Bundan sadece 10-15 yıl önce çok moda bir kavram vardı: Apartman Çocuğu! Hemen hemen bütün çocukların sokaklarda, ağaç tepelerinde, mahallelerin boş arsalarında büyüdüğü zamanlardı. Yeni yeni yükselmeye başlamış 8-10 katlı apartmanların pencerelerinden bakan ve sokağa çıkma özgürlüğü olmayan çocuklarla o zamanlarda tanışmıştık. Sokaklar, büyümenin en doğal yoluydu; bir apartman dairesine sıkışıp kalmak da en kötüsü..
O günden bugüne köprülerin altından çok sular geçti. Bugünün normali ‘site çocuğu’ olmak! Özellikle büyük kentlerin çocukları güvenlikli sitelerde, yüksek duvarlı özel okullarda büyüyorlar. Ayaklarına geçirip su birikintilerinin içine zıplamadıkları pahalı yağmur botları, alışveriş merkezlerindeki tırmanma duvarlarına giderken giydikleri ’trekking’ giysileri ve maceralarını sanal olarak yaşadıkları tabletleri bu kuşağın olmazsa olmazları.
Bu yeni model çocukluğun yaratıcıları olan zamane anne babalarına göre çocuk büyütmenin tek gerçek yolu bu: Çocukları her tehlikeden korumak ve tüm ihtiyaçlarını daha onlar hissetmeden karşılamak.
Hayat Bir Ormansa..
Oysa bir çocuğu dünyaya hazırlamanın pek çok farklı yolu var. Örneğin Reggio Emilia‘ya göre çocuğun çevresindeki bütün objeler, kişiler ve bilgiler dev bir ormanı oluştururlar. Çocuğun penceresinden bakıldığında orman çok geniş, ilgi çekici, etkileyici ve umut dolu; yetişkin açısından ise tehlikelerle, risklerle dolu bir yerdir.
Yetişkinler çocuğun elinden sıkıca tutup ormanın sonuna kadar yürütmek isterler. Oysa büyümek uzun bir yolculuktur; yetişkin ve çocuklar bazen yan yana yürür, bazen de ayrılırlar ve sonra buluşurlar. Asıl yapılması gereken ise çocuğa ormanda kendi yolunu bulmayı öğretmektir.
Hayatı Kontrollü Olan Çocuk Yavaş Büyür
Çünkü bir çocuk ne kadar çok korunursa o kadar az hayata katılır, o kadar yavaş büyür. Günlük hayatı önceden planlanmış, güvenli ve kontrollü olan çocuk bağımsız olmayı öğrenemez. Kendi kararlarını almak, harekete geçmek, risk almak konusunda gelişemez.
Serbest Oyun Hala En Önemli Aracımız!
Peki o zaman ne yapalım diye mi soruyorsunuz ? Çocuklarını hayata minik adımlarla hazırlamak isteyen ailelerin hala büyük bir fırsatı var: Serbest Oyun.
Son yıllarda gözden düşmüş bir olsa da ‘serbest oyun’ çocuğun gelişiminin en önemli araçlarından. Büyükler tarafından planlanmamış, bir yetişkinin liderlik yapmadığı, pahalı oyuncaklara boğulmamış; tam tersine çocuğun dilediğince yönlendirip, farklı rollere, becerilere bürünerek geliştirdiği oyun hala gelişimin en önemli aracı. Serbest oyun sadece çocuğun sosyal ve duygusal gelişimini etkilemiyor aynı zamanda beyin nöronlarının yapısına da etki ediyor.
Serbest oyunu böylesine önemli kılan çocuğun kendi içsel gereksinimleri doğrultusunda planlanmasıdır. Çocuklar serbest oyunda neyi ne kadar yapacaklarına kendileri karar verirler. Öğrenmek için ihtiyaç duyduklarını oyunlar vesilesiyle öğrenirler, ne zaman vazgeçeceklerine de kendileri karar verirler.
Serbest Oyunun Kazanımı Çok Fazla!
- Çocuğu oyunlarında olabildiğince özgür bırakmak onların kişilik gelişimlerini, öz güvenlerini, iletişim becerilerini güçlendiriyor; en önemlisi onları çok mutlu ediyor.
- Çocuklar ne kadar çok bağımsız oyun oynarlarsa kendilerini ifade etme, çatışma çözme, problemlerin üstesinden gelme, arkadaş edinme ve sosyal becerileri geliştirme gibi alanlarda o kadar hızlı gelişiyorlar.
- Oyunun en önemli işlevlerinden biri de çocuğa risk almayı öğretmesi. Bisiklete binmek çocuğa denge kurmayı, dengeyi korumayı, hızını ayarlamayı öğretiyor.
- Ağaca çıkan ya da oyun parkındaki kuleye yardımsız tırmanan çocuk kendi bedeninin esneklik sınırlarını öğreniyor.
- Bir bahçede birlikte oynayan çocuklar hem uzak köşelere giderek tehlikeye atılmayı hem de kendilerine sınırlar koymayı; birlikte evcilik oynayanlar rol ve sorumluluklarını ifade etme ve kendilerini kabul ettirmeyi öğreniyorlar.
Peki oyunun çocuklarımıza özgüven kazandırabilmesi, cesaretlendirilmesi için nelere dikkat etmeliyiz?
Oyunu Çocuğunuza Risk Almayı Öğretmek İçin Kullanın
Oyun çocuğun risk alma konusunda deneyim kazanmasının ilk adımı olabilir. Bunun için oyunun olabildiğince kuralsız, yasaksız olması; çocuğa özgürlük ve yeniden tasarım duygusu vermesi önemlidir.
Örneğin evde oyuncaklarıyla tekrar tekrar aynı oyunu oynamak yerine, eşyaların yerini değiştirerek, -minderlerden bir yol, koridordan vahşi bir orman- tasarlamak çocuğunuzun özgüvenini arttıracaktır.
Koruyun ama korkutmayın
Oyun sırasında anne babanın aşırı koruyucu tavrı çocuğu korkutabilir. Küçük oyun kazaların fazla abartılması, anne babanın aşırı tepkiler vermesi, çocuklarını sürekli uyarmaları çocuğun cesaretini kırabilir.
Beklentilerinizi Karşılayamayabilir
Çocuklarınız oynarken her şeyin sizin kafanızdaki gibi olmasını beklemeyin. Siz çocuğunuzdan bir doktor rolü oynamasını beklerken o bir kedi olmayı tercih edebilir. Siz çocuğunuzun lider gibi davranmasını beklerken o grubun en sessiz üyesi olabilir. Basit görevleri bir uygulamakta zorluk çekebilir. Çocuğunuzun yenilmesine, hata yapmasına, üzümesine, yalnız kalmasına izin verin. çocuğunuz bu deneyimlerden geçerek büyüyecektir.
Yetişkin Olarak Sınırlarınızı Bilin
Bazen arkadaşlarıyla birlikte grup oyunlarında bile çocuğunuz sizi oyuna davet etmek ya da yardım almak isteyebilir. Çocuğun arkadaşlarıyla özel bir alan tasarlamaya ihtiyacı olduğunu aklınızdan çıkartmadan yaklaşın. Gözünüz, kulağınız çocuğunuzda olsa da bunu fazla sezdirmeyin. Oyuna katılırsanız yönetmen değil, kısa süreli bir misafir olduğunuzu aklınızdan çıkartmayın. Çocuğunuzdan gelen fikirleri eleştirmeyin, elinizden geldiğince uyum sağlayın, rolünüzü hakkıyla oynayın. (Herşeyi bilen ebeveyn değil; çocuğuna saygı duyan esprili anne-baba olsun.)