Michael Apple: Neoliberalizm Okulları Nasıl Yapılandırdı?

Editörün SeçtikleriEğitim Politikaları
A+ A-

Aşağıdaki metin Michael Apple’ın Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen “Küreselleşme ve Eğitim” adlı uluslararası sempozyumdaki konuşma metninden özetlenerek alınmıştır.

Son on yılda bir dizi kitabımda “muhafazakar modernleşme” süreçlerinin eleştirel analizini yaptım. Eğitim reformları dalgasının arkasındaki karmaşık ittifakın bir ucunda, piyasa ve zayıf devlete neo-liberal bağlılık, diğer ucunda ise müfredat ile değerler üzerinde sıkı kontrolü ve her düzeydeki okulların daha güçlü denetlenmesini vurgulayan yeni muhafazakarlar var.

İlk reform dizisi eğitimde fazla bir ilerleme gösterememiştir ama daima tartıştığımız bir kavram olan demokrasi anlayışımızda tehlikeli bir kayma olduğunu göstermiştir. Bu kayma ‘güçlü’ toplu tüketicilikten, ‘zayıf’ ve oldukça bireysel tüketiciliğe geçiş biçiminde olmuştur. İkinci reform dizisinde okullarda ve üniversitelerde hangi bilgilerin öğretileceğine dair yapılan şiddetli tartışmalar yanlış yorumlanmış, -İngiliz ve Amerikan kültürünün ortaklığına dair varsayım yanlış bir uzlaşmayı  gündeme getirmiş, daha sonra da tartışma tamamen göz ardı edilmiştir.

Üçüncü dizi reformlar, ‘sadece ölçülebilen şeyler önemlidir’ ilkesini benimseyerek, ortak çabalar sonucu ortaya çıkan, çok sıkıntılı durumlarda işe yarayan son derece yaratıcı ve önemli bazı uygulamalar için bir tehdit oluşturmuştur. Maalesef, bütün bu reform kalabalığının etkisi ya önemsiz ve olumsuz olmuş ya da büyük ölçüde lafazanlıktan öteye geçmemiştir.

Özellikle iyi niyetli bazı eğitimcilerin kendisini adadığı bütün bu çaba düşünüldüğünde, bu talihsiz bir durumdur. Şu andaki eğilimlerden öte bir şey yapmak istiyorsak gerçeği görmek zorundayız.

Bir yandan ticarileşme bir yandan da kontrolün merkezileşmesi kavramlarının tuhaf biçimde bir araya getirilmesi sadece eğitim alanında gerçekleşmemekte ya da sadece Amerika’da yaşanmamaktadır. Bu, dünya genelinde yaşanan bir durumdur. Buna muhalefet eden, oldukça gerçekçi ve genellikle de başarılı girişimlerin de olması, yeni-liberal, yeni-muhafazakar ve yeni yönetsel biçimlerin ardındaki temel varsayımların  toplumdaki kurumlarda ve hatta sağ duyumuzla üzerinde derin bir etkisi olmadığı anlamına gelmemektedir.

(…..)

Pek çok insanın bildiği gibi, eğitimle ilgili tüm önerilerin ardında adil toplum ve iyi öğrenci vizyonları yatar. Yeni liberal reformlar bunu belli bir biçimde yeniden yapılandırır. Özellikle ekonomide liberallik anlamında klasik liberalizmin ama ilkelerine dayanan yeni liberalliğin özelliklerine rağmen, klasik liberalizm ve yeni liberalizm arasındaki farklar ortaya çıkar. Eğitim politikalarını ve eğitim alanında şu anda gerçekleşen dönüşümleri anlamak için bu farkları bilmek kesinlikle gereklidir. Mark Olssen, bu farkları açık biçimde betimlemektedir:

Klasik Liberalizm ve Yeni Liberalizm Arasındaki Farklar

Klasik liberalizm, bireyi devletin müdahalelerinden özgürleştirerek, devletin gücü konusunda olumsuz bir kavram ortaya koyarken; yeni liberalizm piyasanın işlemesi için gerekli şartları, yasa ve kurumları sağlamak suretiyle uygun bir piyasa yaratmada devletin rolüne dair olumlu yaklaşım gösterir. Klasik liberalizmde bireyin özerk bir insanı doğası vardır ve birey özgürlüğünü kullanabilir. Yeni liberalizmde ise devlet girişimci ve rekabet yatırımcı bireyler yaratma peşindedir. Klasik modelde devletin kurumsal amacı, evrensel egoizmi (kendi çıkarlarını düşünen birey) içeren varsayımları, bireyin çıkarlarının aynı zamanda toplumun çıkarları olduğunu öne süren görünmez el kuramını ve “bırakınız yapsınlar, bırakınız etsinler” kuralını azamileştiren devletin rolünü kısıtlayıp en aza indirgemektir.  Klasik   liberalizmden yeni liberalizeme geçerken bir unsur daha eklenir. Çünkü böyle bir geçiş, ekonomideki öznenin, doğası gereği kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden  ve göreli olarak devletten özerk bir birey olan homo economicus olmaktan çıkıp, devlet tarafından yaratılan ve sürekli olarak karşılık vermeye teşvik edilen yönlendirilebilir birey haline gelmesi demektir.  Ayrıca evrensel refa çağında işten hoşnut kalmamanın getirdiği isteksizliğe karşı düşünülen dikkat, gözetim, performans değerleme ve genel kontrol biçimlerine gereksiniz yaratmasıdır.  (…..)

Yeni Liberalizm Performansınıza Dair Kanıt Talep Eder

Bunu anlamak ve yükseköğretimi de içine alacak şekilde eğitimin tüm düzeylerinde şu an gerçekleşmekte olanı çözümlemek için Olssen’in ‘Educating The Right Way’  (1) adlı eserinden yaptığım alıntının gücü ortadadır: Yeni liberalizm işleri yeterli ve doğru biçimde yaptığınıza dair sürekli olarak sizden kanıt talep eder, bunu da yeni liberal ve yeni muhafazakar söylemlerin görünürde birbiriyle çelişen eğilimlerini bir araya getirip etkilerini incelemek suretiyle görebiliriz. Ayrıca bu durum devletin kendisi ticarileştiği ölçüde gerçekleşmekte ve denetim kültürü denilen şey de bu zeminde yükselmektedir.

Peki Ama Bunun Nesi Kötü?

Elbette çoğumuz bunları zararsız ya da mizahi nitelikte görme eğilimdedir. Okul, üniversite, sağlık sektörü ile ilgili piyasa yönelimli öneriler, hizmetlerin artmasında daha etkili değil midir? Ancak bu derece etkili olan sadece bu ideolojik reformlar değildir; özelleştirme süreci kamu mülkiyeti ve kontrolünden şaşırtıcı derecede farklıdır. Örneğin eğitim gibi bir şeyin piyasaya açılabilmesi için bunun öncelikle bir meta, bir ürün haline gelmesi gerekir. Dolayısıyla asıl amacı eleştirel demokratik yurttaşlar yetiştirmek olan  okullardan daha çok,  sürecin tümü yavaş yavaş paydaşlara kar sağlamaya yönelik, gizli amacı da yeniden yapılandırmak suretiyle, yeni yetkilerle donatılmış yönetsel biçimleri güçlendirmek olan bir oluşum haline getirilebilir.

Yurttaşlık ve kamusal hizmet alanlarının alım satım işlemlerinin gerçekleştiği piyasadan korunması gerekir. Kamusal hizmetler- sağlık hizmetleri, suçun önlenmesi, eğitim- meta gibi ele alınmamalıdır. Doktorlar ve hemşireler sağlık hizmeti ‘satamazlar’; öğrencileri öğretmenlerinin ‘müşterisi’ değildir. Bu ilişkileri piyasa modeline sokma çabaları, hizmet ettiğinin altını oymakta, bu hizmetin verildiği kurumları küçük düşürmekte ve ortak yurttaşlık nosyonunu kısmet yok etmektedir.(2)

Maalesef özelleştirme, piyasalaştırma ve katı değerlendirme kavramları giderek kamusal söylemlerde de yer almaktadır. Bu pek çok açıdan yeni bir bakış açısı gibi görünmektedir ve bu yanlışa düşen önemli kuruluşlar bu tavır içinde yok olup gidebilir.

(1)Mark Olssen, “In Defense of the Welfare State and of Publicly Provided Education,”Journal Of Education Policy, 11 May 1996, 340

(2) David Marquand, The Progressive Dilemm (London: Phonix Books, 2000) 212-213

Bu makale ilginiz çektiyse “Michael Apple ve Eleştirel Okul Teorisi: Eğitim Gerçekten Dünyayı Değiştirebilir mi?” adlı makaleye de göz atmak isteyebilirsiniz.

Bu makale Michael Apple’ın 27-28 Şubat 2006 tarihinde Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen “Küreselleşme ve Eğitim” adlı uluslararası sempozyumdaki konuşma metninden özetlenerek alınmıştır. Sempozyum  konuşmalarının tamamı, 2007 yılında Dipnot Yayınları tarafından Küreselleşme ve Eğitim adıyla yayınlanmıştır.

Etiketler: michael apple, neoliberalizm, neoliberalizm ve okullar

İlginizi Çekebilir

Sosyal Medya Hesaplarımızı Takip Edin

Eğitim Kolektifi’nin Büyümesine Destek Olun!

İçeriklerimizi beğeniyorsanız daha fazla okuyucunun bize ulaşmasına destek olun.
Bizi Sosyal Medya Hesaplarımızdan Takip Edin, Beğenin, Paylaşın.

Takipte Kalın!

Facebook sayfamızı beğenin ve yeni yazılarımızdan haberdar olun.

Reklam

Yazar Hakkında

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.

milli eğitim bakanı olsaydım kitap
eğitim kolektifi milli eğitim bakanı olsaydım kitap satın al

Milli Eğitim Bakanı Olsaydım

Orijinal fiyat: 150.00 ₺.Şu andaki fiyat: 90.00 ₺.

Ahmet Yıldız, Ayşegül Kanal, Cem Demirayak, Gözde Durmuş, Engin Karadağ, Erdal Atıcı, Erdal Küçüker, Esergül Balcı, Fevziye Sayılan, Feyzi Coskun, Gökçe Güvercin-Seçkin, Gözde Durmuş, Hasan Aydın, M. Cansu Balcı, Meral Uysal, Mustafa Gazalcı, Niyazi Altunya, Nurcan Korkmaz, Orhan Özdemir, Reşide Kabadayı, Rıfat Okçabol, Selen Balcı, Ş. Erhan Bağcı, Vildan Özdemir
Eğitim Kolektifi Yayınları
Reklam

En Yeniler

En Popüler

Dosyalar

Reklam