15 yaşındaki Jerry diğer ergen çocuklar gibi : Çizgi film izlemeyi ve video oyunlarını çok seviyor, bilgisayar oyunu oynarken bir yandan da arkadaşlarıyla yazışıyor. Onun arkadaşlarından tek farkı Jerry’nin bunları yapması için okulun bitmesini beklememesi. Çünkü Jerry 2007’den beri okula gitmiyor.
John Holt (1923–1985)’tan esinlenerek ortaya çıkan ve günümüzde sayıları onbinleri bulan aile tarafından takip edilen okulsuz eğitim, evde eğitimin dallarından biri. Bu modelde çocuğun öğrenme sürecinin merkezde olmasına izin veriliyor. Örneğin yukarıda sizlere tanıttığımız Jerry eğer eğer tüm gün uyumak ya da video oyunları oynamak isterse izin veriliyor. Hatta izin verilmesinden öte şahane karşılanıyor. Çünkü önemli olan Jerry’nin mutlu ve hayata dahil olması. Okulsuz eğitimin öncelikli amacı çocuğun öğrenmesi değil, çünkü çocuklar kendi tutku ve ilgilerinin peşinden gittiğinde öğrenme zaten kendiliğinden gerçekleşiyor.
Çocuk Sadece Okulda Öğrenmez!
Okulsuz eğitimin savunucularından Sandra Dodd sıradan bir okulsuz eğitim gününü, okullu bir çocuğun gelmesini iple çektiği cumartesi günlerine benzetiyor. Dodd’un okulsuz eğitimle büyüttüğü 3 çocuğu var. Çocuklarının matematik ya da dil bilgisi dersini okulda öğretilmediği takdirde öğrenilemeyeceğine hiç inanmamış. Çünkü çocukların sadece ilgi duyduğu şeyleri öğrenebileceğine inanıyor. Ona göre okulsuz eğitim doğal öğrenme sürecinin kendiliğinden oluşmasını sağlayacak ortamı yaratmak ve bu ortamı koruyabilmek.
Peki nedir okulsuz eğitim? Okulsuz eğitim öğretmenlerin müfredata bağlı olarak konular anlattığı ardından yapılan sınavlarla çocukların performansını ölçtüğü klasik sistemi sorgulayan ve çocukların kendi evlerinde, kendi doğal yaşam alanlarında, araştırarak, merak ederek, isteyerek öğrenmesini savunan bir eğitim modelidir.
Evde, Ekran Başında ya da Oyuncaklarla Öğrenme Olur mu?
Böyle tanımlandığında kulağa basit gelse de okulsuz eğitimi anlamak, okulsuz eğitim sürecinde ne olup bittiğini yorumlamak oldukça zor. “Çocuk gün boyunca video oyunlarıyla oynuyor, televizyon izliyor ve gerçekten bir şeyler öğreniyor mu? ” Home Education Magazine’nin editörü ve yayıncısı olan, 5 yetişkin çocuğunu da okulsuz eğitimle yetiştiren Helen Hegener bu soruya hemen ‘evet’ cevabını veriyor. Sadece klasik eğitim gözlükleriyle bakanlar bu eğitimin nasıl gerçekleştiğini anlamakta güçlük çekebiliyorlar. Öte yandan ” National Home Education Research Institute (Ulusal Ev Eğitimi Araştırma Enstitüsü) ” başkanı Brian D. Ray bu sorunun cevabı konusunda daha şüpheci. Ona göre her anne baba çocuğunun okuyup yazabildiğini, çalışma sayfalarını okuyabildiğini ve adının bir kağıtta yazılı olduğunu görmek ister.
Çocuk Kendi Çabası İle Öğrenir!
Dodd’a göre çocuğun önüne bir sayfa koyup ‘okuma’sını istemek okulsuz eğitime uymaz. Bu etkinliğin doğal öğrenmenin önüne geçildiğini düşünür. Onun yerine çocuklar kendi çabaları ile ailelerinin konuşmasını, kelimeleri seslendirmesini taklit ederek okumayı öğrenebilir. Matematiğin temelini oyundaki paralarını sayarak edinebilir, geometriyi ise testere ve çekiçle kendisine bir şeyler yaparken öğrenebilir. Trigonometri ve kalkülüs mu? Onlar gerçekten gerekli mi? Kaçımız gündelik yaşamda ikinci dereceden denklemlerle karşılaşıyoruz ki?
Okulsuzluk Bir Zihin Dönüşümüdür
Okulsuz eğitime başlayan anne babalar ve çocukların çalışma kağıtları, testler ve okula ait diğer şeylerden temizlenmesi sürecinde zihinsel uyum gerekiyor. Okulsuz eğitimi destekleyen bu süreci “okulsuzlaşabilme” olarak tanımlıyor. Okulda geçen her bir yıl için “okulsuzlaşabilme” sürecinden bir ay gerekiyor.
Paeff, kendisinin ve oğlu Jerry’nin okulsuz eğitime tam anlamıyla 2 yıl geçtikten sonra alışabildiğini söylüyor. Yine de ara ara oğluna bir şeyler öğretmesi gerektiğini düşündüğü zamanlar oluyor. Geçenlerde dünya dinleri hakkında bir kitap okurken oğlunun da bu konuyu bilmesi gerektiğini düşünmüş. Ancak bir arkadaşı, kendisi 40 yaşından sonra öğrendiyse oğlunun da kendi zamanını bulması gerektiğini hatırlatınca vazgeçmiş!
Müfredata Değil, Çocuğunuza Güvenin!
Okulsuzluk felsefesinin ana noktası çocuğun kendi zaman çizgisi içerisinde öğrenmesi ve kendi genç zihnini merak ve ilgisine göre yol alması. Konunun uzmanları, anne ve babaların çocuklarına güvenmesi ve inanması gerektiğini çünkü onların ne zaman neyi yapaklarını bildiğini söylüyorlar. Okulsuz eğitim sayesinde çocuklarını çok daha keyifle, saygılı, açık fikirli yetiştirdiğini, nefes almak kadar doğal bir şekilde öğrenme süreçlerinin oluştuğunu söyleyerek ekliyorlar “çocuklar da sizin kadar zeki, sadece sizin kadar büyük değiller…”