Okullarda telefon yasağı nasıl uygulanıyor? Bu makalede size ABD’de telefon kısıtlaması uygulamış 3 okulun bu süreçteki deneyimlerini ve sonrasında okulda yaşanan değişimi anlatmak istiyoruz:
8-9 kız öğrenci birbirlerine sarılmış yüksek sesle ağlıyorlar. Aralarından bir ikisinin gözyaşlarına öfkeli sözler eşlik ederken bir iki tanesi panik atak benzeri bir krize bezeyen tepkiler veriyor. Eğer o sabah okulda neler olduğundan haberdar değilseniz aralarından birinin başına kötü bir şey geldiğinden emin olabilirsiniz.
Oysa sabahtan beri okulda bulunanlar bu abartılı tepkinin nedenini biliyorlar. O gün, New York’taki Newburgh Free Academy adlı lisenin, öğrencilere getirdiği telefon yasağının ilk günü. Okulda, öğrencilerinin telefon kullanımını sınırlayabilmek için, “telefonsuz alanlar yaratmak için patentli bir yazılım” geliştirmiş bir şirketle birlikte yeni bir uygulama başlıyor.
Daha önce pek çok okulla çalışmış olan yazılım şirketi, okul yönetimini, ilk birkaç günün fazlasıyla duygusal ve tepkili geçebileceği konusunda uyarmıştı. Çünkü şirketin daha önceki uygulamalarda da gördüğü gibi bazı çocuklar için “telefonlarından uzaklaşmak ve bütün gün telefonlarına ulaşamayacak olmak” giderek daha travmatik tepkilere neden olabiliyor.
O gün, Newburgh Free Academy’deki 900 lise öğrenci ilk derse girmeden önce telefonlarını özel minik kasalara kapatarak, okul çıkışına kadar süren 7 saatlik sürede ilk telefonsuzluk deneyimlerini yaşıyorlar. Bir ay sonra merkez kampüsten onlara katılacak olan 2200 öğrenci ile birlikte, okuldaki 3100 öğrenci telefonlarından vazgeçmiş olacak. Şimdi size bu sürecin nasıl yaşandığından ve sonuçlarından bahsedeceğiz.
Eğitim Tarihinin En Çekici ve Zararlı Oyuncağı!
Eğitimciler olarak çocuklarımızın cep telefonlarını bırakıp dersi dinlemelerini sağlamak için neler yapmadık ki! Kimimiz ailelerden yardım istedik. Kimimiz, telefonların ders boyunca çantalardan çıkmaması için ricalarda bulunduk, kurallar koyduk ve uzun konuşmalar yaptık. Ancak -dünyanın her tarafında- öğrenciler, tüm bu istek ve ricaları görmezden gelerek sınıfa telefonla gelmeye, her fırsatta oyunlar oynamaya, fotoğraflar çekmeye devam ettiler.
Cep telefonları günümüzde, dünyanın her tarafındaki okullarda, öğretmen ve öğrenciler arasındaki en büyük disiplin sorunu olarak kabul ediliyor. Sınıftaki öğrenci, öğretmen iletişimini, ders konsantrasyonunu, ilgiyi ve öğrenmeyi olumsuz etkiliyor.
Çocuklar Ellerindeki Tehlikenin Fakında mı?
Öğrenciler ise ellerinde insanlık tarihinin belki de en ilgi çekici, bağımlılık yaratan ve zararlı oyuncağının tuttuklarının farkında değiller. Çoğu, daha bebeklik yaşlarından bağımlısı oldukları bu dijital oyuncağı çantalarında okula getirebilmek için her türlü cezayı göze alıyorlar. Telefonları onlara sosyal statü, eğlence, kişisel imaj ve daha pek çok şey sağlıyor. Peki ama onlardan neler götürüyor?
Üniversite öğrencilerinin teknoloji kullanım alışkanlıklarına ilişkin 2016 yılında yapılmış bir araştırma, öğrencilerin ders çalışma sürelerinin üçte birinden fazlasını sosyal medyada gezinmek, mesajlaşmak, oyun oynamak, dizi izlemek, e-posta okumak gibi faaliyetlerle geçirdiğini ortaya koyuyordu. Araştırmayı gerçekleştiren Larry Rosen’e göre, teknoloji bağımlılığı aynı zamanda “öğrencilerin yaratıcı ya da farklı düşünme becerilerini de ellerinden alıyor.” ayrıca çocukların özgürlük ihtiyaçlarını ve sınırları zorlama becerilerini yok ediyordu.
Ama durun bir dakika.. Üstünden 8 yıl geçtikten sonra bu verilerin fazlasıyla alçakgönüllü kaldığını, telefonların çocukların neredeyse tüm zamanlarını işgal ettiğini biliyoruz. Bugün çocukların hem dijital araçlarla geçirdikleri zaman hem de geliştirdikleri bağımlılıklar artık çok daha fazla. Peki bu konuda kimler neler yapıyor, nasıl değişimler yaratıyor?
Bu makalede size çocukların ders sırasındaki telefon kullanıma sınırlama getiren 3 okulun birbirlerinden farkı deneyimlerinden ve sınırlama sonrasında okul ikliminde meydana gelen değişimden söz edeceğiz.
Okul 1: Öğrenciler Telefonlarını Kendileri Saklıyor
Okulda telefon yasağı uygulamasının ilk örneği, yukarıda uygulamanın ilk gününü anlattığımız Newburgh Free Academy. Telefon sınırlaması için bir yazılım desteği kullanan bu okulda öğrenciler telefonlarını, kendilerine zimmetlenen minik manyetik kasalara koyuyorlar. Okul Müdürü Matteo Doddo’ya göre bu yazılım, pek çok uygulama boşluğunu ortadan kaldırıyor. Öğrenci sayısı fazla olan okulda her sabah öğrenciler girişte büyük izdiham yaşıyor, çok sayıda öğrenci ilk derse geç kalıyordu. Bu uygulamada ise çocuklar cep telefonlarını özel bir minik manyetik kasaya koyuyor ve bu kasayı kendi okul çantalarında saklıyorlar.
Okul müdürü Matteo Doddo, uygulamadan önce ciddi kuşkuları olduğunu belirtiyor. “Telefon ciddi bir bağımlılık halini aldı. Öğrencilerin bunu başarabileceklerinden emin değildim ama şimdi biliyorum. Okulda her gün 7 saat telefonsuz yaşayabiliyorlar.” diyerek telefon sınırlamasından memnuniyetini anlatıyor.
Doddo’ya göre, öğretmenler, sınıflarında daha ilk günden itibaren farkı görmeye başladılar. Öğrenciler daha sessiz ve dikkatli. Sınıftaki öğrenme ortamı telefonlu zamanlara göre daha etkili.
Okul 2: Süreci Öğrenciler, Öğretmenler ve İdare Birlikte Belirliyor
Okullarda telefon yasağı deneyiminin ikinci örneği olan okul ise Connecticut’ta Roger Park Ortaokulu. Okul Müdürü Kristy Zaleta da öğrenci telefonlarını sınırlamak konusunda harekete geçen idarecilerden. Özellikle 12-14 yaş bandındaki kız öğrencilerin telefon yasağına karşı ciddi tepkiler verdiğini ve direniş gösterdiğini anlatıyor.
Zaleta, “pandemi sonrası öğrenci tutumlarında yaşanan değişimi, 20 yıllık meslek hayatının hiçbir anında görmediğini” söylüyor. Ayrıca artan akran zorbalığı, şiddet eğilimi, sürekli kavga çıkarmak, eşyalara zarar vermek gibi tutumları çaresizlikle kabul etmek zorunda kaldıklarını söylüyor.
Peki Roger Part Ortaokulunda telefon yasağı nasıl uygulanıyor? Zaletaya göre, cep telefonlarının çocuklar arasında yaygın olmadığı ve telefonların varlığının eğitimi tehdit etmediği ilk yıllarda telefonun yasağı konusunda öğretmenlerin geniş bir hareket alanı vardı. Öğretmenler, sınıflarında telefon kullanımına dair sınır ve kuralları kendileri belirliyorlardı. Ancak bu özgürlük okulda şiddet içerikli videoların ve öğrenci görüntülerinin paylaşılması gibi telefon kaynaklı suçları arttırınca, yöneticiler yeni bir kural arayışına gittiler.
İlk akla gelen başka bazı okullarda uygulanan manyetik telefon kasalarıydı. Bu küçük kasalar çok sayıda okul tarafından tercih ediliyordu. Başka bazı okullar ise öğrencilerin manyetik kapakları kolayca kırmaları ve kasaların öğrenci başı maliyetinin yüksekliği nedeniyle bu uygulamaya uzak duruyordu. Zaleta ve iki müdür yardımcısı, daha net ve ekonomik bir kural koymak zorunda oldukları konusunda uzlaştılar ve ailelerin, öğretmenlerin ve öğrencilerin katılımıyla bir toplantı gerçekleştirdiler. Uzun saatler süren ve herkesin söz aldığı toplantı sonrasında katılımcıların büyük çoğunluğu aynı fikirde buluştular: Okullarında dersler sırasında cep telefonu tamamen yasaklanacaktı.
Matteo Doddo’nun okulunun aksine, telefon kuralının sadece idari bir yaptırım değil okulun bütün bileşenlerinin katılımıyla alınmış ortak bir karar olması süreci etkilemişti. Bu uzlaşma aynı zamanda ailelerin evdeki telefon kontrolünü de sağlıyordu.
Uygulama Öğretmenlere Bırakıldı
Okullarda telefon yasağı uygulamasının 3. okulu olan Roger Park Ortaokulu’nda öğretmenler telefonların nasıl toplanacağı konusunda da farklı uygulamalar benimsemişlerdi. Bazı öğretmenler okul tarafından duvara monte edilen cep telefonu kutularını kullanırken, diğer öğretmenler öğrencilerden telefonlarının görüş alanları dışında olmasının yeterli olduğunu söylüyorlardı. Bir başka öğretmen ise önce okulun duvar kutusunu kullandıktan sonra, bu yöntemin bütün telefonların vitrin gibi görünmesine neden olduğunu fark ederek telefonları sınıf dolabında toplamıştı. Öğrenciler öğle yemeği sırasında ve uzun teneffüslerde ders programlarını kontrol etmek için telefonlarını kullanmalarını alabiliyor; aileleri ile mesajlaşabiliyorlardı.
Telefonsuzluk Okul İklimini Nasıl Değiştirdi?
Peki bu sınırlama okulda nasıl bir iklim değişikliğine neden oldu? Zaleta’ya göre, telefon sınırlaması okulu daha insancıl hale getirdi ve öğretmenlere sınıflarında daha fazla insan odaklı eğitim uygulamaları yapma fırsatı verdi.
Çocukların birbirleriyle sohbet süresi artarken okul genelinde bilgisayar kullanımı süresinin azaldı. Öte yandan öğrenmeye ve derslere olan ilgi de yükseldi. Çocuklar derslere daha fazla katılım göstermeye ve daha dikkatli dinlemeye başladılar.
Okul 3: Yasaklamak Değil Fark Ettirmek!
Wiskonsin Luksemburg’daki Casco ortaokulunda bir cep telefonu politikası geliştirmeye karar veren İdareci Todd Chandler’ın öncelikli amacı
“öğrencilerin ve ailelerin bu sınırların neden getirildiğini anlamaları” idi. Bu nedenle, “okula birkaç hafta kala öğrencileri bilgilendirmek ve yasakları uygulamak yerine, yaz tatilini boyunca tüm çalışan ve ailelerle toplantıları planladı.
Bu toplantıların vurucu noktalarından biri de ‘Screenagers: Growing Up in the Digital Age’ adlı belgeselin gösteriminden sonra ailelerle gerçekleştirilen tartışmalardı. Belgeseli izledikten sonra kendi deneyimlerini paylaşan veliler, ortak düşünceleri ve kaygıları olduğunu fark ettiler. Böylece birlikte çözüm üretmek ve evlerde yapılabilecekler sınırlamalar konusunda farkındalık yaratıldı. Böylece çocukların okul henüz başlamadan evlerinde de teknoloji kullanımında bir farkındalık ve dijital bir denge yakalamalarını amaçladı.
İlk Adım Öğrencileri İkna Etmek
Öğrencilerle ise, dijital teknolojilerin olası olumsuzlukları üzerine çalışıldı. 7. ve 8. sınıflardan başlayarak, bağımlılık, sosyal ilişkilerde yaşanan olumsuzluklar, dolandırılma riski, dikkat dağınıklığı, kendi hayatlarına odaklanamama gibi sorunlar öğrencilerin perspektifinden değerlendirildi. Toplantının yetişkinler açısından şaşırtıcı bir sonucu da vardı.
Bazı çocuklar da yetişkinlerle benzer kaygıları taşıyor ve kendilerini korumak istiyorlardı. Hatta ekran kullanımı konusunda, yetişkinlerden hiçbir sınırlama gelmediğinden ve fazlasıyla kontrolsüz olduklarından şikayet eden çocuklar da vardı. Üstelik çocuklardan gelen öneriler yetişkinlerden çok daha netti:
Benzer iletişim uygulamalarını Matteo Doddo da uygulamıştı. Bunun ilk adımı olarak, okul psikolojik danışmanı dijital teknolojinin özellikle de telefonların beyin, sosyal gelişim ve bedenin stres tepkisi üzerindeki etkilerini anlatmıştı. Doddo’ya göre, bu eğitimler, öğrencilerin telefonların hayatlarındaki yerine daha eleştirel bakmalarını sağlamıştı.
Sonuç olarak her 3 okul farklı uygulamalar benimsese de okulda telefon yasağı, öğrencilerin dikkat ve odaklanmasını, okul içindeki arkadaşlık ilişkilerinin niteliğini önemli miktarda geliştirdi. Okuldaki şiddet eğilimi azaldı ve öğrencilerin akademik başarısı yükseldi.
Bu makale Edutopia’da Paige Tutt tarafından kaleme alınan “3 Schools, 3 Principals, 3 Cell Phone Bans” adlı yazıdan özetlenerek hazırlanmıştır.