Neden Çocuklarımıza Kişisel Gelişim Kitapları Önermemeliyiz?

Kitap ÖnerisiSosyal Duygusal Beceriler
Neden Çocuklarımıza Kişisel Gelişim Kitapları Önermemeliyiz

Başarı nedir? Çocuklarımıza gerçek başarının ne olduğunu nasıl öğretmeliyiz? Herkesin kazanmaya ve sonuca odaklı olduğu günümüzde neyin değerli olduğunu nasıl anlatmalıyız? ya da şöyle soralım bir zamanlar güvendiğimiz bütün kavramların içleri boşalırken değerlerimizi nasıl savunmalı ve anlatmalıyız?

Bir zamanlar inandığımız ve hayatlarımızı üzerine kurduğumuz çalışma, emek verme, dayanışma gibi kavramların yerine hayatımızı yepyeni değerler şekillendiriyor. Bir zamanlar toplumsal kuralların kalesi olarak gördüğümüz okullar bile yeni liberal dünyanın değerlerini; rekabet etmeyi, bireyselliği,  kazanmak için ne gerekirse onu yapmayı en doğru tutum olmak olarak öğretiyor.

Üstelik sadece okullar da değil. Hayatlarının bireysellikten, kazanmak ve rekabet etmekten ibaret olduğunu çocuklarımıza pek çok kaynaktan öğretiyoruz.  İzledikleri çizgi filmlerden, bilgisayar oyunlarına,  sosyal medya içeriklerinden ebeveynlerinin öğütlerine kadar herşey bu yeni neo-liberal dünyanın mesajlarını pekiştiriyor.

Peki bu rekabetçi dilin genç kuşaklara aktarılmasında son dönemlerin gözde kitapları arasında yer alan ve gençlerin çokça tercih ettikleri kişisel gelişim kitaplarının da payı var mı? Gelin yakından inceleyelim.

İlk bakışta kişisel gelişim kitapları bize başarılı olmamız için yeni tutumlar öğretiyor;  yeni alışkanlıklar benimseterek hedeflerimize ulaşmamızı destekliyor gibi gözüküyor. Bu nedenle de velilerin ergen çocuklarına önerdikleri kitaplar arasında da yer alıyor.  Gençler arasında sınav başarısının ipuçlarını veren ya da yeni çağın mesleklerini anlatan el kitaplarıyla başlayan bu yolculuk diğer becerileri anlatan kitaplarla sürüp gidiyor. Peki, bu kitaplarda öğretilenler gerçekten çocuklarımıza benimsetmek isteyeceğimiz kadar doğru öneriler mi?

Hangi Kitaplar Kişisel Gelişim Kitabı?

Öncelikle küçük tanımlama yapalım. Kişisel gelişim kitabı dediğimizde ‘30 Günde Büyük Konuşmacı Olun!’  ya da ‘Kendimi Nasıl Dönüştürdüm?’ gibi  bir sorun tanımından yola çıkan; kişinin performansını küçük  ipuçlarıyla etkilemeye, başarıya ulaşmak için yollar göstermeye ve basit tekniklerle  çözümler sunan ‘kendine yardım et’ kitaplarından söz ediyoruz.

Örneğin psikoloji ya da felsefe kitapları bu tanıma giren kitaplar değil. Çünkü iyi bir psikoloji kitabı sizi sosyal bilimlerin uçsuz bucaksız kavramlarının bir bölümüyle tanıştırır; bir felsefe kitabı sosyo-kültürel, ekonomik sistemleri, genel geçer değerleri sorgularken kişisel gelişim kitapları dikkatinizi sadece tek bir noktaya yönlendiriyor: Kendimize.

Çok İstersen Mutlaka Başarırsın!

Kişisel gelişim kitapları bize  “Eğer kendi tutum ve davranışlarınızı değiştirirseniz, alacağınız sonuçlar da değişir.’, ‘Eğer gerçekten çok isterseniz, mutlaka başarırsınız!’  ya da ‘Başarı ya da başarısızlık sadece size bağlıdır.’ gibi mesajları tekrar tekrar anlatıyor.

Bir çocuğun başarıya nasıl ulaşacağını öğrenmesinin nesi kötü diyebilirsiniz?  İşte sorun tam da bu kitapların başarı kavramına getirdikleri indirgemeci yaklaşımla başlıyor.

Başarı Hikayelerine İhtiyaç Duymamız Gerçeklerini Yaşayamamamızdan mı?

Çünkü unutmayalım ki başarı, bireyin kendi emeğinin yanı sıra içinde yaşadığı ekonomik ve sosyal sistemin de sonucudur. Gerekli toplumsal altyapılardan yoksun toplumlarda hiç kimse sadece çok çalıştı diye başarılı olamaz. Çoğulculuğun, fırsat eşitliğinin olmadığı sistemlerde bireysel başarılar emekten değil, sadece tesadüflerden geçer. Zaten insanların başarı hikayelerine bu kadar çok ihtiyaç duymaları da toplumda hissedilen eşitsizlik yüzündendir.

Sosyal devlet anlayışının; dayanışma, uzlaşma, ortak hareket etme gibi değerlerin gözden düştüğü günümüzde, kişisel gelişim kitapları da buna uygun olarak bireyin sosyo-ekonomik sistemlerle bağını görmezden gelen, bireyi sorunları karşısında yalnız bırakan bu yeni dili  yaygınlaştırmaktadırlar.

Başarı Nedir?

Kişisel gelişim kitaplarının bir başka ortak yönü de kullandıkları başarı tanımıdır. Bu kitapların çoğunda başarı maddi kazanımlara, sahip olunan mesleklere, popülerliğe, iyi bir dış görünüme ya da çevresinden ilgi görmeye indirgenmektedir.

Bu tanım da çocuklarımıza öğretmemiz gereken başarı tanımı sakatlayan bir yaklaşımdır. Başarı –en azından sadece- maddi kazanımlarla anlatılamayacak kadar geniş ufuklu olmalı; içinde emek vermek, kendini geliştirmek, paylaşmak, üretmek gibi değerleri de içermelidir.

İletişim Her Şey midir?

Kişisel gelişim kitaplarının altını çizdiği önerilerinden biri de kişinin  yarattığı imaj ve çevresine kurduğu iletişimdir.   Her zaman mutlu  ve başarılı görünmek, kendi eksik ve hatalarıyla yüzleşmemek, çevresindekilerle profesyonelce yönetilen bir iletişim kurmak  günlük hayatta ‘başarılı’ ve mutlu olabilmek için temel bir koşul olarak sunulmaktadır.

Bu öğretinin en basit sonucu –özellikle genç insanlarda- kendine yabancılaşmadır.  Herkesi aynı kalıp cümlelerle kendisini ifade ettiği, her şeyin performansa ve imaja odaklandığı,  çok iyi görünmenin amaç olduğu bu dünyada gençler kendilerini doğru tanıyamamakta; deyim yerindeyse kendileri bu iletişim modeli üzerinden standartlara uygun şekilde yeniden üretmektedirler.

Aslında Ebeveynin Seçimi..

Belki şunu da eklemeliyiz. Çocuklar kişisel gelişim kitaplarını kendileri seçmezler. Bu kitaplar çoğu zaman edebiyatı fazla romantik bulan ve çocuklarının performanslarını onların kişiliklerinden daha fazla önemseyen anne babaları tarafından onlara önerilir. Böyle ebeveynler tıpkı kendileri gibi çocuklarının da kısa yoldan ‘başarılı’ olmalarını önemseyen kişilerdir.

Peki ya Edebiyat?

Çocuklarımıza hayatın nasıl yaşanması gerektiğini öğretecek bir başka yolumuz daha vardır ki o da edebiyattır. Çünkü edebiyat yönergelerden, tekniklerden değil, insan hikayelerinden söz eder. Hayatın olasılıklarını, insan olabilmenin ve insan kalabilmenin yollarını, kişinin kendisini nasıl tanıyacağını ve hayatın açmazlarında kendine nasıl bir yol çizebileceğini kalbe dokunan hikayelerle anlatır.

Edebiyat çocuklarımıza -ve hepimize- hayal kurabilmenin, kendi sınırlarını zorlayabilmenin,  genel kabul görmüş standart  hayatlardan daha fazlasını istemenin büyüsüyle tanıştırır.  Böylece edebiyatla tanışarak büyümüş çocuklar, başarı denen şeyin iyi görünmekten,  çok para kazanmaktan değil hayatına anlam kazandıracak tercihler yapmaktan geçtiğini öğrenme şansını elde ederler.  Ve işte bunlar hiçbir Kişisel Gelişim kitabının anlatmadığı bilgilerdir ve belki de çocuklarımızın en çok bunları öğrenme ihtiyacı vardır!

Başarı kavramı üzerine yazdığımız ‘Başarının Zeka Kadar Önemli Faktörü: Özdenetim’ adlı makaleyi de okuyabilirsiniz.

Etiketler: başarı nedir, çocuklara başarıyı nasıl anlatalım, kişisel gelişim kitapları

İlginizi Çekebilir

Sosyal Medya Hesaplarımızı Takip Edin

Eğitim Kolektifi’nin Büyümesine Destek Olun!

İçeriklerimizi beğeniyorsanız daha fazla okuyucunun bize ulaşmasına destek olun.
Bizi Sosyal Medya Hesaplarımızdan Takip Edin, Beğenin, Paylaşın.

Takipte Kalın!

Facebook sayfamızı beğenin ve yeni yazılarımızdan haberdar olun.

Reklam

Yazar Hakkında

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.

milli eğitim bakanı olsaydım kitap
eğitim kolektifi milli eğitim bakanı olsaydım kitap satın al

Milli Eğitim Bakanı Olsaydım

Orijinal fiyat: 150 ₺.Şu andaki fiyat: 90 ₺.

Ahmet Yıldız, Ayşegül Kanal, Cem Demirayak, Gözde Durmuş, Engin Karadağ, Erdal Atıcı, Erdal Küçüker, Esergül Balcı, Fevziye Sayılan, Feyzi Coskun, Gökçe Güvercin-Seçkin, Gözde Durmuş, Hasan Aydın, M. Cansu Balcı, Meral Uysal, Mustafa Gazalcı, Niyazi Altunya, Nurcan Korkmaz, Orhan Özdemir, Reşide Kabadayı, Rıfat Okçabol, Selen Balcı, Ş. Erhan Bağcı, Vildan Özdemir
Eğitim Kolektifi Yayınları
Reklam

En Yeniler

En Popüler

Dosyalar

Reklam