Çocuk ve travma: bu iki kavram son zamanlarda ne çok birlikte kullanılır oldu. Bir öğretmen olarak okulda öğrencilerle geçirdiği 20 yıl boyunca pedagoji, gelişim ya da müfredat konularında pek çok şey öğrendim. Ancak öğretmen olmak bana hiç ummadığım bir konuda da deneyim kazandırdı: Travma
Bir öğretmen olarak çocukların zorluklar, kayıplar, acılar karşısında neler yaşadığını; nasıl olup da bazıları yıkılıp kalırken bazılarının da dimdik ayağa kalktıklarını; benzer travmaların farklı çocuklar üzerinde bıraktığı farklı etkileri gözlemleyecek uzun zamanım oldu ve acı çeken öğrencilerimi izlerken şunu farkettim: Bir olayı travmatik yapan şey olayın kendisi değildir. Olayın travma olup olmadığını belirleyen çocuğun kişisel deneyimleridir.
Travma: Üstesinden Gelememe
Hepimiz üzücü olaylar yaşarız. Bazen ayrılıklar, kayıplar hatta ölümler. Bu olayların ardından belki rahatsız olmuş, uyuyamamışız, yemek yememiş, öfkeli tepkiler vermiş olabiliriz ama zamanla buna alışıp üstesinden gelmeyi başarırız. Bu nedenle travma en iyi ifadeyle, belirli bir süre üstesinden gelememe olarak tanımlanabilir.
Travma, olaya verilen tepkidir; olayın kendisi değildir. Zaten Yunancada da yaralanma anlamına gelir; yani bireyin işlevlerine –bilişsel, fizyolojik ve psikolojik işlevlerine- zarar veren deneyimin adıdır.
Çocuklar Farklı Biçimde Acı Çekerler
Öte yandan çocukların kayıplara, şoklara gösterdikleri tepkiler yetişkinlerinkinden farklıdır. Bazen derin bir üzüntü hali sergilese de çoğu çocuk –örneğin- sevdiği birini kaybettikten sonra bir süre ağlayıp sonra da oyun oynayabilir. Bu yetişkinler için çoğu zaman yanıltıcı olur. Üzgün olmadığı ya da acı çekmediği anlamına gelmez; çocuklar yetişkinlerden farklı biçimde çare bulurlar ve oyun oynamak, çocuğun kendini kaybetmesini engelleyecek bir savunma mekanizması olabilir. Sıkıntılı, suçlu, endişeli veya ölen kişiye ya da tamamıyla başka birisine karşı kızgın hissetmeleri olağandır.
Travmayı Belirleyen Unsurlar
Bir olayın çocuk için travmatik olup olmadığını belirleyen birçok unsur vardır:
- Çocuğun öznel fiziksel ve duygusal koşulları onun olaya vereceği tepkiyi belirler.
- Ayrıca aile hikayesi ve geçmişinde yaşadıkları çocuğun travmaya vereceği tepkinin şiddetini, iyileşmenin sürecini belirler.
- Çocuğun olaya yakınlığı bir başka unsurdur. Bazen çocuk olaya yakın olmasa da en yakınlarının etkilenmesi, çocuğun da birinci derecen etkilenmesine neden olur.
- Son olarak, olayın çocuğa açıklanış şekli çocuğun başa çıkma ve hakimiyet kurma becerisini etkiler.
Bu durum karmaşıktır çünkü bir olayı, travmanın nedeni olarak düşünmeye yatkın olsak da travma aslında zamana yayılan bir süreçtir.
En Önemli Faktör: Aile Tutumu
Bununla birlikte çocuğun yaşadığı olaya tepkisini ve sonrasında yaşayacağı toparlanma sürecinin kalitesini belirleyen önemli bir faktörden söz etmeliyiz. O da çocuğun çevresindeki yetişkinlerin tutume ve çocuğa verdikleri doğrudan destektir.
Çevresindeki yetişkinler sakin ve bilinçli tepki veren çocuklar da travmatik olaylar karşısında daha tutarlı davranırlar. Çocuğun ailesinden destek alıp almaması, aileiyle arasındaki güven ilişkisi çocuğun olayın üstesinden gelmesini engelleyen unsurların belki de en önemlisidir.
Dosya | Çocuk ve Travma yazı dizimizin diğer konusu olan Öğrencinizin Ölüm Acısıyla Başa Çıkmasına Nasıl Destek Olursunuz? başlıklı makalemizi okuyabilirsiniz.