Eğitimciler ve aileler olarak öğrenci sayısı az olan sınıfların sosyal, duygusal ve akademik açılardan daha iyi olduğuna dair genel bir inancımız var. Aralarında Glass and Smith’s 1978 yılındaki araştırmasının ve Tennessee’s Project STAR çalışmasının da bulunduğu çok sayıda araştırma da az öğrencili sınıfların daha iyi öğrenme, daha yüksek akademik başarı ve özellikle yoksul ve dezavantajlı çocuklar açısından kendini daha iyi ifade etme fırsatı anlamına geldiğini kanıtlıyor. Bu bulgular da okula bakış kriterlerimizi değiştirip az öğrencili sınıfların başlı başına bir öğrenme kalitesi kriteri haline gelmesini sağlıyor. Peki ama bu araştırmaların ardında hangi bulgular var? Sınıfta ideal öğrenci sayısı kaç olmalıdır?
İdeal Öğrenci Sayısı Kaçtır?
Gelin önce ‘çok kalabalık’ ve ‘kalabalık’ tanımlamalarına yakından bakalım. Araştırmacılar genel olarak en nitelikli öğrenme koşullarını sağlayan sınıflardaki öğrenci sayısının 18’den yüksek olmaması gerektiği konusunda fikir birliğindedirler. Evet- 18. Buna göre örneğin 25 kişilik bir sınıf kalabalık 35 kişilik bir sınıf çok kalabalık niteliğindedir. Hemen fark edeceğiniz gibi 18 öğrenciye 1 öğretmenin düştüğü bir oran –sadece bizde değil, dünyanın her tarafındaki- devlet okulları için sağlanması imkansız bir orandır. Okullardaki bütün sınıfların öğrenci sayısını 18’e düşürmek okulların gerek finansal gerekse personel planlarının çok ötesinde bir hayaldir.
Asıl hayal kırıklığı ise şudur: Bu sayıya yaklaşmadıkça sınıflardaki öğrenme olumlu yönde etkilenmeyecektir. Örneğin az öğrencili sınıflar yaratmak amacıyla yola çıkarak sınıflarındaki öğrenci sayısını 40’tan 30’a indirmeyi başarabilen okul yöneticileri, ulaşmaya çalıştıkları akademik sıçramayı göremeyeceklerdir. Çünkü 30 hala çok yüksek bir öğrenci sayısıdır.
İlkokulda Uygulamak Önemli!
Küçük sınıf uygulamalarının dikkat edilmesi gereken bir başka boyutu da uygulamanın en baştan itibaren başlamasıdır. Bunun anlamı şudur: Sınıfların küçüklüğü en çok temel matematik ve dil becerilerinin, okuma yazmanın öğrenildiği ilkokul yıllarında önemlidir. Örneğin akademik başarı yükseltmek amacıyla lise yıllarında az öğrencili sınıflar tasarlasanız da iyi öğrenme yaratmak açısından geç kalmış olursunuz. Çocuğunuz çok kalabalık öğrencili bir okuldan 18-20 kişilik bir ortaokul sınıfına geldiğinde temel öğrenme fırsatını kaçırmış olur.
Ancak böyle bir verimiz var diye ortaokul ve liselerde sınıfları küçültmekten vaz mı geçmeliyiz? Hayır. Bu uygulama çocuklar ilkokula başladıklarında yapılsaydı çok daha iyi mi olurdu? Kesinlikle… Sınıfları ideal öğrenci sayısı na getirmek için ne kadr çok uğraşırsak o oranda karşılığını alırız!
Ancak Küçük Sınıf Tek Başına Yeterli Değildir!
Öte yandan araştırmalar bize başka veriler de göstermektedir: Sınıfların ideal öğrenci sayısına getirilmesi ne kad. ar önemli olsa da tek başına büyük bir fark yaratmaz. ; Akademik başarıyı yükselten tüm olumlu faktörlerin bir arada kullanılmasıdır. Örneğin 30 öğrenciden 18 öğrenciye düşürdüğünüz bir sınıfta öğretmen hala öğrencilerle yeterince etkileşim kurmadan, doğru uygulamaları yapmadan, sınıf iklimi için çaba göstermeden ‘öğretmeye’ devam ediyorsa sonuçta bir değişiklik yaşanmaz. Sınıfın küçülmesi öğrencilerin daha kişiselleştirilmiş bilgiler alabilmelerini, soru sorabilmelerini, öğretmenleriyle yakınlaşmalarını sağlamamıştır.
Çünkü öğretmenin öğrencilerinin ihtiyaçlarını doğru anlamasını, yönlendirmesini, bilgiyi kavratmasını sağlayan şey onun aldığı eğitim ve öğretmek konusundaki motivasyonudur; bu motivasyon sınıftaki öğrenci sayısının azalmasından bağımsız bir faktördür.
Benzer şekilde bazı öğretmenler yarattıkları paylaşım ve öğrenme diliyle kalabalık sınıflarda bile beklentiyi tersine çevirebilirler. Böyle sınıflar öğrencilerin bütün kalabalığa rağmen kendilerini önemsenmiş hissettiği sınıflardır. Bu nedenle eğer akademik bir yükselme hedeflenecekse öncelikle öğretmen niteliğinde gerekli adımlar atılmalıdır. Öğretmenin birikiminin yeterli olmadığı küçük sınıf uygulamaları sonuç vermekten uzaktır.
Öğrenci Tutumu da Değişir!
Ancak küçük sınıflarda değişen başka bir şey vardır: Öğrenci davranışı. Neden? Küçük öğrenci sayısının azaldığı bir sınıfta istenmeyen ve dersi bozacak davranışlarda bulunmak daha zordur. Öğrencilerin dersi dağıtmak, gürültü ya da yaramazlık yapmak için daha az fırsatları olacak, sınıf yönetimi kolaylaşacaktır. Pek çok kez bu bile başlı başına küçük sınıflar yaratmak için önemli bir nedendir.
Öyleyse, sınıf büyüklüğü önemli midir? Kesinlikle, evet. Ancak çoğu zaman aklımıza gelen nedenlerden değil.
- Sınıf büyüklüğü öğretmen davranışında değişim, dönüşüm sağlayacağı için önemli değildir. Bunu ancak öğretmenin tutum, deneyim ve bilgisi sağlar.
- Küçük sınıflar temel olarak öğretmenlerin öğrencileriyle daha çok iletişime geçmelerini, daha fazla soru sorabilmelerini, anlayamadıklarını ifade etmelerini sağladığı için önemlidir.
- Küçük bir sınıfta da öğretmenin deneyimi, donanımı ya da motivasyonundan kaynaklanabilecek öğrenme eksikleri yaşanabilir.
Peki bunun eğitimciler, aileler ya da eğitim yöneticileri açısından anlamı nedir? Okullarda az öğrencili küçük sınıflar yaratmak için çabaların devam etmesi çok önemlidir. Bununla birlikte bize düşen küçük sınıfların başlı başına mucize yaratmak için yeterli olmadığını aklımızda bulundurmaktır. Öğrenmenin ve akademik başarının sağlanması için küçük sınıf uygulamalarının deneyimli, birikimli ve kişisel becerileri yüksek öğretmenler ve nitelikli eğitim uygulamalarıyla desteklenmesi başarının anahtarıdır.
Yoksa sadece öğrenci sayısına odaklanmak, öğrencilerin bir sınıftan diğerine taşınmasından başka hiçbir sonuç yaratmayacaktır. Bunun öğrenciye faydası olmayacağını söylemek için ise uzman olmaya bile ihtiyacımız yoktur.
Bu makale ilginizi çektiyse ‘Öğrencilerinize Sorabileceğiniz Muhteşem Sorular’ makalesine de göz atabilirsiniz.
Bu makale Weston Kieschnick’in 23 – 26 Haziran 2019 tarihinde 27th Annual Model Schools Conference adlı etkinlikte yaptığı in yaptığı Class size is important but not for the reason you think! adlı makaleden uyarlanmıştır.