X, Y, Z ya da Baby Boomers. Kuşak kavramı, 20.yüzyıl toplumunu tanımlarken sıklıkla başvurduğumuz kavramların başında geliyor.
Her şeyin çok hızlı yaşandığı; kültürün, teknolojinin büyük bir hızla değiştiği ve insanların 10-20 yıllık zaman dilimlerinde bile birbirlerine yabancılaştığı bir çağda, uzmanlar yeni eğilimleri açıklamak için yeni kuşaklar ve yeni tutumlar tanımlıyorlar. Her bir kuşak öncekinden farklı; öncekine yabancı; her kuşak teknolojiye biraz daha yakın.
Bugünlerde karşımızda yepyeni bir kuşak var: K Kuşağı. Kısa zaman önce Londra Üniversitesi fahri Profesörlerinden ve Cambridge Judge Ticaret Üniversitesi Profesörü Noreena Hertz tarafından tanımlanan K Kuşağı bir yandan yüksek teknoloji ve zenginlik bir yandan da sosyal patlamalar, adaletsizlik, savaş ve göçlerle şekillenen yeni dünyanın bir sentezi olarak karşımıza çıkıyor.
Adını Açlık Oyunları’ndan Alıyor
Üstelik bu kuşağın sıradışılığını işaret edecek şekilde adı da Açlık Oyunları (The Hunger Games) adlı ünlü serinin ana karakteri olan Katniss Everdeen’in adının baş harfinden geliyor.
Hertz’e göre K kuşağının üyeleri bilinçli, özgüveni yüksek ve yaratıcı bir kuşak. 1995-2002 yılları arasında dünyaya gelenlerden oluşan K’lar, kuralları sorgusuz benimsemek, önceden belirlenmiş bir üretim sürecinde yer almak yerine kendi değer, istek ve beklentilerini ifade etmeyi tercih ediyorlar. Bu yüzden gerek sanatla, gerek yazıyla gerekse sosyal hareketlerle kendilerini ifade edebilen kişiler.
K Kuşağı: Karamsar Kuşak
K kuşağı üyelerinin büyük bölümü içinde yaşadıkları dünyayla yakından ilgilenen, tepki veren, yorum yapan kişiler. Sosyal sorumluluk kavramı, adalet ve ahlak en önde gelen değerleri. Daha da önemlisi sosyal adaletsizlik, göç ve savaşlar gibi sorunların farkında olan, geleceğe dair büyük umutları da olmayan kişiler.
Öte yandan K kuşağının içe dönük hatta karamsar olduğu bile söylenebilir. K Kuşağı çocuklarının % 75’i en çok terörden, %66’sı iklim değişikliğinden, %72si ise borçlanmaktan korkuyor ve ileride başarılı olabileceklerine dair umutları sınırlı.
“No, we can not!”
Bir başka deyişle, istedikleri her şeyi elde edebileceklerini düşünerek büyüyen ve kendilerinden sadece 5-10 yıl önce dünyaya gelmiş ‘Yes, I can!’ kuşağıyla karşılaştırılmayacak kadar dünyanın ‘farkındalar’. Ne pahasına olursa olsun kazanmak, saldırgan bir özgüvenle sadece kendisini savunmak yerine toplumsal faydaya öncelik veriyorlar. Onlara göre tıpkı Açlık Oyunları distopyasında olduğu gibi dünya adaletsiz bir yer!
Politikacılara, Büyük Şirketlere Güvenmiyorlar
Bu anlamda, dünya yetişkin nüfusunun %60’ı uluslararası şirketlere güvenirken, K kuşağının sadece %6’sı bu şirketlerin adil bir paylaşımdan yana olduğunu düşünüyor. Hatta çokuluslu şirketleri tanımlamaları istendiğinde sömürücü, bencil, kibirli ve güvenilmez gibi sıfatları kullanıyorlar.
Dünyanın Adil Olduğuna İnanmıyorlar
K kuşağının bir başka önceliği dünyaya yayılmış olan sosyal eşitsizlik. Son dönemlerde yaşanan savaş ve göçlerle etkisi daha da derinden hissedilen ekonomik eşitsizlik, ırkçılık, toplumsal eşitsizlik ve cinsiyet eşitsizliği gibi kavramlar 2000’li çocuklar arasında en çok K kuşağının gündeminde.
Küresel İklim Değişikliğini Duydurmak İçin Savaşıyorlar
İklim değişikliği de K kuşağının sahip çıktığı, gündeme taşıdığı konulardan biri. K kuşağı iklim değişimi ile ekonomik faaliyetler arasındaki olumsuz ilişkiyi farkediyor; hem politikacıları hem de toplumun geri kalanının harekete geçmeye çağırıyor.
Parası Var ama Satın Almıyor!
İlk kez ekonomik olarak sorunu olmamasına rağmen satın almamayı, tüketmemeyi tercih eden bir nesille karşıyayız. Daha az satın alıyor, daha az tüketiyorlar. Pahalı bir marka satın almak yerine, aldığı ekonomik ürünü kendi dokunuşlarıyla tasarlamak K kuşağının tipik davranışlarından biri olarak karşımıza çıkıyor.
Kişisel Dokunuşları Kimliklerini Belirliyor
K kuşağının bir başka değeri de ortaklaşa yaratmak. Bu anlamda K kuşağı dünyadaki herkesle aynı markaları kullanan ve bunun bir değer olduğuna inanan X, Y, Z kuşaklarından farklı. Bir başka deyişle K kuşağı, üretiyor, tasarlıyor, yaratıyor. K kuşağı sadece satın almak istemiyor; tasarlama ve yaratma sürecinin bir parçası olup tükettikleri ürünlere, hizmetlere ve medyaya kendi damgalarını vurmak istiyorlar. Çünkü yaratma arzularına, tam da kendi istedikleri şekilde tüketme arzuları eşlik ediyor.
Bu makalenin hazırlanmasında 25. Nisan .201 tarihinde Business İnsider’da yayınlanan ‘what you need to know about generation K?’ adlı makaleden faydalanılmıştır.