Eğitimciler İçin

Bütün Çocuklar Kodlama Bilmek Zorunda mı?

Google Reklam

 

Bugünlerde liseyi bitirmek üzere olan ya da üniversitede eğitim gören gençlere son yılların en önemli kavramının ne olduğunu sorun, hemen hepsinden aynı cevabı alacaksınız: Kodlama.

Televizyonlarda, gazetelerde özellikle de yabancı kaynaklı makalelerde herkes kodlamadan ve geleceğin iş dünyasının kodlama becerisi üzerinden şekilleneceğinden söz ediyor. Yakın gelecekte yazılım dili bilmeyen gençlerin iş bulamayacakları haberi kulaktan kulağa yayılırken, anne babalar daha 7-8 yaşlarındaki çocuklarına bilgisayar dilleri öğretmeye çalışıyorlar. Peki gerçekten hepimiz kodlama bilmek zorunda mıyız? Yeni kuşaklar meslek hayatlarını sadece kodlar yazarak, programlar üreterek mi geçirecekler? Yeni dünyada bugünün iş yaşamına dair hiçbir şey kalmayacak mı?

Kodlama Bilmek Yabancı Dil Bilmek Gibi mi?

Guardian’da Şubat 2014’te yayınlanan makalede geleceğin ekonomisi içinde bir çalışanın bilgisayarların dilini ‘konuşamaması’, günümüzde bir kişinin dilini konuşamadığı bir ülkede çalışmak istemesine benzeyeceğini savunuyor.

Bu bakış açısının savunucularından biri de 2012 yılını kodlama yılı ilan eden ve kentin dört yanında gençler için kodlama kursları açan New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg.

Kodlama Bilmek Yabancı Dil Bilmek Gibi

Kodlama mı insan İçin, insan mı kodlama için?

Ancak bu tip kitlesel eğitim uygulamalarına kuşkuyla yaklaşanlar da var. Örneğin Business Insider’da yer alan bir röportajda Linux’un yaratıcısı Linus Torvalds şunları söylüyor: ‘Kodlamanın kendisi bir öğrenme amacı olmamalı. Bu tip büyük ölçekli çalışmalar kodlamanın kendisini amaç haline getiriyor. Örneğin bilişimciler kendi mesleklerini kodlama yapmak, program yazmak olduğunu düşünüyorlar. Bu pek de doğru bir tanım değil. Bilişimcilerin işi hayatta karşılaştığımız sorunların çözümüne dönük yazılımlar geliştirmek. Önemli olan yazılımlar değil, bu yazılımlar aracılığıyla daha fazla soruna çözüm bulabilmek. Yazılım öğrenmeyi okuma yazma ya da matematiğin temellerini bilmekle karşılaştıramayız. Gelecek de şimdi olduğu gibi bu iş uzmanlar tarafından yapılacaktır.’

Okullar Kodlama Öğretmeli mi?

Peki eğitimciler bu konuda ne düşünüyor? Çocuklarımıza küçük yaşlardan itibaren kodlama öğretmeli miyiz? Bilişim becerilerini öğretilecek tüm becerilerin önüne yerleştirmeli miyiz?Eğitimcilere göre tüm karmaşık soruların olduğu gibi bu sorunun da yanıtı hem evet hem de hayır.

Evet: Kodlama bilgisi –bir başka yeni beceri yerini alıncaya kadar- yakın geleceğin en ayırt edici kariyer niteliği olarak gündemdeki yerini koruyacak gibi gözüküyor.

Hayır: Dünya sadece kodlama üzerine dönmeyecek ve bugün önemli bulduğumuz pek çok beceriye özellikle de sezgiye, yoruma, analize ve yaratıcılığa bir başka deyişle bilgisayarların yapamadığı becerilere gelecekte de çok ihtiyacımız olacak.

Ancak şunun altını çizmeliyiz. Bilişim teknolojileri iş hayatının temelini oluşturmaya başladı bile. Bir başka deyişle herkes kodlama bilmek zorunda olmasa da hemen herkesin temel bilişim becerileri, bilgisayar kullanımı, veri girişi ve veri analizi konularında kendilerini çok iyi geliştirmeleri gerekecek!

Çocuklar ve Kodlama Bilgisi

Bilgisayarları Değil, Hayatı Kodlayın!

Pek çok eğitimciye göre gelecekte kodlama okuma yazma gibi gündelik bir beceri haline gelecek. Okullar da bu sürecin bir parçası olmak zorunda. Ancak hatırlamamız gereken bugün çok kolay bir beceri olduğunu düşündüğümüz okuma yazmanın toplumun büyük kesimlerine ulaşmasının yüzlerce yıl sürmüş olduğu.

Öte yandan pek çok eğitimci –bilişimcilerle aynı- görüşü savunuyor: Önemli olan ömrü sadece birkaç yıl sürecek bir kodlama dilini öğrenmekten çok, bilişim teknolojilerine dönük düşünebilme becerisi. Yani bir bilgiyi dijital formlarda tasarlayabilme, farklı bilişim formatlarını anlayıp yorumlayabilme ve bunun sistematik bir şekilde yeniden üretebilme becerisi, sadece bir kodlama dilinin uygulanmasından çok daha önemli. Daha basit ifade edersek; çocuklarımızın gelecekte de tıpkı bugün olduğu -bilgisayarların yapamadığı-o temel beceriye kodlamadan daha çok ihtiyaçları olacak: Düşünebilme ve yaratabilme.

 

Eğitim Kolektifi

Google Reklam
Aylin Göçmen

90lı yıllardan bu yana eğitim sektöründe yönetici, araştırmacı ve yazar olarak çalışmıştır. 2008-2013 yılları arasında Birgün Gazetesi Eğitim Sayfasında köşe yazıları yazmış; ‘Yeniden Öğrenme’ (Nobel), Aileye Rağmen (Asi Kitap) adlı kitapları kaleme almıştır.

Leave a Comment

Yeni Yazılar

Siber Zorbalık Nedir? Nasıl Engellenir?

  Okullarda akran zorbalığının giderek daha fazla yaşandığı bugünlerde, siber zorbalık da çocuklar ve gençler…

6 ay önce

Ya İnandığın Hikaye Senin Hikayen Değilse?

Her insanın kendisi, başkaları ve dünya hakkında, gördüklerini ve beklediklerini belirleyen bir hikayesi vardır. Bu…

6 ay önce

Maternal Narsizm: Sevilmemiş Çocuklarda Görülen 6 Yıkıcı Tutum

    Ebeveynleri tarafından yeterince sevilmemiş, desteklenmemiş, duygusal ihtiyaçları giderilmemiş kişiler çocuklarında yaşadıkları duygusal eksiklerini…

7 ay önce

Bir Kaybın Ardından Beyin Nöral Haritasını Nasıl Çizer?

  Son yıllarda nörobilimde sağlanan gelişmeler sayesinde beyinle ilgili bir çok bilgi sahibi olduk. Bunlardan…

7 ay önce

Michael Apple: Yeni Liberalizm Okulları Nasıl Yapılandırdı?

  Son on yılda bir dizi kitabımda "muhafazakar modernleşme" süreçlerinin eleştirel analizini yaptım. Eğitim reformları…

7 ay önce

Michael Apple ve Eleştirel Okul Teorisi: Eğitim Toplumu Gerçekten Değiştirebilir mi?

Michael Apple, son dönemlerde Eleştirel Pedagojinin yetiştirdiği en tanımış ve etkili isimlerin başında gelmektedir. Bu…

7 ay önce