Ölçme ve değerlendirmenin adil bir şekilde yapılması ve sonucun doğru amaçlarla kullanılması bir başka deyişle öğrencinin hak ettiği notu alabilmesi eğitimin önemli basamaklarındandır. Bununla birlikte pek çok eğitimcinin ölçme ve değerlendirme sürecine gerekli önemi vermediğini ya da bu konuda teknik bilgi sahibi olmadığını söylemek yanlış olmaz.
Oysa öğrenci performansının doğru değerlendirilmemesinin öğrenci üzerinde pek çok olumsuz etkisi olabilir. Bir öğrencinin performansının olduğundan daha düşük değerlendirilmesi, öğrencinin motivasyonunu ve kendine dair özgüvenini zedeleyeceği gibi geleceğe dair planlarını da olumsuz etkiler. Performansının eksik, hatalı, önyargılı bir şekilde düşük değerlendirildiğini fark eden öğrencilerin öğretmenlerine duydukları güven zedelenebilir; derse olan öğrenme isteklerini kaybedebilirler. Hatta bazen diğer öğretmenlerin de o öğrenciye dönük beklentileri düşebilir.
Son yıllarda, not verme süreçlerinde öğretmenlerin hangi faktörlerden, nasıl ve hangi ölçüde etkilendiğini inceleyen pek çok araştırma yapıldı. Malouff and Thorsteinsson’ın bu araştırmalardan yola çıkarak gerçekleştirdikleri meta çalışmada, öğrencilerin etnik kökenlerinin, cinsiyet, dış görünüş ve varsa engellerinin öğretmenlerin not verme sürecini nasıl etkilediği açıklanıyordu.
Öğrencinin Cinsiyeti Alacağı Notu Etkiler mi?
Bu faktörlerin önce gelenlerinden biri öğrenci cinsiyetinin notlar üzerindeki etkisi de çalışılan alanlardan biriydi. Araştırmacılar, eğilimi bulmanın genel olarak zor olduğu bu alanda, öğretmenlerin öğrenci adını görerek not verdikleri sınavlarla; öğrenci adlarının belirtilmediği sınavların sonuçlarını karşılaştırarak bir sonuç bulmaya çalıştılar. Bu çalışmaların bir bölümü özellikle sayısal derslerde kız öğrencilere daha yüksek notlar verildiği sonucuna ulaşırken, bazı erkek öğrencilerin de dilbilgisi gibi derslerde kayırıldığını gösteriyordu. Bununla birlikte cinsiyetlere bağlı olarak hiç kayırma olmadığını gösteren çalışmalar da olduğu gibi özellikle Hindistan’da düşük kastlardan gelen kız öğrencilere hak ettiklerinden daha düşük notlar verildiğini ortaya koyan çalışmalar da bulunmaktaydı.
Etnik Köken, Not Belirleyicisi Olabilir mi?
Öğretmenlerin not verme sürecinde etkisi araştırılan bir başka faktör ise öğrencilerin etnik kökenleriydi. Bu alandaki çalışmalardan biri Alman öğretmenlerin Alman kökenli öğrencilerin yazdıkları kompozisyonlara, Türk kökenli öğrencilerin yazdıkları kompozisyonlara göre daha yüksek notlar vermek eğiliminde olduklarını, Hindistan’da ise öğretmenlerin daha düşük sosyo-ekonomik kastlardan gelen öğrenciler ve kız öğrencilere düşük notlar verdiğini gösteriyordu.
Öte yandan Hollanda’da gerçekleştirilen bir başka çalışma, Türk ve Mısırlı öğrencilerin performans değerlendirmelerinde Hollandalı öğrencilerin notlarıyla arasında herhangi bir fark olmadığını gösteriyordu.
Siyahlara Daha Düşük Notlar…
Bu bilgilerin ışığında geçtiğimiz aylarda ABD’de yapılan bir çalışmada ise öğretmenlerin zenci –beyaz öğrencilere dönük önyargılarının, not verme sürecine olan etkileri araştırıldı. Güney Kaliforniya Üniversitesi’nden David M. Quenn’in yaklaşık 1500 öğretmenin katılımıyla bir yürüttüğü çalışmada öğretmenlerden hayali bir orta 2. sınıf öğrencisinin ailesiyle geçirdiği bir tatil gününe dair kompozisyonuna not vermeleri isteniyordu.
Öğretmenlere verilen kompozisyonlar arasında tek bir fark vardı. O da bazı metinlerde bir akraba adı olarak Dashawn (bir göçmen adı), diğerlerinde ise Connor (bir Amerikalı adı) isminin geçirilmiş olmasıydı. Araştırma, öğretmenlerin Connor adının geçtiği kompozisyonlara %13 oranında daha yüksek not verdiğini ortaya çıkardı.
Adil olmak Mümkün mü?
Peki okullardaki bu çifte standardı ortadan kaldırabilecek politika değişiklikleri apmak mümkün müdür? Uygulamada yapılacak hangi değişiklikler öğrenciler için daha adil değerlendirme sonuçları yaratabilir?
Bu alanda çalışan araştırmacılar, ölçme değerlendirmeye dair daha adil uygulamalar hayata geçirebilmemiz için öncelikle öğretmenlerin karar alma mekanizmalarının nasıl şekillendiğini anlamamız gerektiğinin altını çiziyorlar. Araştırmacılara göre, not verilirken ortaya çıkan bazen haksız bazen de kayıran değerlendirmeleri, kriterleri yeterince açık ve net olarak belirleyerek daha adil hale getirebiliriz. . Özellikle yazılı sınavlarda değerlendirmeye dair beklenti ve standartların tam olarak belirlenmediği durumlarda, öğretmenlerin bireysel yorumlarının ve önyargılarının işin içine girme olasılığı çok daha büyüyor.
Çözüm Daha Belirli Kurallarda
Bununla birlikte daha adil olmak için öğretmenin de teknik bilgisinin ve kendine dönük farkındalığının artması gerekiyor. Bunu iki şekilde başarabiliriz.
Öncelikle not verme sürecin sadece öğretmenin insafına ve kişisel değerlendirmesine kalmış bir alan olmadığı; verilen her notun öğrenciye bir mesaj verdiği, öğrenmesi motivasyonunu ve hatta geleceğe dair kararlarını etkilediği konusunda öğretmenlerin aydınlatılması gerekiyor. Bunun yanısıra öğretmenin kendi sübjektif karar alma süreçleri, sahip olduğu önyargıları, kendi kültürel birikiminin tutumlarına etkisi üzerinde düşünmesi çok önemli.
Öte yandan adil not verme konusunda ulusal düzeyde daha fazla eğitim ve daha kapsamlı yönergelerin varlığına da ihtiyacımız var. Böylece not verme sürecinin öğretmenler açısından bir hak değil bir sorumluluk olduğu konusunda bilinçlenmemiz sağlanabilecektir.