Japonya’da yayınlandığı dönemde izlenme oranlarını altüst eden ve bir öğretmenin intihar eden öğrencisi için adalet aramasından yola çıkarak, modern toplum değerlerine, gençliğin sosyal medyaya teslim oluşuna ve çoğumuzun değerine hala inandığımız ‘okul’larda ahlaki, toplumsal ve insani değerlerinin yitirilişine ayna tutan Öğretmen dizisi Fox’ta yayınlanmaya başladı.
Orijinal ismi Mr. Hiiragi’s Homeroom olan ve yazarlığını Shogo Muto’nun, yönetmenliğini ise Naoko Komuro, Yuma Suzuki ve Itaru Mizuno’nun yaptığı dizi, gerilim filmleriyle tanınan Japon sinemasında dahi içerdiği şiddet dolu sahnelerle uzun tartışmalara yol açmış ve izlenme oranlarını alt üst etmiş bir çalışma olarak tanınıyor.
“Şu andan itibaren benim rehinelerimsiniz!”
Dizinin başrol karakteri Fizik öğretmeni Akif Erdem, Küçükkapı Lisesinde ikinci yılını çalışmasına rağmen sessiz, içine dönük ve okul idarecilerinin bile hakkında çok az şey bildiği genç bir öğretmendir.
Akif Erdem, son sınıfların mezuniyetine sadece günler kala öğrenciler iki yıldır çalıştığı okulda, 29 öğrencisinin bulunduğu sınıfa girer ve onlara bir ödev verir. Mezuniyetin ve yaşlarının hafifliğiyle dersten kopmuş olan ve öğretmenlerini pek de ‘ciddiye’ almayan gençler, henüz hayatlarının en önemli ödeviyle karşı karşıya olduklarının farkında değillerdir.
Oysa öğretmenleri ciddidir ve onlara eğitim yılı içinde intihar eden arkadaşları Rüya Örnek’in ölümüne aralarından kimlerin neden olduğunu itiraf etmelerini ister? Rehin alınan gençlerin bu durumdan kurtulmalarının tek bir yolu vardır; doğruyu söylemek!
O güne kadar sesini çok az yükseltmiş olan öğretmenleri, bu ölümün ardından gerekli sorgulamayı yapamayan öğrencilerine ‘ödevin’ ciddiyetini gösterebilmek ve onların dikkatini toplayabilmek için küçük çaplı bir şiddete başvuracaktır.
Akran Zorbalığı Türkiye’de Çok Yaygın!
Eğitimciler olarak dizi ile birlikte gündeme gelmesini ve tartışılmasını umduğumuz akran zorbalığı son dönemlerin güncel kavramlarından. Zorbalık kavramı küçük yaş arası öğrenciler arasında da görülebilmekle birlikte özellikle lise öğrencileri arasında giderek artan oranlarda gözleniyor.
Uzmanlar, son dönemlerde yaşanan zorbalık örneklerinin geleneksel zorbalıktan da farklı olduğunun altını çiziyorlar. Çünkü zorbalık bir zamanlar olduğu gibi bir öğrenciyle alay etmek şeklinde yaşanmıyor.
Günümüz zorbalığında hedef çoğu zaman çok katmanlı psikolojik bir saldırı. Gençler, hedef seçtiklerin kişinin cesaretini kırmak, onu başkalarının önünde küçük düşürmek ya da güvenini sarsmak için çok farklı ve organize bir şekilde saldırılarda bulunabiliyorlar.
Kurban Suçlamalara Kendisini İnandırıyor!
Öte yandan böyle bir zorbalık –tahmin edebileceğiniz gibi- ardında neredeyse hiç iz bırakmayan, olası bir şikayette varlığı kolayca kanıtlanmayan bir saldırı. Kendisine zorbalık uygulanan genç, çoğu zaman kırgınlık için sessizliğe gömülüyor.
Bununla birlikte akran zorbalığında asıl tehlike olan bu saldırıya maruz kalan genç insanın bile yaşadığının bir saldırı olduğunu fark edememesi hatta suçlamaları üzerine giymesi ve gerçek olduğuna inanmaya başlaması.
Bir başka deyişle, saldırıya uğrayan çocuk, yaşadığının adını koyamadan duygusal bir yükle baş etmek zorunda kalıyor. Bu şekliyle günümüzün zorbalığı farkedilmesi , önlenmesi ve kurbanının korunması çok daha zor bir saldırı haline geliyor.
Öğretmenler de Zorbalığa Maruz Kalıyorlar
Peki öğrenciler arasında yaşanan zorbalığı ilk elden fark edip engelleyebilecek olan öğretmenler ya da okul psikolojik danışmanları neden akran zorbalığına dur diyemiyor, neden kurban seçilen öğrencileri koruyamıyorlar? Bunun nedenlerinden biri yukarıda da belirttiğimiz gibi zorbalığın ustaca üstü örtülerek yapılması ve zor durumda kalan öğrencinin yardım isteme cesaretinin yok edilmiş olması.
Ancak eğitimcilerin tepkisizliğinin bir başka nedeni daha var: Son yıllarda öğretmenler kadrolarının giderek daha bir oranını oluşturan sözleşmeli ve ücretli öğretmenler, yasal statülerindeki belirsizlik ve mesleki tanımlarının tam yapılmamış olması nedeniyle ‘ders anlatmak’ dışındaki alanlara tepki verecek cesareti gösteremiyorlar. Öğretmenliğin mesleği etkisinin yasal olarak törpülenmesi, okullardaki tutum sorunlarının önemli nedenlerinden biri.
Yeri gelmişken yazalım: Bir öğretmenin iş statüsünün belirsizliği, iş tanımının yapılmamış olması ve mesleğine devam edebilmesi hakkının verilmemiş olması da öğretmenlere yapılan bir zorbalık . Kendisi zorbalığa maruz kalan birinin bir başka kurbana destek olması her zaman kolay olmuyor!
Toplumda Linç Kültürünün Gelişiminin Etkisi Büyük!
Ancak asıl sorulması gereken soru ise şu: Okulların gençlere öğretebileceği belki de en büyük kazanım olan birliktelik ve dayanışma duygusu nasıl bu kadar derinden zedelendi? Kolaylıkla tahmin edebileceğiniz gibi bu kaybın kökeninde giderek büyüyen ve normalleşen toplumsal linç kültürümüz yatıyor. Peki öğretmen dizisi bu kadar derinlere inip bizi kendimizle yüzleştirebilecek mi? Bunu da diziyi izlerken yaşayarak öğreneceğiz.