Z kuşağı kimdir? Z kuşağını hangi özelliklerinden tanırız? Baby Boomer kuşağı, X kuşağı, Y kuşağı ve Z kuşağı ne zaman doğdular? Kendilerinden önce doğan kuşaklardan hangi özellikleriyle ayrılıyor, hangi özellikleriyle öne çıkıyorlar?
Öncelikle kuşaklar teorisine kısaca göz atalım. Bu teori basitçe doğum tarihlerinin ve içine doğulan sosyo- kültürel dönem özelliklerinin insanların yaşama kültürlerini şekillendirdiğini anlatmaktadır. Buna göre 1946-64 yılları arasında dünyaya gelen çocuklar, dünyanın baby boomer kuşağını oluşturur. Bu dönemde dünyaya gelenler, dünya savaşlarını yaşamış anne babalarına göre daha daha umutlu ve çalışkan ancak aynı zamanda kanaatkar ve yapıcı insanlardır.
Daha sonra gelen X kuşağı ise 1965-1979 yılları arasında doğanları kapsar. X kuşağı otoriteye saygı gösteren,çalışkan ve sabırlı bir kuşaktır. Sisteme inanır ve emeklerinin karşılığını alabileceklerine inanır; dünyanın her geçen daha fazla ilerlediğini düşünürler. Bu kuşağın üyeleri karatahtalı sınıflardan, günümüzün bilişim teknolojilerine kadar pek çok dönüşümü yaşamış, uyum sağlamaya çalışmışlardır. Ülkemizin nüfüsunun yaklaşık %22’sini oluşturdukları varsayılır.
Y kuşağı, 1980-1999 arasında doğan çocuklardır. Kuşak kavramı büyük ölçüde bu kuşakla birlikte ortaya çıkmış, kültürel özellikler ilk kez böylesine -sadece bir kuşak öncesine göre- büyük değişim göstermiştir. Y Kuşağı bağımsız, kendine güvenen ve rekabetçi bir kuşaktır. Sadakat duygusu ya da ya da sisteme olan güveni oldukça düşüktür. İşin onlar için anlamı toplumsal fayda ya da saygınlık değil konforlu bir hayata kavuşmaktır.
Z Kuşağı ise 2000’li yıllarda doğan kuşakları nitelendiren bir tanımlamadır. Ancak bu kuşağı biraz daha geniş bir şekilde tanımlayıp 1995 doğumluları da Z kuşağının içine alan uzmanlar da vardır.
Ancak Z kuşağını belirleyen asıl faktör doğum tarihinden çok doğdukları dönemlerden itibaren sahip oldukları–daha önce doğan kuşakların hiçbirine nasip olmayan- ekonomik, sosyal, teknolojik olanakları ve ebeveyn tutumlarıdır. Çünkü bu kuşak, sadece dünya tarihinin en tutarlı ekonomik döneminde dünyaya gelmiş olmakla kalmamış, aynı zamanda teknolojiyi bebekliğinden itibaren bir çeşit oyuncak olarak gören şanslı bir kuşak olmuştur. Hemen hepsi eğitimli ve çocuklarıyla çok ilgili anne babalarla her istekleri yerine getirilerek büyütülmüşlerdir.
Alfa kuşağı, 2010 yılı sonrasında doğan çocukları kapsar ve teknolojiyle büyüyen ilk nesil olma özelliğine sahiptir. Bu kuşak, teknolojiyle iç içe büyür. Alfa kuşağı, online eğitim ve sosyal medya ile erken yaşta etkileşime girmişlerdir. Ebeveynleri, önceki kuşaklara göre daha eğitimli ve destekleyicilerdir. Ancak bu kuşağın teknolojiye olan bağımlılığı, sosyal beceriler ve odak süreleri gibi alanlarda zorluklar yaratabilir. Yine de hızla değişen dünyaya uyum sağlayabilen dijital okuryazarlığı güçlü bireyler olarak yetişirler.
Teknolojinin Efendisi: Z Kuşağı
Bir Z kuşağı çocuğunun büyümesini teknolojinin gelişimine paralel olarak izleyebilmek mümkündür. Örneğin 1996 doğumlu –bir erken Z kuşağı- üyesinin parmakları henüz bebekken bir masa üstü bilgisayarın klavyesinde dolaşan ilk çocuklardandır. İlkokul olmasa da lise ödevleri için internetten yararlanmış, Harry Potter ve Yüzüklerin Efendisi’yle fantastik dünyalarla tanışmış, ilk cep telefonuna 12-15 yaşlarında sahip olmuş böylece teknolojiyle yakınlıklarının temellerini atmıştır.
Bu kuşak çocuklarının anne babaları beyaz yakalı işlerde çalışmakta, çoğu yoğun iş temposundan çocuklarına çok az zaman ayırmaktadır. BU nedenle çocuklar 4-5 yaşından başlayarak hafta sonlarını resim, müzik, spor kurslarında; ilkokuldan başlayarak da dershanelerde geçirmişlerdir. Büyük bir bölümünün bir kardeşi vardır.
Bu kuşağın üyeleri aynı zamanda sosyal medya ile de ilk tanışanlardır. Kendilerinden önceki kuşaklarla karşılaştırıldığında tarihinin en iyi ekonomik koşullarına doğan, isteklerine kolayca ulaşan, en az zorluk gören, ebeveyninden sertlik görmediği için de otorite ile deneyimi çok az olan bu kuşağın çocukları bencillik ile bencilik arasındaki keskin çizgiyi kolayca yorumlamaktadırlar. İşbirliği yapar ancak kendi sınırlarını da savunmayı bilirler. Yetenek ve başarıya değer verir, mevki-unvan-yaş gibi geleneksel unvanları önemsemezler.
Öte yandan 2000 doğumlu – geç dönem Z kuşağının- daha iyi olanakları olan bir üst sürümü gibidir: 2000’li yıllarda dünyaya gelmiş, henüz bebekken ebeveyninin cep telefonunu eline almış, ilkokuldan itibaren de kendi cep telefonuna sahip olmuş bir kuşaktır onlar. Büyük olasılıkla bilgisayarsız nasıl yaşanabileceği konusunda hiçbir deneyimleri yoktur. Boş zamanlarının büyük bölümünü sosyal medyada ya da bilgisayar oyunlarının başında geçirir, ailesinin tek çocuğudur. Bu yüzden nasıl sosyalleşeceğini bilemez. Arkadaşlarıyla ebeveynler tarafından organize edilmiş doğum günlerinde, toplantılarda görüşür. İçe dönük ve özgüveni kendisinden önceki kuşaklara göre daha düşüktür.
BU kuşağın üyeleri işlerini kısa sürece ve titizlikle yerine getirip, bilgiye kolayca ulaşmaya ve dünya üzerinde olup biteni izlemeye alışıktır. Yaratıcılık ve tasarım konusuna da önem veren, tarihin en çok eğitim almış ve dünyanın tüm bilgisine anında ulaşabilen bu kuşağın üyeleri söz konusu gerçek hayat olunca duraksarlar. Bir çiçeği sulamak ve hayatta kalmasını sağlamak, omlet yapmak, anneanne ya da dedesiyle 5 dakikadan uzun bir sohbeti sürdürmek gibi gerçek hayat becerileri Z kuşağı için yapılması en zor işlerdendir.
Z kuşağı üyeleri dışarıya göstermese de içten içe kendinden çok emindir. Bu kuşak çocuklarının büyük bölümünün tek çocuk olmaları ve ailelerinin göz bebeği olarak büyütülmeleri onların sınıfta, arkadaşlarının arasında ya da bir ekip çalışmasında hep en iyi pozisyon için rekabet etmelerine neden olur. Bununla birlikte çok azimli olduklarını söyleyemeyiz. Zaman ve emek gerektiren işler, aylar boyunca sabır göstererek sonuca ulaşmak onların tercihi değildir.
Bu yüzden örneğin kitap kurdu olamazlar. Çocukluklarının teknolojik aletlerle iç içe geçmiş olması dikkat eksikliği bozukluğu tanısı almalarını kolaylaştırırken, dikkat ve konsantrasyon süreleri (%52 ve 7 dakikayla) en düşük kuşaklardan biri haline gelmişlerdir. Öte yandan bu bilgisayar kuşağı insanlık tarihinin el, göz, kulak ve motor becerilerin koordinasyonu açısından insanlık tarihinin en başarılı nesli olduğunun altını çizmeliyiz.