Okulsuzluk nedir? Dünyanın en tanınmış okulsuzluk savunucularından Sheila Baranoski deneyimlerini anlatıyor. Üç çocuğunu okula göndermeden, onların öğrenmeye istekli oldukları zamanlardaki uygulamalarını ve deneyimlerini paylaştığı sheilabaranoski.com sitesindeki yazıları pek çok aile tarafından izlenmektedir.
Aşağıda Sheila’nın kendisine en çok sorulan ‘Peki, bu çocuklar okuma yazmayı nasıl öğreniyor?’ sorusunu yanıtladığı bir makalesini kendisi de Okulsuzluk konusunda araştırmalar yapan Duygu Kurat’ın çevirisiyle sizlerle paylaşıyoruz.
‘Üç Çocuğumu Evde Eğittim…’
İlk çocuğum dünyaya geldiğinde -dünya üzerindeki tüm diğer anneler gibi- ben de dünyanın en iyi annesi olmak konusunda kesin kararlıydım. O günlerde beslenmeden sağlığa elime geçen, okuyabildiğim her şeyi okudum. Tahmin edebileceğiniz internetin olmadığı 90’ların başında, araştırma yapmak çok daha zordu. Bir gün okulsuzluk hakkında bir kitapla karşılaştım ve daha ilk sayfaları karıştırırken çocuğumu evde eğiterek ona çok daha fazla yardımcı olabileceğimi hissettim.
Üç çocuğunu evde eğittim. O dönem boyunca bu iş hayatımın en büyük tutkusu haline geldi. Bütün zamanımı, enerjimi bu işi en iyi şekilde yapmaya; çocuklarıma yardımcı olmaya çalıştım.
Okumayı Öğrenmek, Yürümeyi Öğrenmek Kadar Doğal…
Okulsuzluk sisteminde çocuklar okuma dersleri için oturtulmaz. Alfabe ya da ses çalışmaları yaptırılmaz ya da bir okuma listesindeki kelimeleri hatırlamaları beklenmez. Yine de okumayı öğrenirler.
Oğullarımın ikisi de, çocukların doğal olarak kendi zaman ve ritimlerinde okumalarına izin verildiğinde zamanlarda olduğu gibi, 11 yaşına gelene kadar okumadılar. Çocukların okul olmadan okumayı nasıl öğrendiklerini açıklamak ders almadan yürümeyi nasıl öğrendiklerini açıklamak kadar zordur. Sadece yaparlar. İnsanlar için diğerlerini iletişim kurarken gördükleri şekilde onlarla iletişim kurmayı öğrenmek doğal bir şeydir.
Tam olarak nasıl gerçekleştiğini açıklamak için beynin içsel işleyişini açıklayamama rağmen, okumayı öğrendiğinde çocuklarımdan birinde olduğunu ve ne gördüğümü size söyleyebilirim. Çocuklarım diğer birçok çocuktan daha zeki değildir ama birçok çocuğun öğrenmek için derse ihtiyaç duydukları şeyleri kavrayabilirler. Kurala istisna değildirler. Okuma doğal olarak ortaya çıktığında görünen şey budur. Farklı hikayelerle aynı son ve sonuca ulaşan çok, çok, çok fazla okulsuz ebeveyn var.
İnsanlar Okul Dışında Başka Bir Öğrenme Hayal Edemiyorlar
Çevrenizdeki herkes çocuklarınızı oturtup okuma dersleri yaptırmadığınız için çılgın olduğunuzu düşündüğü zamanda doğal öğrenmeye güvenmek bir inanç atılımıdır. 6 yaşında olduklarında insanlar şöyle der “ yakında öğrenir”, çünkü muhtemelen her gün ses çalışmaları yaptığınızı düşünürler. 7 yaşına geldiklerinde kaşlarını kaldırmaya başlarlar. 8 yaşında endişelenirler. Dokuz yaşında? “ bu çocuk okuyor olmalıydı” 10 ve 11 yaşında? İnsanlar sadece ne diyeceğini bilemezler. Matt okumayı 11. Doğum gününden kısa bir süre sonra öğrendi. Birçok çocuk okumayı doğal bir biçimde 12 yaşından önce öğrenir, ama bazıları 12’den sonra öğrenir, ve eminim bu ebeveynler birçok olumsuz yorum alır.
Birçok insanın okulsuzların kararlarına saygısız olmak istediğini düşünmüyorum. Sadece bir çocuğun öğretilmeden öğrenemeyeceği fikrinin toplumumuzda çok fazla kökleştiğini ve insanların başka bir yol hayal edemediğini düşünüyorum. Bu yüzden öğrenme fikri o kadar zordur ki çocuklar buna zorlanmadıkça ondan kaçınırlar. Sonuç olarak eğer çocuklar temel şeyleri öğrenmeleri için çalıştırılmaya ihtiyaç duymuyorsa çocuklarımızı neden okula gönderiyoruz? Onları karne notları için neden ödüllendiriyor ya da cezalandırıyoruz? Bize neden okula gitmek zorunda olduklarını sorduklarında, neden onlara eğer gitmezlerse öğrenemeyeceklerini söylüyoruz? Neden gerçekten?
Matt öğrendiği bütün harika şeylerle her gün beni şaşırttı. Uzman bir lego ustasıydı ve bilgisayar oyunlarını çok iyi oynardı. Yoğun bir şekilde oynardı. Kendi oyunlarını yapar ve bana yönergeleri yazdırırdı. Köpeğiyle oynardı. Oturma odasını perili köşke çevirmişti. Gittikçe büyüdü ve büyüdü ama yine de okumaya karşı ne hazır ne de istekliydi. Burada 6 yaşında kendi kendine Knex tren yapabilme becerisine sahipti ama okuryazar olmasına daha 5 yıl vardı.
Ya Birgün Bana ‘Beni Neden Okula Göndermedin?’ Diye Sorarsa!
Kalbimde güvenmem gerektiğini biliyordum. Yine de zaman zaman söylentilere kulak veriyordum. Ya çocuğumu harcıyorsam, ya okumayı hiç öğrenemezse, ya bir gün okur yazar olmayan bir yetişkin olarak bana ” Neden bana bunu yaptın? Neden okumayı öğretmedin?” diye sorarsa. Ara sıra paniğe kapılsam da panikle hareket etmedim, onu susturdum. Kalbimi dinledim ve Matt’in doğal öğrenme sürecinin ortaya çıkacağına güvendim.
Bir dönem hayal kırıklığı yaşadı. “ okumayı ŞU ANDA öğrenmek istiyorum”dedi. Ona “okuma dersleri” vermeyi teklif ettim. Dersleri farklı zamanlarda farklı yöntemler kullanarak deneyecektik ama birkaç gün sonra, bana artık bu dersleri daha fazla alamayacağını söyledi ve son verdik. Geriye baktığımda onun için rahatsız edici olan bir “bilişsel gelişim atağından” geçmekte olduğunu fark ediyorum ve “okumayı ŞU ANDA öğrenmek istiyorum” demesi derslere ihtiyaç duymasından ziyade bu gelişim atağının verdiği rahatsızlığın sesiydi.
Bir erkek çocuğu ilk sakalının uzamasıyla ilgili endişe duyduğunda ona sakalını uzatma taktikleri öğretmeyiz. Sadece sabırlı olmasını ve ergenliğin geleceğini söyleriz. Rahatsızlığını gidermek için ne yapacağımı bilmiyordum, sadece hazır olduğunda öğreneceğine dair onu temin ettim ve hayal kırıklığı hissettiğini anladığımı söyledim ve ihtiyacı olan her şeyi ona okuyacaktım.
‘Neden bu evde çok fazla KELİME var?’
Onun hayal kırıklığı benim başka kısa süreli bir endişe yaşamama sebep oldu. Hayal kırıklığına uğramıştı ve geleneksel yollarla okumayı öğrenmiş olsaydı belki de bu hayal kırıklığını yaşamayacaktı. Ama daha sonra buna bir son verdim ve kendimi rahatlattım. Ona geleneksel okuma derslerini teklif etmiştim denedi ve devam etmek istemedi. Hazır olduğunda okumayı öğrenecek. Güven, güven, güven!
Daha sonra HER YERDE kelimeler olduğundan ve bundan nefret ettiğinden şikayet etmeye başladı. “ Neden bu evde çok fazla KELİME var?” Her taraftalar!” Eğildi ve yemek masasının altına düşen bir indirim broşürünü aldı. “Masanın altında bile var!” odasına koştu ve şöyle dediğini duydum “Burada, yukarıda bile var! , Onları okumak İSTEMİYORUM, ama her zaman önüme çıkıyorlar, ve onları sökmeye çalışmak ZORUNDA kalıyorum!”
Arada sırada, sayfadan bir kelime seçip okurdu. Heyecanlanıp “ Bugün, yarın” diye düşünürdüm.
Okuyacağı ilk cümle hakkında tahminde bulunmak zorunda kalsaydım şans kurabiyesinden bir cümle olacağını tahmin etmezdim. Ama doğal öğrenmede işler böyle yürüyor. Dünyamız bizim müzemiz, ve “ okuma müfredatınız” dünyada etkileşime girdiğiniz her şey olduğunda ne olacağını asla bilemezsiniz.
İlk Kitap Bir Bilgisayar Kılavuzu!
Ona hiçbir zaman baskı yapmadım. “Bunun ne dediğini bana söyleyebilir misin?” tarzında sorgulamalara hiç girmedim. Bana bir şeyin ne dediğini sorduğunda hiçbir zaman “ Neden kendin bulmaya çalışmıyorsun?” demedim. Kendi bulmak istediğini biliyordum ve böyle bir baskı onu sadece sinirlendirirdi.
Bazen onu bir bilgisayar oyunu kılavuzuna bakarken görüyorum, daha önce yaptığı gibi bana onu okumamı istemeye gelmeden, uzun süre onun üzerinde çalışıyor. Daha sonra bir gün elinde bir kılavuzla bana geldi ve tekrar “ bana bunu okur musun? Bu paragrafları okumak istemiyorum. Çok uzunlar” diye sordu ve ben de okudum.
Sonunda oğlum ilk kitabını okudu. Charles Dickens ya da Shakespeare değil, ama Dick ve Jane(temel okuma serisi) de değil.’ Dick ve Jane’i atlayıp ‘Tak Tak kim var orada şakalarının küçük kitabına’ direkt geçiş yaptı. Kitabın içinde kurşun kalem, dağ, kantalup, orangutan gibi kelimeler var. Ben ve çocuklar ‘tak tak kim var orada şakalarının’ içine nasıl girdiğimizi bilmiyorum ama internet sitelerinden bir sürü şaka okuduktan ve küçük oğullarımın yapılan şakalara kıkırdamalarını dinleyerek bolca vakit geçirdikten sonra halamın çocuklara gönderdiği bir yılı aşkın bir süredir sevilmeyi bekleyen sevimli küçük bir kitap için kitaplığı kontrol etmeye karar verdim. “Bu kitabı sevebilirsiniz. Tamamen ‘tak tak kim var orada şakalarıyla ilgili” dedim ve kitabı ortada bıraktım. Bir sonraki öğleden sonra kitabı okuyordu.
Şu anda, belki de bilgisayar oyunu kılavuz kitaplarını ilk kitapları olarak saymalıyım, ama onların hiçbirini bana sesli olarak okumadı. Belli bir sürede ne kadar okuduğunu, nasıl okuduğunu ya da ne kadarını anlayabildiğini hiçbir zaman kesin bir şekilde bilmedim.
Öğrenme Süreci Kişiye Özeldir!
Matt’in okumasının ortaya çıkışını izlerken büyülenmiştim. Ne düşündüğünü anlamak, öğrenmekte olduğunu kendime kanıtlamak için aklını okumaya çalıştığım zamanlar oldu. Ama öğrenme süreci kısmı kişiye özel demektir. Bizim içimizde yetişen kutsal bir şeydir. Bir gün sakalının uzamasını sağlayacak olan hormonları göremeyeceğim gibi okumayı öğrenirken kafasının içinde dolaşan şeyleri göremiyordum. Ama saygı ve merakla güvenebilir ve izleyebilirdim.
Matt birkaç yıl önce neredeyse Luke da şu an orada. Bir elin parmağını geçmeyecek kadar kelime biliyor. İlk cümlesinin ne olacağını merak ediyorum. Ya ilk kitabı! Bu kez güvenmek daha kolay, çünkü Matt bana nasıl yapacağımı öğrenirken yardımcı oldu. Ama kardeşinde bu sürecin ortaya çıkmasını izleme tecrübem olduktan sonra bile hala zaman zaman beliren şu endişeleri susturmayı hatırlamak zorundayım ve küçük oğlumun hayrete düşüren bilişsel gelişimini izlemenin tadını çıkarmayı kendime hatırlatmalıyım.
Matt şu an 18 yaşında ve çok güzel okuyor. Okumaya 11 yaşına kadar başlamadığını asla bilemezsiniz.
Her bir okulsuz çocuk için süreç tamamen aynı görünmeyebilir. Ama (neredeyse her zaman) bu sürece dahil olan ve olmayan birkaç şey vardır.
Dahil olanlar:
- Her yerde birçok kelime vardır. Gazeteler ve indirim ekleri, video oyunları ve kılavuz kitapları, televizyon, dizüstü bilgisayarlar, masa oyunları, yiyecek standlarındaki işaretler, yol işaretleri, geniş çeşitlilikte kitaplar, içinde kelimeler olan şans kurabiyeleri bile
- Okuyan diğer insanlar, bireysel olarak kendileri için veya okunmasını istedikleri kadar onlar için okuma yapılması
- Birçok ilginç gerçek dünya tecrübeleri
- İlgilerini çeken şeylere gömülebilecekleri bol zaman
- Bolca sohbet
- Çocuklara bolca vakit ayıran onlarla olmaktan ve zaman geçirmekten hoşlanan yetişkinler
Dahil olmayanlar:
- Çocukların okumayı öğrenmeleri gereken belli bir yaş
- Çalışma ve zorla uygulama veya daha fazla okuma için baskı/ödül
- Sınıf arkadaşlarından geride kalmamaları için öğrenmeleri gereken akademik becerilerde ilerlemeleri
Sheila Baranoski tarafından kaleme alınan ve 6 Haziran 2016 tarihinde http://www.sheilabaranoski.com/ adresinde yayınlanan ‘How Do Unschoolers Learn To Read?’ adlı makaleden Duygu Kurat tarafından çevrilmiştir.