Dijital pedagoji nedir? Wikipedia, bu yeni kavramı çağdaş dijital teknolojilerin öğretme ve öğrenme süreçlerinde kullanılması olarak tanımlanıyor. Her geçen gün bilgi sunumunu kolaylaştıran yeni teknolojilerin geliştirildiği çağımızda, bu araçların eğitimde nasıl kullanılacağını araştırmak önemli bir alan.
Ancak teknoloji uzmanları olarak değil de eğitimciler olarak yaklaştığımızda Dijital Pedagoji kavramını genişletmemiz ve farklı duyarlılıklar eklememiz gerekir. Çünkü hepimizin bildiği gibi teknoloji tek başına iyi bir öğrenme sağlayamaz.
Bu nedenle Dijital Pedagojiyi, sadece teknolojik aletlerin etkin bir şekilde kullanılması olarak değil; dijital araçların yardımıyla eğitimin hedef kitlesine, niteliğine ve amaçlarına en uygun öğrenme deneyiminin yaratılması olarak tanımlayabiliriz.
Bu şekilde tanımladığımızda Dijital Pedagoji teknolojik araçların gereksiz, amaçsız yere kullanımına eleştirel bir bakış açısı geliştirir. Teknolojik araçların daha yoğun kullanımından çok hangi öğrenme deneyimlerinde hangi dijital araç kullanılacağına –ya da kullanılmayacağına-, hangi aracın hangi öğrenci grubuna uygun olabileceğine ya da katılımın, karşılıklı etkileşimin arttırılması, öğrenmenin sürekli hale getirilmesi için dijital teknolojinin nasıl kullanılabileceği gibi sorulara odaklanır.
Sadece Ekipmanla Olmaz..
Pek çoğumuz sınıflarımızın teknolojik aletlerle donatılmasının, derslerin akıllı tahtalarla anlatılmasının eğitimin dijitalleşmesinin bir işareti olarak görürüz. Özellikle ev çalışmaları için tasarlanan uzaktan eğitim videoları velilere dijitalleşmenin ayak sesleri gibi gelir.
Bununla birlikte sınıflarınızda akıllı tahta kullanıyor ya da powerpoint sunuları yapıyor olmanız, sizin dijital pedagoji uyguladığınız anlamına gelmez. Dijital pedagoji, ekipmanın yanısıra –ya da ondan çok daha fazla- ders planının gözden geçirilmesini gerektirir. Bu gözden geçirme, öğrenci ve öğrenme süreciyle ilgili pek çok soruyu beraberinde getirir:
- Öğrenme sürecinin ne kadarlık bir bölümü dijitalleşmelidir?
- Öğrencinin öğrenme deneyimini zenginleştirmek için neler yapılabilir?
- Ezber bilginin değil kişisel gelişimin, tutum, davranışların vurgulandığı 21. yüzyıl eğitimi için sadece dijital dersler yeterli midir?
- Dijital derslerin en önemli sorunlarından olan öğrencinin pasifleşmesinin üstesinden nasıl gelinebilir?
- Sınıf içi tartışma, etkileşim gibi deneyimler nasıl korunabilir?
- Sunumun dijitalleşmesi, öğrencinin eleştirel düşünme becerisinin gelişimini engeller mi?
- Teknoloji kullanımı, öğretmenin yaratıcılığını, dersin bağımsızlığını nasıl etkiler?
- Dijitalleşme öğretmenin sınıf içindeki bilgi otoritesi konumunu nasıl etkiler? gibi sorular dijital pedagojinin ilk akla gelen sorularıdır.
Bu soruların fazla detaycı olduğunu düşünenlere şu basit örneği verebiliriz. Son dönemlerde neredeyse tüm toplantı sunumları powerpoint kullanılarak yapılıyor. Bu sunum tekniği yaklaşık 15 yıl önce kullanılmaya başlandığında, eğitimin dijitalleşmesinin ilk örneklerinden biriydi. Peki öğrenme üzerinde nasıl bir etkisi oldu? Bir sunumda konunun eğitimci tarafından tahtada anlatılması yerine powerpointle madde madde sunulması katılımcıların öğrenmesini arttırdı mı? Powerpointle yapılan sunumlardan çıkanlar daha fazla öğrendiklerini, anlatılan konuya daha fazla hakim olduklarını düşündüler mi? Yoksa öğrenmeyi ve katılımcının ilgisini belirleyen hala eğitimcinin ve sunumun kalitesi miydi?
İyi Bir İzlenimden Fazlası
Teknolojik araçlar derslere bir yenilik rüzgarı getirirler; böylece ‘dijitalleşmiş’ dersimizin daha çok ilgi çekmesini, ‘iyi bir izlenim’ bırakmasını sağlayabiliriz. Bu nedenle çoğu zaman eğitimcilerin dikkati konudan çok araçların kullanımına yönelir.
Oysa tam öğrenmenin gerçekleşmesi, dersimizin hedeflerine ulaşabilmesi, öğrenci motivasyonunu sağlanması ve öğrenme deneyiminin uzun soluklu olabilmesi için teknolojiyi kullanmaktan başka becerilere ihtiyaç duyarız. Bu becerilerin çoğu anlattığımız konuya ve pedagojiye dair becerilerdir.
Teknoloji Daha İyi Öğrenme Sağlamaz
Daha önemlisi teknoloji, bilginin nasıl öğretileceğini bize göstermez. Pedagojik açıdan öğretmenin işini kolaylaştırmaz. Teknoloji, bilginin daha iyi öğrenilmesini de sağlamaz. Teknoloji bilgiyi öğrencilerin sosyo-kültürel özelliklerine, deneyimlerine ve beklentilerine göre tasarlamaz. Bunları sağlayacak olan öğretmenin kendisidir.
Bu nedenle de dijital araçlarla ders sunacak öğretmenlerin derslerinin içeriğini de ciddi olarak düşünmeleri ve planlamaları gerekir. Aksi halde ortaya çıkacak şey, 21. yüzyılın yüksek standartlı eğitimi yerine günümüz sınıflarının basit kopyaları olmanın ötesine geçemez.
Dijital Eğitim Neleri Öğretmez?
Dijital eğitim, umulanın tersine anlatılacak konulara öngörülemeyen psikolojik bir sınırlar da getirir. Çünkü öğrenci davranışını neredeyse bütünüyle izlemeye dayandırır. Öğrenmeyi tamamlayan peekçok alan pasifize edilir. Son dönemlerdeki araştırmaların da gösterdiği gibi ders anlatımının bu şekilde mekanikleşmesi öğrencilerin soru sorma, eleştirme, deney yapma, problem çözme hatta defter tutma gibi alışkanlıklarını azaltmaktadır.
Ayrıca sınıf içinde etkileşim ve deneyimle kazandırılan sosyal farkındalıklar eğitim çerçevesinin dışında kalır. Örneğin dijital eğitim değerleri öğretemez. Öğrencilerimize hak arama konusunda bir deneyim kazandıramaz. Vatandaşlık, eşitlik, demokratik katılım, karşısındakinin saygı duyma, eşit olma gibi sağlıklı toplumun temel değerlerini yaşatarak öğretemez.
Bu nedenlerle teknolojik ekipmanlarla yapılacak her eğitimin çok iyi planlanması; bir bilginin sunumundan çok dinleyen kişide farkındalık ve uzun süreli değişim yaratacak şekilde planlanması önemlidir.