Arkadaş sorunu çocukların en önemli kavramlarından. Bizler, öğretmen ve aileler olarak okulun en temel işlevinin eğitim olduğunu düşünürüz. Oysa çocuklar böyle düşünmezler. Onlar için okulun bilgi öğrenmekten çok daha önemli bir işlevi vardır: Arkadaş edinmek.
Okul, çocuğun gerçek dünya ile bağlantıya geçtiği, arkadaşlar bulduğu, kendisini kabul ettirdiği, sosyalleştiği bir hayat eşiğidir. Bu yüzden de okul gerçek hayatın neredeyse ilk adımıdır.
Birlikte olmaktan gerçekten mutlu olduğu, önemsediği, kendisini seven ve önemseyen bir arkadaşa sahip olmak çocuk açısından öğrenilecek bütün bilgilerden ve alınacak bütün yüksek notlardan daha önemlidir. Üstelik iyi arkadaşlara sahip olmanın hayatın geri kalanını da etkileyecek önemli psikolojik etkileri vardır.
- İyi arkadaşları olan çocukların özsaygısı, özgüveni yüksektir.
- İyi arkadaşları olan çocuklar kendilerini daha kolay ifade edebilir.
- İyi arkadaşları olan çocuklar geleceğe daha güvenle bakarlar.
Arkadaşsızlık: Etkileri Büyük
Maalesef bu durumun tersi de geçerlidir. İyi arkadaşlara sahip olamayan çocuklar içlerine kapanır, kendilerini ifade ederken çekinik davranırlar. Uzun süre arkadaşsız kalmak çocuğun sosyalleşme becerilerini de olumsuz etkileyebilir.
Bunun daha da olumsuzu çocuğun kendisini dışlanmış hissetmesidir. Böyle durumlarda çocuklar arkadaşlarının büyük bölümü tarafından sevilmediğini, istenmediğini, kabul edilmediği hisseder. Çoğu zaman sınıf içinde bu duygusunu pekiştirecek deneyimler de bu duyguya eşlik eder. Arkadaşları kendisini eleştirdikçe çocuk daha çok içe kapanır; içe kapandıkça daha çok dışlanabilir. “İstenmeme” duygusu öyle ağırdır ki çocuk ailesinden ya da öğretmenlerinden yardım isteyemez. Böylece giderek daha ağır bir yük taşımaya başlar.
Arkadaş Sorunu: Temel Becerileri Bilmek Önemli
Öte yandan dünyanın tüm kültürlerinde sosyalleşme ve sağlıklı arkadaşlık kurmak için bazı temel becerilere sahip olmak önemlidir. İyi arkadaşlık kurabilen çocuklar:
- Yeni insanlara nasıl yaklaşması, konuşmaya nasıl başlangıç yapması gerektiğini bilir,
- Çevresindeki kişilere olumlu ifadeler kullanabilir,
- Kendi olumsuz duygularını fark eder ve düzenler,
- Diğer insanların farklı bakış açıları olabileceğini bilir,
- Zor durumda olan yaşıtlarına yardım teklif eder,
- İşbirliği yapmak, uzlaşmak gibi becerilere sahiptir,
- Özür dilemeyi, sorunlu durumları affetmeyi becerebilir.
Öğüt Vermek Çözüm Değil
Peki arkadaş sorunu nasıl çözülür? Böyle durumlarda biz ebeveynler olarak çocuklarımıza nasıl destek olabiliriz? Anne baba olarak çocuğumuzun sosyalleşme sürecini nasıl yönetebiliriz? Öncelikle şunu söyleyelim. Çocuğunuzla yapacağınız yarım saatlik bir konuşmanın, bir öğretmen görüşmesinin ya da “sen, o arkadaşını boşver, başkalarıyla arkadaş olursun!”, “Önemli değil, üzülme. Senin kardeşlerin var nasıl olsa.” gibi durumu hafife alan konuşmaların çözüm üretebileceğini lütfen düşünmeyin.
Sosyalleşme sürecindeki bu zorlu dönemin sağlıklı yönetilmesinin, çocuğunuzun gelecek hayatındaki ilişki kalitesini etkileyebileceği bilinciyle hareket edin. İçinde bolca gözlem, içgörü, dinleme ve yansıtma olan bir rol üstlenmeniz gerektiği fark ederek uzun süreli bir eylem planı hazırlayın.

Teknoloji Arkadaşlık Düşmanı
Ayrıca arkadaş sorunu çözmede teknolojinin de rolü olduğunu gözden kaçırmayın. Çocuğunuza aldığınız her yüksek teknoloji oyuncağının onun biraz daha içe dönmesine neden olacağını ve arkadaşlıktan uzaklaştıracağını unutmayın. Arkadaş edinme konusunun eskiden bu kadar gündemde olmamasının nedeni, çocukların küçük yaşlardan itibaren sokaklarda arkadaş edinerek büyümeleriydi. Oysa günümüzün çocukları nasıl arkadaş edinileceği konusunda ayrıca yönlendirilmeye ihtiyaç duyuyorlar. İşte böyle bir süreçte arkadaş sorununu aşmak için size yardımcı olabilecek bazı temel öneriler:
Arkadaş Sorununu Aşmak
1. Çocuğunuzun Sosyalleşme Sürecini Gözlemleyin
İlk adımda sessiz ve sakin gözlemlerde bulunun. Çocuğunuzu aile ya da evinizin çevresinden arkadaşlarıyla bir araya getirin. Yorum yapmadan ve müdahil olmadan çocuğunuz arkadaşlarına nasıl ilişki kurduğunu, hangi durumlarda nasıl tepki gösterdiğini, kendisini nasıl ifade ettiğini gözlemleyin.
Arkadaşlarının yanına gitmek için davet mi bekliyor yoksa arkadaşlarına çekinmeden mi yaklaşıyor? İsteklerini nasıl ifade ediyor? İstediğinin olması için ısrar mı ediyor? Yoksa arkadaşlarının isteklerini mi kabul ediyor? Beklentisine uygun olmayan bir şey yaşandığında nasıl tepki gösteriyor? Arkadaşlarıyla konuşurken nasıl bir dil kullanıyor? Kırılıp üzüldüğünde nasıl davranıyor?
2. Kendi Ebeveynlik Stilinizi Düşünün
Çocuğunuzun sosyalleşme sürecini belki de en çok etkileyen şey sizin uyguladığınız ebeveynlik stilidir. Eğer çocuğunuzun hatalarını kolayca eleştiren, hep daha iyisini bekleyen otoriter bir ebeveyn iseniz çocuğunuz arkadaş bulmada çekingen, ürkek davranabilecektir. Bu tip ebeveynlik çocuğunuzun arkadaşlarıyla yakınlaşmasını, kendisi özgüvenle ifade etmesini de olumsuz etkileyecektir.
Eğer anne baba olarak çocuğunuzun duygularına, düşüncelerine saygı gösteren; korku ve kaygısını eleştirmeyen, gelişimini destekleyen bir ebeveynlik stili benimserseniz çocuğunuz da arkadaş edinirken daha özgüvenli davranacak, kaygılı ve olumsuz tutumlar sergilemeyecektir.
3. Çocuğunuz Evdeki Bir Yetişkini mi Taklit Ediyor?
Öte yandan çocuğunuzun çekingen davranışının nedeni, anne baba olarak sizin pasif, çekingen, içedönük davranışınızı taklit etmesi de olabilir. Farklı olaylardaki tutumları gözlemleyerek çocuğunuzun sizleri model alıp almadığını anlamaya çalışın. Çocuğunuzu söz girmekte, kendi isteklerini ifade etmekte çekingen mi yoksa agresif mi davranıyor? Bu tutumu evdeki tutumundan farklı mı? Bu tutumuyla evdeki bir büyüğünü taklit mi ediyor? gibi soruların yanıtlarını bulmaya çalışın.
4. Çocuğunuzun Duygusal Koçu Olun
Tıpkı yetişkinler gibi çocuklar da olumsuz duygular, bencil dürtüler yaşarlar. Bu duyguların varlığı bizim iyi arkadaşlıklar kurmamızı engellemez. Ancak önemli olan bu duyguları nasıl yöneteceğimizi, nasıl kontrol altında tutacağımızı bilmektir. Bu konuda gerçekleştirilmiş önemli bir çalışma bize ebeveyn desteğinin önemini göstermektedir. Bu çalışmada (Blair ve diğerleri 2013) 5 yaşındaki çocukların annelerine, çocuklarının olumsuz duygularına nasıl tepki verdiklerini sorulur. Araştırmacılar, bu çocukları beş yıl boyunca izlerler.
Olumsuz duyguları ve zorlu durumlarla başa çıkmak konusunda onlarla sempatik ve yapıcı bir dille konuşan bir ebeveynle büyüyen çocukların, gelişmiş öz düzenleme becerilerine sahip olma olasılığı daha yüksektir. Ve bir çocuğun öz düzenleme becerileri ne kadar güçlüyse, o çocuğun yaşı ilerledikçe olumlu akran ilişkileri geliştirme olasılığı o kadar yüksektir.
Öte yandan araştırmalar, ebeveynlerin çocuklarının olumsuz duygularına küçümseyici (“Aptallık yapıyorsun!”) veya cezalandırıcı (“Odana git!”) tepki verdiğinde (Davidov ve Grusec 1996; Denham 1997; Denham ve diğerleri 1997; Denham 1989; Denham ve Grout 1993; Eisenberg ve diğerleri 1996). Bu nedenle, çocuklar üzüldüğünde, duygularını anlamak ve onlara bu duygularla sağlıklı ve yapıcı bir şekilde nasıl başa çıkacaklarını aktif olarak öğretmek için onlara duygu koçluğu yapmak, hayatlarına değer katacak bir destek olacaktır.
5. Temel İletişim Becerilerini Öğretin
Sağlıklı arkadaşlık, duygu yönetiminin yanı sıra temel iletişim becerilerine sahip olmayı gerektirebilir. Örneğin karşısındaki arkadaşını iyi dinlemek; duygularını anladığını ifade etmek, şakacı, aşağılayıcı ya da alaycı bir dil kullanmamak gibi beceriler çocuğumuzun arkadaş edinmesini kolaylaştıracaktır.
Bu becerileri geliştirmek öncelikle evde iyi iletişim becerilerini modellemekten geçer. Öncelikle evdeki iletişim modelinizin çocuğunuzun temel iletişim karakterini oluşturacağını aklınızdan çıkartmayın. Çocuklarımızla kuracağımız eşitlikçi, saygılı iletişim onlara da bu konuda yol gösterecektir. Ayrıca evdeki küçük tartışmaları çözme biçiminiz, fikrinizi açıklama, karşınızdakini dinleme, barışma ya da kavgayı büyütme tutumunuz çocuğunuza tartışmalı durumlarla ilgili en önemli ders haline gelecektir.
6. İlk Adımı Atan Olmayı Öğretin
İletişim kurallarını bilse de çocuğunuz ilk adımı atmakta zorluk çekebilir. Bu beceri konusunda kendisini geliştirmesi için onu çocuklarla karşılaşabileceği parklara, sahile, oyun alanlarına götürün. Çevresine bakıp kendisi gibi yalnız bir çocuğu seçmesini ve onunla iletişim kurmak için adım atmasını isteyin. Gerekirse ilk birkaç denemede çocuğunuzun yanında olun. Cebine koyduğunuz birkaç şekerle, çantanızdaki bir oyuncakla süreci hızlandırın. Başarıya ulaşıncaya kadar bunu farklı mekanlarda denemeye devam edin.
7. Gülümseme Tüm Kapıları Açar
Çocuğunuza gülümsemenin her kapıyı açan bir anahtar olduğun anlatın. Büyük olasılıkla çocuğunuz size sınıfın popüler çocuklarının asık suratlarla dolaştıklarını ve bunun daha akıllıca bir davranış olduğunu söyleyecektir. Yine de ona gülümsemenin önemini gösterin. Ayna karşısında denemeler yapın.
8. Unutma ve Affetme Becerisi
Çoğumuz çocukların bazen yaşıtlarına karşı acımasız olabileceğini biliriz. Bunun nedeni, bizim yetişkin oluncaya kadar geçtiğimiz sosyal deneyimlerden geçmemiş, duygularını yönetme becerisini henüz kazanmamış olmalarıdır. Bazı çocuklar, karşısındakinin düşman olabileceği varsayımı ile hareket eder. Bu nedenle ada takma, küçümseme, alay etme gibi davranışlarla hemen saldırabilirler.
- Çocuğunuzun olayı farklı açılardan görebilmesine yardımcı olun.
- Çevrenizde şahit olduğunuz olaylar farklı açılardan yorumlayın.
- Onunla birlikte her iki taraf için de kabul edilebilir çözümler bulabilme oyunu oynayın.
- Böylece affedici olmanın, kin tutmaktan daha önemli olduğunu anlatın. “Belki de çok uykusuzdu.”,” Bence nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Sence nasıl davranmalıydı? ”, “ Belki kendini yorgun ya da hasta hissediyordu.” Gibi açıklamalarla olayları kişiselleştirmeden anlamasını sağlayın.
Bu makale ilginizi çektiyse “Okul ve Arkadaşlık: Çocuğumun Hiç Arkadaşı Yok!” adlı makalemize de göz atabilirsiniz.