Çocuklarımızın okul deneyimleriyle ilgili gözlemlerimiz genellikle onların akademik başarıları ve kişisel gelişimlerine odaklanır. Öğretmenlere, ebeveyne ya da okul yöneticilerine ‘Bir okulun çocuklarımıza sağlayacağı en önemli şey nedir?’ diye sorarsanız büyük çoğundan aynı yanıtı alırsınız: Eğitim. Aileler ve öğretmenler çocuklarımızın salt bilgiyi -formulleri, tanımları, teorileri- öğrenmesini, testleri yüksek puanlarla geçmesini ve gelecekte ‘başarılı’ bir meslek edinmesini daha çok önemserler.
Oysa bir sosyal ortam olarak okulların çocukların kişilik gelişime sağladığı katkılar da çok önemlidir. Örneğin, hiç kimse çocuğunun okulda zorbalık yaşamasını istemez. Sanatın, sosyal becerilerin de okulda şekillenmesi gerekitğini biliriz. Ancak yine de eğitimin niteliği, öğrencinin performansı, okulun başarı düzeyi gibi boyutlar her zaman daha fazla dikkatimizi çeker.
“Çocuklar Okul Deneyimlerini Nasıl Algılıyorlar?”
Son 3 yıldır Cardiff Universitesi’nden bir araştırma grubu okul deneyimlerinin kız ve erkek öğrenciler tarafından nasıl algılandığını analiz ediyor. 29 ilk ve ortaokuldan yaklaşık 1500 öğrenciyle gerçekleştirilen görüşmeler bize kız öğrencilerin okul hayatında erkek öğrencilere göre belirgin bir şekilde daha mutsuz olduklarını gösteriyor.
Bu mutsuzluğun nedeni ne olabilir? Kızlar geleneksel olarak erkeklerden daha başarılı olur, daha yüksek notlar alırlar. Peki bu başarıya rağmen neden erkek yaşıtları kadar mutlu değiller?
Yüksek Notlar Mutluluk Nedeni Değil
Araştırmacılar öğrencilerin içinde bulunduğu öğrenme ortamından, okullarının genel iklimine, sosyalleşmeden, kişisel başarıya kadar farklı alanların öğrenciler tarafından nasıl algılandığına dair sorular yöneltti ve umulmadık şekilde öğrencilerin okul deneyimlerinin cinsiyetlerine göre değişebildiği sonucuna vardı.
Araştırma sonuçlarına göre kız öğrenciler bir bütün olarak okul hakkında erkek yaşıtlarına göre daha olumlu hissediyor, öğretmenlerinin kendilerinden yüksek beklentileri olduğunu, akademik başarılarını önemsediğini ve yüksek notlar aldıklarını belirtiyorlar. Bununla birlikte sıra okula dair ‘duygularına’ geldiğinde işin rengi değişiyor.
Kız öğrencilerin ;
%25’i okulda kaygılı hissettiklerini,
%24’ü kendilerini okul ait hissetmediklerini,
%20’si öğretmenlerinin kendilerini gerçekten tanımadığı belirtiyorlar.
Erkek öğrencilerin ise
%16.5’u kendilerini okulda kaygılı hissederken,
%8.8’i kendilerini okula ait hissetmiyor
%12’si öğretmenleri tarafından yeterince tanınmadıklarını düşünüyorlar.
Kızlar Neden Başarılı?
Amerikan Psikoloji Derneği’nin bulguları dünyanın hemen hemen tüm ülkelerinde kız öğrencilerin her zaman daha başarılı olduğunu ve bu eğilimin 20yy. başından beri değişmeden devam ettiğinin altını çiziyor. Kız öğrencilerin başarısı çoğu zaman medya tarafından erkeklerin gelecekteki başarılarına dair kaygılar içeren haberlerde karşılık buluyor.
Öte yandan, erkeklerin başarılı olmamasının nedenini okullarda yeterli sayıda erkek öğretmen olmamasına bağlayan bir yaklaşım da var. Bununla birlikte araştırmalar öğretmenlerin cinsiyetinin öğrencilerin başarısı üzerinde ölçümlenebilir bir etkisi olmadığını gösteriyor. Başarı daha çok kız öğrencilerin eğitimle ilgili sahip oldukları olumlu yaklaşım ve kendilerine ifade edilen başarı beklentisi nedeniyle daha çok ders çalışmalarından kaynaklanıyor.
Okul: Aslında Bir Sosyal Alan
Şunun altını çizmeliyiz. Okullar, öğrenciler açısından, bir öğrenme merkezinden çok karmaşık bir sosyalleşme alanı olarak yaşanıyor. Benzer sosyal tavırlar, pratikler ve kültürel alışkanlıklar çocuklar için mikro sosyal ortamlar oluştururken, bu sosyal ortamların varlığı bazı kız öğrenciler üzerinde baskı da yaratabiliyor.
Öte yandan ergenliğin getirdiği karmaşanın da kız öğrenciler üzerinde en az okulun kendisi kadar tedirgin edici etkileri olduğunun altını çizmeliyiz. Örneğin araştırmada yer alan kız öğrenciler genç kızlığa adım atmanın açık ya da örtülü etkileri içinde yaşadıkları toplumun yanı sıra okul ekseninde de yaşadıklarını belirtiyorlar. Bedenleriyle ilgili izlenimleri, sosyal medyadaki konumları gibi ‘güncel’ konular genç kızların üzerindeki baskıyı ve duygusal sorunları artıran etkiler olarak karşımıza çıkıyor. Genç kızların bu konulardaki tavırları –kendileri farkında olmasa da- içinde yaşadıkları toplumun kadına dönük değer yargılarıyla şekilleniyor; okul bu konuda bazen kolaylaştırıcı bazen de zorlaştırıcı bir araç haline geliyor.
Bir başka deyişle, kız ve erkekler arasındaki akademik ve sosyal uçurum yaşadıkları sosyal deneyimlere ve kendilerine dair duyguları anlaşılmadan çözülemez. Bu bilgi öğretmenler açısından sınıf içi uygulamanın çıtasını biraz daha yükseltiyor; akademik bilginin yanı sıra sosyal duyarlılığın en üst düzeyde sergilenmesini gerektiriyor.
Kaynak: Girls may perform better at school than boys – but their experience is much less happy – Yazan: Kevin Smith














