25 Milyar Harcayarak 17 Bin Köy Okulu Kapattık!

Eğitim Politikaları

Hani bazen Japonya’nın küçücük bir istasyonuna “sadece” tek bir öğrenci için her sabah giden trenin ya da Sırbistan’ın bir köyünde “sadece” tek öğrenci için açılan okulun hikayesini okuruz gazetelerde. Bazılarımızın içi burkulur; bazılarımız için böyle haberler abartılıdır. Bazılarımız ise bu ilgiyi anlamsız bulur; “sadece” bir kaç öğrencinin ya da  “sadece” köy çocuklarının hikayesinin ülkenin geleceği için yapılan büyük planların yanında pek de önemli olmadığını düşünür. Okulların giderek özelleştiği, iyi eğitimin pahalı okullara,  akademik başarının sınav sonuçlarına indirgendiği bir toplumda, uzak köylerdeki bir kaç öğrencinin ihtiyaçlarıyla ilgilenmek sadece MEB’e değil, topluma da çok gerekli gözükmez çünkü.

Oysa bize gösterilenin ardındaki  hayatı fark etmek , büyük şehir merkezlerinden uzakta olan çocukların hikayelerine kulak vermek ülkemizin gerçek hikayesini anlamak açısından ne kadar da değerlidir!  Zaten  dünyanın başka ülkelerinde bir tek öğrenci için okulların açılmasının,  trenlerin sefere çıkmasının nedeni de budur. Çünkü çocuklarının tek tek özlemleri, gelecek hayalleri, kayıp ve üzüntüleri kısa zaman sonra bütün bir ülkenin özlemi, kaybı, kırgınlığı haline gelir. Tıpkı kapanan her köy okulunun, öğretmensiz kalan her köyün, artık okulu olmadığı için sabahları güneş doğmadan uzaktaki bir okula taşınan her öğrencinin bu ülkenin hikayesinin parçası olduğu gibi.

Bu duyguyla yola çıkarak sizlere Türkiye’nin Taşımalı Eğitim gerçeğinden söz etmek istiyoruz. Uygulanmaya başladığı 1989 yılından bu yana basında kendisine  çok az yer bulan,  büyük şehirlerden uzakta yaşandığı için çoğu zaman unutulan ancak Türkiye’de en az 1.3 milyon öğrenciyi doğrudan ilgilendiren bu uygulamayı iyi ve kötü yönleriyle tartışmak ve köylerdeki öğrencilere daha iyi eğitim olanakları sunabilmenin yolları üzerine birlikte düşünmek istiyoruz.

Çünkü Cumhuriyet’in en yoksul zamanlarında kurmayı başardığı köy okullarından 17 bininin kapalı olmasının hem köylerimiz, hem köylerde yaşayan çocuklarımız ama en çok da ülkemiz için büyük bir kayıp olduğuna inanıyor ve ülkemizin taşımalı eğitim modelinden çok daha kapsamlı ve nitelikli bir Kırsal Eğitim Planına ihtiyacı olduğuna inanıyoruz.

Taşımalı Eğitim Nedir?

Taşımalı eğitim 1997 yılında, 8 yıllık zorunlu eğitimin başlamasıyla hayatımıza giren bir uygulamadır. İlk yıllarda sadece ilköğretim öğrencilerini kapsayan uygulama 12 yıllık zorunlu eğitime geçilmesiyle liselerdeki öğrencileri de kapsamaya başlamış, günümüze kadar da giderek genişleyerek devam etmiştir. Taşımalı Eğitim uygulamasının ilk uygulamasının ardında sıra dışı durumlara dair gerekçeler vardır:

  • Nüfusun az veya dağınık olduğu, öğrenci sayısının az ve  yerleşim yerinin coğrafi özelliklerinin güç olduğu köylerde,
  • Göç ve mevsimlik işçilerin yaşadığı bölgelerde; Öğrencilerin sürekli veya geçici ikamet ettiği yerleşim yerinde eğitim ihtiyacını karşılayacağı türde eğitim kurumu bulunmaması  durumlarında
  • Doğal afet, salgın hastalık, can ve mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmedik olaylar gibi durumlarda okullarda tamir, güçlendirme gibi çalışmaların  yapıldığı durumlarda öğrencilerin yakınlardaki okullara taşınması karar verilir.

33 Yıl Sonra Kırsalın Genel Eğitim Uygulaması

Ancak aradan geçen yıllarda özel bölgeler ve özel koşullar için alınan bu karar kapsamlı bir uygulama halini alır ve köylerdeki okulların kapatılması genel bir eğitim politikası olarak karşımıza çıkar. 2021 yılı itibariyle 17 bin köy okulu kapatılmıştır  ve sayıları 1,3 milyonu bulan öğrenci bulunduğu yerde eğitim alamamakta; ilkokul öğrencileri de dahil olmak üzere her sabah yüzbinlerce çocuk uzaklardaki okullara taşımalı olarak götürülmektedir.

Bu yönelimin nedenleri arasında köylerde sağlanan eğitimin nitelikli olmaması,  okulların çoğunda birleştirilmiş eğitim yapılması, öğretmenlerin birleştirilmiş sınıflar konusunda deneyimsiz olması ve okulların fiziki şartlarının yetersiz olması en başta gelen gerekçelerdir.  Taşımalı eğitim özellikle merkezden uzak köylerde ve uygulamanın ilk yıllarından olumlu sonuçlar da vermiştir.

Elimizde Eğitime Dair Hiç Veri Yok

Bununla birlikte taşımalı eğitim uygulamasına dair elimizde neredeyse hiçbir bilimsel veri, sistemin öğrenciler üzerindeki etkilerine dair  değerlendirme bulunmamaktadır.  Taşımalı Eğitim, olumlu ya da olumsuz yönleriyle değerlendirilmemiş, uygulamanın başladığı 1989 yılından bu yana  yöntemin çocuklar üzerindeki akademik, kültürel, pedagojik, sosyal ve kariyer odaklı gelişimi alanlarında  yarattığı sonuçlar ölçülmemiştir. Taşımalı eğitimin, öğrencilerin akademik başarısını nasıl etkilediği; taşınan öğrencilerin üst okullara devam etme eğiliminin ne olduğu bilinmemektedir.

Bezer şekilde taşımalı eğitim sisteminde kız çocuklarının eğitime devamının nasıl etkilendiği, engelli öğrencilerin ne tür zorluklar yaşadığı, iklim ve yol koşullarının etkileri, çocukların evde geçirdikleri zamanın kısalması nedeniyle yaşadıkları olumsuzluklarla ilgili verilerimiz de yoktur.

Oysa basit gözlemler bile bu sistemde bazı öğrencilerin sosyal uyum sorunları yaşadığını,  taşınan öğrencilerin öğretmenleriyle yeterli iletişim kuramadıklarını ve kendilerini dışlanmış hissettiklerini bu iletişimsizliğin çocukların akademik başarısını olumsuz etkilediğini göstermektedir.

Bütçenin Büyük Bölümü Eğitim Dışı Giderler

Uygulamanın çocukların akademik gelişimi ve sosyal kazanımları üzerindeki etkisi bilinmemesine rağmen uygulama giderek büyümüş ve eğitime ayrılması gereken bütçenin büyük bölümü  taşımacılık, yemek  gibi alanlara aktarılmıştır. 2021 yılı Kasım ayında gerçekleştirilen Milli Eğitim Bakanlığı bütçe görüşmelerinde ise, uygulamanın başladığı günden bu yana 25 milyar liranın sadece ulaşım bedeli olarak harcandığı açıklanmıştır.

Eğitim hizmetinin her çocuğa eşit ve en iyi koşullarda ulaşımını sağlamak ve bu amaçla etkili politikalar, hizmetler geliştirmek her devletin asli görevidir. Üstelik aradan geçen 30 yıllık  dönemde toplumsal ihtiyaç ve beklentiler de değişmiştir.

Bu nedenle, Taşımalı Eğitim uygulamasının bütünsel bir bakış açısıyla yeniden değerlendirilmesi, özellikle ilköğretim yaşındaki öğrencilerin taşımalı sistem dışında kalarak köylerindeki okullarda eğitim görmeye başlaması ve bölgesel duyarlılıklarla geliştirilecek bütüncül bir Kırsal Eğitim Politikasının oluşturulması kırsal kesimdeki çocukların geleceğini değiştirecek bir karar olacaktır.

Taşımalı Eğitimin öğrenciler üzerindeki olumsuz etkilerini öğrenmek için “Neden Köy Okullarını Yeniden Açmalıyız?” adlı makalemizi okuyabilirsiniz.

İlginizi Çekebilir

Sosyal Medya Hesaplarımızı Takip Edin

Eğitim Kolektifi’nin Büyümesine Destek Olun!

İçeriklerimizi beğeniyorsanız daha fazla okuyucunun bize ulaşmasına destek olun.
Bizi Sosyal Medya Hesaplarımızdan Takip Edin, Beğenin, Paylaşın.

Takipte Kalın!

Facebook sayfamızı beğenin ve yeni yazılarımızdan haberdar olun.

Reklam

Yazar Hakkında

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.

milli eğitim bakanı olsaydım kitap
eğitim kolektifi milli eğitim bakanı olsaydım kitap satın al

Milli Eğitim Bakanı Olsaydım

Orijinal fiyat: 150 ₺.Şu andaki fiyat: 90 ₺.

Ahmet Yıldız, Ayşegül Kanal, Cem Demirayak, Gözde Durmuş, Engin Karadağ, Erdal Atıcı, Erdal Küçüker, Esergül Balcı, Fevziye Sayılan, Feyzi Coskun, Gökçe Güvercin-Seçkin, Gözde Durmuş, Hasan Aydın, M. Cansu Balcı, Meral Uysal, Mustafa Gazalcı, Niyazi Altunya, Nurcan Korkmaz, Orhan Özdemir, Reşide Kabadayı, Rıfat Okçabol, Selen Balcı, Ş. Erhan Bağcı, Vildan Özdemir
Eğitim Kolektifi Yayınları
Reklam

En Yeniler

En Popüler

Dosyalar

Reklam