Başarı nedir? Çocuk nasıl başarılı olur? Hangi koşullar çocuğun başarısını arttırır? Doğal olarak bir çocuğun başarısını etkileyen çok sayıda faktör vardır. Söz konusu olan akademik başarı ise küçük yaşlardan itibaren başlayan destekten, iyi bir ilkokul öğretmenine sahip olmaktan, ebeveynlerin eğitim ve ekonomik düzeyinden, sosyal çevre koşulları gibi çevresel faktörlerden söz edebiliriz. Öte yandan başarı için çocuğun motivasyonu, zekası, yeni bilgilere duyduğu merak gibi içsel faktörler de önemlidir. Peki bunlardan hangisi daha önemlidir?
Başarıyı Sağlayan İçsel mi yoksa Dışsal Faktörler midir?
Pek çok deneyimli eğitimci çocukta içsel faktörlerin varlığını çok kıymetli bulur. Çünkü içten gelen öğrenme isteği, öğrencinin –diğer koşullar ne olursa- olsun öğrenmeye, çalışmaya ve gelişmeye devam etmesini sağlar. Motivasyonu yüksek olan bir öğrenci, zorlu koşullara aldırmadan öğrenmeye devam eder. Çevreden kaynaklanan olumsuzluklardan, eksiklerden etkilenmeden çalışmaya devam eder. Öte yandan meraklı bir öğrenci ise kendisine anlatılanlardan daha fazlasına ulaşmaya çalışır. Sorular sorar. Araştırır. Üstelik bunları bir yetişkinin zorlaması olmadan yapar. Zeki bir öğrenci, öğrenme ve yorumlama kapasitesiyle şaşırtıcı sonuçlara ulaşır.
Benlik Algısı, Çocuğun Hayatındaki Başarıyı Etkiliyor!
Son zamanlarda uzmanlar birçoğunu kolayca tahmin edebileceğimiz içsel faktörlere bir yenisini daha ekliyorlar: Çocuğun kendine dönük benlik algısı, bir başka deyişle çocuğun kendi kapasitesi konusundaki yargısı. Bir çocuğun kendisini görme biçimi, onun tercih ve davranışlarını belirliyor. Örneğin kendisini güzel bulan bir çocuk sosyal olarak daha girişken davranır, daha rahat arkadaş edinir ve daha özgüvenli davranırken; kendini güzel bulmayan çocuklar ise arkadaşlık kurmakta çekingen davranabiliyor, özgüven sorunları yaşayabiliyor. Kendisini spor alanında başarılı gören bir çocuk daha girişken davranırken, kendini başarısız gören çocuk ise öne çıkmakta zorlanıyor.
Benzer şekilde çocuğun 8-11 yaşları arasında matematik, dilbilgisi ya da diğer derslerde kendi başarısı hakkındaki fikri onun daha sonraki eğitim hayatında göstereceği çabayı ve alacağı sonuçları doğrudan etkiliyor. Kendisini akademik olarak başarılı gören ve gelecekte başarılı olacağına inanan öğrenci akademik hayatı boyunca –kendi kehanetini doğrulayacak şekilde- başarısını sürdürüyor. Bir başka deyişle öğrencinin olumlu benlik algısı onun akademik motivasyonunu arttırıyor.
Benlik Algısı Küçük Yaşlarda Şekilleniyor
Uzmanlar, benlik algısının oluşumuyla ilgili çalışmalarda ailelerin dikkatini çocuğun yaşına çekiyor. ‘Çoğumuz çocukların kendi akademik başarılarına ait bir algılarının oluşumu için en az 14-15 yaşlarına gelmeleri gerektiğini düşünürdük. Oysa araştırmalar bunun tersini gösteriyor.’ diyor. Çocuğun akademik benlik algısı daha ilkokula başladığı yıllarda şekillenmeye başlıyor hatta 7’li-8’li yaşlardan itibaren oluşmaya başlayıp, 10-12 yaşlarında çocuğun zihninde tam olarak oturuyor.
Akademik Olmayan Başarının da Etkisi Var
Çocuğun akademik benlik algısının beklenmedik bir boyutu daha var. Özellikle küçük çocuklarda –genellikle umulanın aksine- çocuğun kendi başarısına güvenmesi için mutlaka geçmiş akademik başarılara sahip olması gerekmiyor. Çocuğun anne-babasıyla güvene dayanan bir ilişkisi olması, okul öncesi bir beceri geliştirmeye başlaması gibi akademik olmayan başarılar da çocuğun kendi başarısına inanmasını sağlıyor.
Daha önemlisi , geleneksel akademik ölçümlere göre ‘başarısız’ olan bir öğrenci bile kendine olan inancıyla başarısını yükseltebiliyor. Örneğin sınıfının en düşük %10’luk diliminde yer alan bir öğrenci, kendisine güvenirse bu gerilemeyi telafi edebiliyor. Akademik olarak zayıf başlangıçlar yapan eğer benlik algısı açısından kendilerine güveniyorlarsa aradaki farkı kapatabiliyorlar. Davis-Kean’a göre ‘bu öz-inanç, öğrencinin inanç sisteminde başarıya ulaşabileceğine dair bir kapıyı açıyor.’
Ebeveyn ve Öğretmenler İçin Büyük Bir Fırsat!
Çocuğun kendine dönük başarı inancının böyle küçük yaşta ve akademik sonuç dışındaki başarılarla da oluşturulabilir olması öğretmen ve ebeveynler için önemli bir fırsat sunuyor. Çünkü erken çocukluk dönemi çocuğun kendine ait inançlarının oluşumunda belki de en kritik dönem. Çocuğumuzun kendine güvenmesini, başarabileceğini düşünmesi için çok fazla fırsat sunabileceğimiz bu dönem doğru kullanılırsa çocuğun gelecek hayatında önemli izler bırakma potansiyeline sahip. Bu nedenle yaptığınız her şey çocuğunuzun dana anlamlı bir hayat yaşamasına katkıda bulunabilir. Neler yapabilirsiniz?
Hedefler Belirlemelerini sağlayın. Çocukların yaşlarına, yaşam algılarına göre küçüklü büyüklü hedefler belirlemelerine destek olabilirsiniz.
Emeklerini övün. Başarıya ulaştıklarında çocuğunuzu tebrik etmek doğaldır ama siz istediği sonuçlara ulaşamadığında, işler planladığı gibi gitmediğinde hatta sonuç çocuğunuzun için büyük bir hayal kırıklığı olduğunda da gösterdiği emeğini övün. Çocuğunuza denemenin, çalışmanın sonuca ulaşmak kadar değerli olduğunu anlatın.
Hayata karışmalarını sağlayın. Çocuklar önce yavaştan alsalar da gerçek sorumluluklar almayı çok önemserler. Yaşlarına uygun ev içi görevler, yaşlar ilerledikçe büyüyen sorumluluklar çocuklarınıza akademik başarı kadar önemli gelecektir.
Başarıya ihtiyaç duyduklarında iyi sonuçları onlardan esirgemeyin. Zorlanmak ve hedef büyütmek çocuklar için iyidir ama –tıpkı büyükleri gibi- çocukların büyük motivasyonu başardıklarını hissetmeleridir.
Bu yazının hazırlanmasında Self-Concept Predicts Academic Achievement Across Levels of the Achievement Distribution: Domain Specificity for Math and Reading, yazan Maria Ines Susperreguy, Pamela E. Davis-Kean, Kathryn Duckworth, Meichu Chen. Child Development, September 2017 adlı makaleden faydalanılmıştır.
Makalede sözü geçen araştırma: Avon Longitudinal Study of Parents and Children, the National Institute of Child Health and Human Development – Study of Early Child Care and Youth Development, and the Panel Study of Income Dynamics – Child Development Supplement