Öğretmenler akran zorbalığını önleme de nasıl bir sorumluluk üstlenebilir? Öğretmenler, hemen her konuda olduğu gibi akran zorbalığının, çocuklar arasındaki şiddet kültürünün, her geçen biraz daha güçlenen duyarsızlaşmanın önlenmesinde de en büyük gücümüz. Çünkü çoğu zaman düşündüğümüzün tersine şiddeti engellemek yasaklardan, cezalardan, göz korkutmalardan değil sevgiyi, saygıyı, sınırları öğreten ve öğrencilerinin haklarını koruyan günlük uygulamaları hayata geçiren bilinçli öğretmenlerden geçiyor.
Neyin Akran Zorbalığı Olduğuna Dair Net Bir Çerçeveniz Olsun!
Dönem başında belirli bir süre ayırarak zorbalık kavramını ve sınıfınızda hangi davranışların zorbalık kabul edileceğini öğrencilerinize net bir şekilde anlatın. Bu davranışların neden yapılmaması gerektiğini ve karşıdaki kişide nasıl duygulara yol açacağını açıklayın. Zorbalık davranışının olası sonuçları konusunda sınıfınızda tartışın.
Ayrıca fiziksel zorbalığın yanı sıra psikolojik zorbalık kavramını da yaşlarına uygun olarak anlatın. Psikolojik şiddetin kolayca anlaşılamayacağını ancak duygularımızın bize yol göstereceğini açıklayın. Sınıfınızın her öğrenci için güvenli bir alan olacağının altını çizin.
Öğrencilerin Yardım İstemesini Kolaylaştırın!
Araştırmalar akran zorbalığı sonrasında öğrencilerin en büyük kaygısının ispiyoncu damgası yemek olduğunu ve bu korkunun yardım istemenin önündeki en büyük engel olduğunu gösteriyor. Öğrencilerinize zorbalık yaşadığında yardım istemenin ya da şikayet etmenin en doğal hakları olmadığını açıklayın. Bununla birlikte öğrencilerin kimliklerini açık etmeden sizden yardım isteyebilecekleri yollar yaratın.
Sınıfınıza bir “Keşke Öğretmenim Bilse!” kutusu koyun. Böylece öğrencilerin sizinle yüz yüze gelmeden yardım isteyebilecekleri bir güven ortamı yaratın.
Sizden yardım isteyen öğrenciniz aynı zamanda bu bilgiyi nasıl kullanmanız gerektiğine de karar verebilsin. Hazırladığınız standart kağıtların altına “Bu bilgiyi sınıfla paylaşın.”, “Sadece siz bilin.”, “Bunu sizinle konuşmak istiyorum.” gibi seçenekler oluşturun.
Ulaşılabilir Olduğunuzu Gösterin!
Yetişkinlerin çocuklarla kurduğu güvenli bağlar, her sağlıklı büyüme ve değişim sürecinin ön koşuldur. Bir çocuk, çevresindeki yetişkinlerin gerçekten onun iyiliğine odaklandığını ve deneyimleriyle ilgilendiğini fark ettiğinde, hayatında neler olup bittiği hakkında konuşmaya ve yetişkinlerin geri bildirimlerine açık olmaya daha istekli olur.
Bu kural belki de en çok öğretmenler için geçerlidir. Güçlü öğretmen bağları ve güven duygusu olmadan, zorbalığa uğrayan çocuklar, kendilerini kaybolmuş, görmezden gelinmiş hisseder. Bu kayıp duygusu sınıftaki diğer öğrencilere de kolaylıkla bulaşır. Zorbalık yaşayan çocuklar, öğretmenleriyle konuşmaktan vaz geçerler.
Yardım İsteyen Öğrenciye Duyarlı Olun!
Araştırmalara göre akran zorbalığına maruz kalan öğrenciler büyük bir bölümü yaşadığı şiddeti anlatırsa öğretmenlerinin kendilerine bu konuda desteklemeyeceğinden, sorunu önemsiz göreceğinden ya da kendisini gerekli şekilde korumayacağından korkuyor. Bazı öğrencilere göre susmak ve durumu kabul etmek, öğretmenini yaşadıklarına ikna etmekten çok daha kolay bir yöntem.
Bir başka deyişle öğrenciler, öğretmenlerinin zorbalık karşısında hızlı, adil ve tarafsız bir tutum göstereceğine ve kurbanın yanında olacağına inanmıyor. Ancak bir ya da iki olayda gösterdiğiniz duyarlılık, tüm sınıfın üzerinden bir güven duygusunun yeşermesini sağlıyor.
Zorbalık Uygulayanı Hemen Fark Edin!
Çoğu zorbalık öğretmenler tarafından görülmez; olayların büyük bölümü teneffüslerde, öğretmenin sınıfta olmadığı anlarda ya da bahçede gerçekleşir.
Psikolojik zorbalık uygulayan öğrencileri fark etmek daha da zordur çünkü şiddet uygulayan öğrenciler öğretmenlerinin yanında yüksek bir uyum gösterir, kendilerinden beklenen davranışları kusursuzca uygularlar. Çünkü sınıfta sosyal statü kazanmak, öğretmeninin ve arkadaşlarının hayranlığını kazanmak bu öğrenciler için çok daha fazla önemlidir.
Ancak öğretmenler sorunlu davranışı gördüklerinden müdahale etmeye hazır olmalı; gerektiğinde “sosyal konumu” en yüksek öğrenci de aynı şekilde uyarmalıdır.
Zorbalığı duydurmak için en etkili yaklaşım, en kısa sürede gelen sözlü uyarı ya da fiziksel bir işarettir. Çoğu zaman, olayın öğretmen tarafından fark edilmiş ve uyarılmış olması bile zorbalık gören çocuk açısından başlı başına bir koruma kalkanıdır. Çünkü çocuklar yetişkinlere ulaşmanın mümkün olduğunu bildiklerinde kendilerini daha az yalnız hissedecek ve kendilerini daha iyi koruyabileceklerdir.
Siber Zorbalığı Görmezden Gelmeyin
Tıpkı psikolojik zorbalık gibi siber zorbalık da giderek yaygınlaşan bir şiddet türü. Siber zorbalığın artmasında bu alanın kontrolünün imkansızlığı, saldırının anonim olarak gerçekleşmesi, tek bir tuşa basarak şiddetin kolayca yayılması ve çocukların dijital ortamlarda giderek daha fazla zaman geçirmeleri yatıyor.
Uzmanlara göre bu şiddet türünün artmasında bir başka neden ise çocukların uyguladıkları şiddetin nesnesiyle karşı karşıya olmadıklarında ve çevrelerinde onları eleştirip durduracak başka insanlar olmadığında zorbalık yapmanın çok daha kolay olması gerçeği. Üstelik bu anonim şiddet öyle kolay yayılıyor ki zorbalığı uygulayan çocuğun kendisini çok daha güçlü hissetmesini sağlıyor.
Bu nedenle doğru teknoloji kullanımı hakkında standartların düzenli olarak anlatılması, nezaket ve merhamet kavramlarının dijital dünyada da geçerli olduğunun altının çizilmesi önemli bir adım olacaktır.
Olaya Tanıklık Eden Öğrencileri Destekçilere Dönüştürün
Uzmanlar, yaşanan her 10 zorbalık olayının dokuzunda tanıklar bulunduğunu ancak bu tanıkların sadece iki tanesinin mağdurlar adına harekete geçtiğini ifade ediyorlar. Oysa olumsuz bir durumda şiddet gören arkadaşlarının yanında olmayı çocuklarımıza öğretebiliriz:
Onlara zorbalığın kendi suskun tutumları ile güçlendiğini, zorbalığa uğrayan bir arkadaşları ile duygusal bağ kurduklarında, destek olduklarında, yapılacak en doğru şeyi yaptıklarını anlatmamız önemlidir. Zorbalığa şahit olan her çocuk, suskunluğunun şiddeti arttıracağını, yapıcı müdahalesinin ise arkadaşını koruyacağını bilmelidir.
En Önemlisi: Öğrencilerinizin Sosyal Duygusal Becerilerini Geliştirin
Akran Zorbalığını Durdurmak, şiddet uygulayan öğrenciyi yakalamaktan, onu cezalandırmaktan çok daha kapsamlı bir bakış açısı gerektirir. Bütün öğrencilerin temel sosyal duygusal yeterliliklerini geliştirmeye odaklanan bir öğrenme süreci, zorbalık yapan çocukları “düzeltmekten” çok daha etkili ve insancıl bir yöntemdir.
Bu süreç en başta sınıflarımızda saygı ve dayanışmaya dönük bir iklim oluşturmakla başlar. Herkesin biricikliğini anlatmak ve farklılıkları savunmak ve onurlandırmak bu iklimin temelleridir. Sosyal duygusal öğrenme amaçlı ve yapıcı akran ilişkileri, gelişmiş ilgi ve empati, sosyal katılım öğretmeyi amaçlayan çalışmaların şiddet içeren tutumları azalttığı bilinmektedir.
Bu çalışmalar çocuklara duygularını nasıl düzenleyeceklerini, streslerini nasıl yöneteceklerini, problem çözme becerilerini nasıl yükselteceklerini öğreterek, empatilerini ve iletişim becerilerini geliştirerek onların sosyal becerilerini üst düzeye taşır. Daha ilginç olan ise, sosyal duygusal içerikli çalışmalar yapan öğrencilerin akademik başarılarının da yükseldiğinin ortaya çıkartılmış olmasıdır.
Bu makalenin hazırlanmasında Harvard Graduate School od Education’ın online kaynaklarından yararlanılmıştır.