Ataması yapılmayan öğretmenler, sadece eğitim alanının değil ülkemizin de en önemli sorunlarından. Bu sorunun temel nedeni geçtiğimiz yıllarda plansızca açılan ve ihtiyacın çok üstünde mezun veren Eğitim Fakülteleri. Öğretmen mezun eden fakültelerin sayısı son 15 yılda 63’ten 92’ye, öğrenci sayısı ise 14 binden 228 bine çıktı. Mezun sayısı artarken daha fazla istihdam yaratması gereken MEB ise giderek daha az öğretmeni işe alıyor. Bu çelişkili politika Türkiye’de eğitimin geleceğine büyük bir darbe vuruyor.
Çünkü ataması yapılmayan öğretmenler dediğimizde sadece rakamlardan söz etsek de bu tablonun ardında insan hikayeleri olduğunu hiç unutmamalıyız. Ataması yapılmayan öğretmenler hem mesleklerini yapamamanın hem de ekonomik zorlukların pençesinde seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Genç eğitimciler psikolojik sorunlarla boğuşurken asıl darbe öğretmenlik mesleğine indiriliyor.
Bütün Eğitim Fakülteleri Kapansa..
MEB’in açıkladığı kontenjanlar ile atama bekleyen öğretmen sayısı arasındaki fark öyle büyük ki bugün ülkedeki bütün eğitim fakülteleri kapansa ve artık hiç öğretmen yetiştirilmese bile bütün adayların atanabilmesi için uzun yıllara ihtiyacımız var.
MEB Türkiye’de öğretmen ihtiyacını 150 bin olarak açıklarken, ataması yapılmayan öğretmen sayısı 460 bine dayandı. Ancak eğitim sendikalarına göre gerçek sayı 700 bin civarında ve bu sayı dünyadaki 55 ülkenin toplam nüfusundan bile daha fazla.
2023’te Sayı 1 Milyona Ulaşacak
Resmi verilere göre her yıl en az 25 bin öğretmen atanmayı bekleyen öğretmen sayısına ekleniyor. Böyle giderse 2023’te ataması yapılmayan öğretmenler 1 milyona ulaşacak. Bu rakam genç eğitimciler açısından büyük bir kırılmanın ve sosyal patlamanın da işaretçisi. Eğitim-Sen’e göre ataması yapılmadığı için 45 öğretmen hayatını sonlandırdı.
MEB Öğretmen Strateji Belgesi Açıkça Gösteriyor
MEB Öğretmen Strateji Belgesi verilerine göre, Eğitim Bilimleri fakültelerinde okuyanların sayısı 228 bin 279. Fen Fakülteleri, Edebiyat Fakülteleri, Fen Edebiyat fakülteleri de dâhil edildiğinde öğretmen olmayı bekleyen 653 bin 899 lisans öğrencisi var. Öğretmenlik alanlarına kaynak teşkil eden diğer programlar ve pedagojik formasyon kurslarına devam eden mezun öğrenciler de dikkate alındığında öğretmen olarak atanmayı amaçlayanların sayısı bir milyonu aşıyor. Belgeye göre ‘Bu durum, kontenjanların öğretmen ihtiyacıyla uyumlu olacak şekilde belirlenmesi konusunda düzenlemelerin yapılması gerektiğini açıkça gösteriyor’.
Eğitim fakültesi sayısının son 15 yılda 63’ten 92’ye, öğrenci sayısının ise 14 binden 228 bine çıktığı vurgulanan Strateji Belgesi’nde, bu nicel artışın, yeterli öğretim elemanının istihdamı, fiziki ve çeşitli akademik yetersizlik gibi nedenlerden kaynaklanan nitelik sorunu başta olmak üzere yeni sorun alanları doğurduğu belirtiliyor. Bu sistem mevcut öğretmen yetiştirme sistemiyle ilgili tartışmaları da arttırıyor.
Kontenjanlar Giderek Daralıyor
Öğretmen adaylarının sayıları hızla artarken MEB’in açıkladığı kontenjanlar ise giderek daralıyor. 440 bin kişinin öğretmen olabilmek için sınava girdiği 2020 yılı KPSS’nin ardından MEB’in sadece 20 bin kontenjan açması bu politikanın net bir göstergesi. Çünkü MEB sadece bir yıl önce, 2020 yılında 40 bin öğretmen alımı gerçekleştirmişti.
Bu yüzden örneğin KPSS’de Fransızca öğretmenliği alanında Türkiye birinci olmasına rağmen kontenjan atanamayan bir öğretmen var. Diğer yandan sayıları binlerle ifade edilen öğretmen adayları da sınavda yüksek notlar almalarına rağmen mülakatlarda eleniyor.
Eğitim politikaları, son dönem Türkiye’sinin en plansız ve amaçsız politikaları olarak toplumda derin izler bırakırken bu değerli mesleği seçmiş, idealist, çalışkan ve fedakar yüzbinlerce genç insan hayata küstürülüyor ve ataması yapılmayan öğretmenler ülkenin geleceğine büyük bir darbe vuruluyor