? Aklınıza buzdolabındaki yiyecekler geldiğinde önce büyük bir bardak su için ve yiyeceklerden uzakta 2-3 dakika düşünün.
Sağlıklı Beslendiğinizden Emin Olun!
Atıştırmalıklar, abur cuburlar iştahınızı ve yeme isteğinizi yüksek tutmaktan başka bir işe yaramazlar. Özellikle pandemi gibi özel bir dönemde yeterli ve dengeli beslendiğinizden, yeterli vitamin mineral aldığınızdan emin olun. Alışverişiniz listenizi, mutfak düzenini kendini koruyacak şekilde oluşturun. Duygusal yemeniz tetiklendiğinde tükettiğiniz hatalı besinleri, evde bulundurmayın. Sizi cezbeden pastanelerin önünden geçmeyin ya da alışveriş listeniz dışında sepete başka hiçbir gıdayı atmayın.
Dikkat dağınıklığınızı toparlayın !
Pandeminin tetiklediği alışkanlıklarımızdan birisi de ekran karşısında yemek yemek oldu. Bir film izlerken, oyun oynarken ya da bilgisayarda okurken bilinçsizce yemek yersiniz. Tokluk duygunuzu kontrol edemez, normalde ihtiyaç duyduğunuzdan çok daha fazlasını yersiniz. Bu alanlardan uzaklaşın. Ekran karşısında yemek yemeyin!
Egzersiz yapın !
Fazla yemek yemek hareketsizlikle birleşirse, düzeltilmesi zor olacak sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. Evde yemek hazırlamak gibi egzersiz yapmak için de pek çok on-line rehber olduğunu, gününüzün bir bölümünü bedensel etkinliklere ayırmanın rahatlatıcı, olumsuz duygularla baş etmenizi kolaylaştırıcı ve mutluluk hormonlarını destekleyici olduğunu da belirtelim.
Son söz…
Beslenme alanında çalışan uzmanlar karantina sürecinden birkaç kilo alarak çıkmanın son derece normal olduğunu söylüyor. Birkaç kilo kısmının altını çizelim, yaz aylarını bol giysilerle geçirmek zorunda kalmayalım 🙂