Nörobilim veyahut sinirbilim kelimesi hala Türk Dil Kurumu’nda tanımlanmamış olsa da günümüzde oldukça merak edilen alanlardan birinin adı olmuştur. Nörobilim nedir? Nörobilim çalışma alanları nelerdir? sıkça konuşulmaktadır. Nörobilimciler, beyine odaklanarak, beynin davranışa, düşünme şekline ve bilişsel işlevlere etkisini araştırır. Ayrıca kişinin nörolojik, psikiyatrik veya nörogelişimsel bozuklukları olduğunda sinir sisteminde neler olduğuyla da ilgilenir.
Nörobilimci, nöroanatomiden nöropsikolojiye kadar olan geniş bir yelpazede uzmanlaşabilir. Bu alanda yapılan tüm çalışmalar beyin ve vücudun nasıl çalıştığını, sağlık problemlerinin beyni nasıl etkilediğini inceler.
Nörobilimin Nasıl Çalışır?
Nörobilimin odak noktası sinir sistemidir ve disiplinlerarası bir yaklaşımı benimsemektedir. Matematik, dilbilimi, mühendislik, bilgisayar bilimleri, kimya, felsefe, psikoloji ve tıp ile ortak çalışmalar yürütülür.
Çeşitli görüntüleme teknikleri kullanır, hücre ve doku örnekleri üzerinde deneyler yaparlar. Zaman zaman yaptıkları çalışmalar ile yeni tedavi yöntemlerinin oluşmasını sağlarlar. Bazı nörobilimler tedavi alanında da etkin rol oynamaktadırlar.
Nörobilimin Konusu Nedir?
Nörobilim, bir insanın birçok işlevini daha yakından anlamayı amaçlar, ayrıca birçok rahatsızlığın daha iyi anlaşılması için çalışmalar yürütür.
Nörobilimin üzerinde çalıştığı bazı konular:
- Down Sendromu
- Yaygın Gelişimsel Bozukluk
- Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
- Bağımlılıklar
- Şizofreni
- Parkinson
- Beyin Tümörleri
- Epilepsi
- Felç sonrası oluşan dil kayıpları
- Bağışıklık Sistemi rahatsızlıklar
Son yıllarda bilim adamları nöronlar, beyin ve merkezi sinir sistemi hakkında çok büyük keşifler yapmışlardır. Nörobilimin tarihine kısaca bakılacak olursa mihenk taşı sayılabilecek çalışmalar şu şekilde sıralanabilir:
Antik Mısırlılara göre zekanın oluştuğu nokta kalptir. Mumyalama sürecinde tüm bir vücut dikkatle korunurken kafatasının içindeki beynin çıkarıldığına dair anekdotal kayıtlar mevcuttur.
Antik Yunanlar ise beyin hakkında çalışmalar yapan ilk kişilerdir. Beynin çalışma prensibini anlama ve nörolojik rahatsızlıkları açıklama konusunda ciddi teşebbüsleri olmuştur.
Yunan filozofu Aristo’ya göre beynin tek işlevi kanı soğutma mekanizmasından sorumlu olmasıdır.
Fransız fizikçi ve cerrah olan Pierre Paul Broca ise beyin hasarlı kişilerle yaptığı çalışmalarla beynin farklı alanlarının farklı işlevlerden sorumlu olduğunu, bazı alanlarda oluşan hasarın birtakım konuşma merkezlerine olumsuz etkisi olduğunu tespit etmiştir. Broca’nın bu çalışmaları literatüre “Broca Alanı” tanımını eklemiştir.
19. yüzyıl başlarında Alman fizikçi Hemholtz, sinir hücrelerinin elektrik sinyalleri ürettiğini ortaya koymuştur.
20. Yüzyılın başlarında ise İspanyol patalog, histolog ve nörobilimci Santiago Ramón y Cajal, nöronların bağımsız sinir hücreleri olduğu hipotezini oluşturmuştur.
1906 yılında Golgi ve Cajal, beyindeki nöronların kategorileştirilmesi konusunda yaptıkları çalışmalarla Nobel ödülüne layık görülmüştür.
1950 yılından itibaren modern nöroloji alanında yapılan çalışmalar sayesinde inmelerin, kalp krizlerinin, MS rahatsızlıklarının tedavisinde ciddi buluşlar olmuştur.
Bilimsel gelişmelerin hızla ilerlemesi nörobilimcilerin sinir sisteminin yapısı hakkında daha detaylı çalışmaların olmasını sağlamıştı.