psikoloji, eğitim alanında onlarca bilim insanı, akademisyen var olmuş ancak sanırım pavlov kadar etkili olanı çok az var. konuya sert de girmek istemiyorum ancak ödül ceza ile eğitim hayvan eğitimin ana omurgası gibi. bu konuda derinlemesine bilgi sahibi değilim işin gerçeği.
izlediğim videolardan gördüğüm kadarıyla her olumlu davranışta eğitici köpeğe ödül veriyor. her olumlu davranışta bu devam ediyor. hatta hayvan severlerin itiraz ettiği (benim de hemfikir olduğum) sirklerdeki hayvanların işkence ile eğitildiğini biliyoruz. bilmiyorsak hemen internette arayıp okuyabiliriz.
çocuk büyüdükçe ödülün anlamsızlığını fark edebilir!
birebir aynı olmasa da insan eğitiminde ödül ve cezanın faydadan çok zararının olduğunu görebiliriz. her ne kadar belirli bir süre kendimizce beklediğimiz davranışları alabilsek de bu öğrenme ya da birey olma ile ilgili bir durum değildir. çocuk büyüdükçe, bilgisi arttıkça, deneyim kazandıkça görecek ki ödüller ya da cezalar kendisi için anlamsızdır. hatta bunu erken kavrayan çocuklar hiç umursamaz ödül ve cezayı. o kendini mutlu edecek, içinden ne geliyorsa onu yapacaktır. tek “silahı”, becerisi bu olan anne-baba ya da öğretmen de bu noktadan sonra çaresizlik içinde kıvranacaktır.
ilkokulda akademik olarak oldukça başarılı görülen çocuklar büyüdükçe ödev yapmamaya başlayacak, dersi önemsememeye başlayacaktır. haliyle notları düşecektir. bu çocuk böyle değildi denilecek, şaşırılacak. oysa çocuk gerçekten öğrenmeye başlamıştır, birey olmak için adımlar atıyordur. o en başta çok iyiydi dediğimiz süreçte ise korkuttuk, baskı kurduk hatta duygu sömürüsü yaptık. çocuk annesi için ödev yaptı, öğretmeni için ders çalıştı. yani kendisi için bir şey yapmadı. kendi istediği için yapıp mutlu olmadı. aksine başkaları için çalışırken çokça sıkıldı. ve şimdi itiraz ediyor.
yarış kızaran elmalarla başlar…
eğitimin diğer yaygın belası ise yarışmalardır. daha birinci sınıfta başlayan okumaya geçtikçe elma kızartmalar ilerleyen sınıflarda çok kitap okuyan, kermeste çok para kazandırana kadar gidiyor. resim, şiir, öykü yarışmaları da diğer yanda. bilgi yarışmalarına hiç değinmeyelim örneğin. sınıf birincisi belirleme ve diğerlerine de bak geçmen gereken bu demek. farklı özellik, yetenek, ailevi imkanları eşitmiş gibi koşturmada dezavantajlı olan zaten istese de derece yapamayacaktır ve asıl dezavantaj yetenektir.
sonuç olarak diyebilirim ki öncelikle bu ezber eğitim anlayışını terk etmek lazım. karşımızda insan olduğunu hatırlayarak. çocukların yaramazlık hakları olduğunu da söylemeliyim. kendine, arkadaşına zarar vermediği sürece. yerinde oturan, yap denileni yapan, hemen her şeyi öğrenen çocuk olamaz. olmamalı zaten. dilimizden karşılaştırma ifadeleri atılmalı. örtük ya da açık bunu söylememeliyiz. eğitim bir süreçtir. ne kadar birey olarak yetiştirebilirsek o kadar insanlaşma sürecine katkı vermiş oluruz.