Bir çocukları olacağını öğrenen ana babaların en büyük merakı bebeğin fiziksel özellikleridir. Gözleri ne renk olacak? Yüzü kime benzeyecek? Anne tarafına mı yoksa baba tarafına mı çekecek?
Oysa zeka gelişimi yani çocuğumuzun hayat boyu başarısını etkileyecek faktöre odaklanmak yıllar sonra okul yıllarında aklımıza gelir. Okula uyum sağlayabilecek mi? İyi karneler getirecek mi? Uzun ve başarılı bir eğitim hayatı olacak mı? En önemlisi çocuğunuz zeki mi? gibi soruları sorduğumuzda çoğumuz geç kalmış olabiliriz.
İlk Yıllar Çocuğun Kaderini Değiştirebilir!
Yıllarca zekanın genetik olduğuna inandık. Buna göre, çocuğun sahip olduğu fiziksel, zihinsel hatta psikolojik özellikleri anne babalarından miras aldıkları özellikleri olur; bir başka deyişle çocuklar kendi anne babalarının zeka kapasitesinin ötesine geçemezlerdi.
Oysa son yıllarda beyin üzerinde yapılan çalışmalar zekanın genetik dışındaki faktörlerle de şekillenebileceğini kanıtlıyor bize. Bir başka deyişle çocuğunuzun daha zeki olması sizin elinizde. Bunu sağlayabilmek için de en önemli zaman dilimi doğumu izleyen ilk bir yıl!
Evet, ilk bir yıl. Çünkü siz bebeğinizin gazıyla, uykusuyla, tam olarak doyup doymadığıyla ilgilenirken onun beyinde inanılmaz mucizeler gerçekleşiyor. Bebek beyni doğumdan sonraki bir yılda hızla büyüyerek doğum sırasındaki büyüklüğünün tam üç katına ulaşıyor. Üstelik sadece fiziksel olarak büyümüyor beyin. ‘Nöron’ adını verdiğimiz beyin sinirleri birbirleri arasında bağlantılar kurarak beynin karmaşık iç yapısını oluşturuyorlar. Olabildiğince çok bağlantı, olabildiğince gelişmiş bir zeka demek. Nöron bağlantıları artırmanın tek yolu ise; çocuğa deneyimler yaşatmak.
Ya Kullan Ya Kaybet!
Her bebek, geleceği için ihtiyaç duyabileceğinden çok daha fazla beyin siniri ile dünyaya geliyor. Ve yaşanan her deneyim -bir gülümseme, tekrarlanan melodiler, okunan kitaplar – bir bebeğin gördüğü, dokunduğu, hissettiği, tattığı her şey beyin sinir bağlantılarında elektriksel aktivitelere dönüşüyor. Öte yandan az yaşanan deneyimler örneğin bedensel hareketlerin az olması, hareketli bir müziğe tempo tutulmaması, bebekle az konuşulması, dış dünya ile temasın fazla olmaması ya da sevginin yeterince hissedilmemesi gibi nedenlerle sinir bağlantıları zayıflıyor ve yok oluyor.. ye beyin elinde kalan sinirlerle yoluna devam ediyor.
Bunun anlamı nedir? Doğumdan itibaren ilk yıldaki yetiştirme stiliniz bebeğinizin geleceğini değiştirebilir. Yapmanız gereken bebeğinizin öğrenme, anlama ve sorun çözme becerilerini geliştirmek. İşte bunu yapabilmek için size birkaç fikir:
Zeki Çocukların İçeceği: Anne Sütü
Neredeyse tüm araştırmalar, emzirilen bebeklerin ileri yaşlarda yapılan IQ testlerinden emzirilmemiş olan bebeklere oranla çok daha yüksek puanlar aldığını gösteriyor. Ayrıca emzirilen bebekler daha iyi bir akademik başarı gösterebiliyor.
Oyuncaklar Değil: İlişkiler
Bir çocuğun zekasını etkileyen ne kadar çok oyuncağa sahip olduğu değil, ne kadar çok anlamlı ilişki yaşadığıdır. Çünkü zeka nesnelere değil, ilişkilere bağlıdır. Tekrar tekrar aynı melodiyi çalan bir oyuncak yerine, bebeğinin gözüne bakarak şarkılar söyleyen bir anne, çizgi film yerine masallar anlatan bir baba sahip olunacak en değerli hazinedir.
Son dönemde çocuğun yaşadığı tutarlı ilişkilerin beyin fizyolojisinde de önemli dönüşümler sağladığına dair çok sayıda araştırma gerçekleşti. Buna göre sadece ilişkinin varlığı değil, niteliği de önemli. Örneğin bir diyalogda çocuğa kaç kez söz sırası geldiği bile onun gelişiminde iz bırakabiliyor.
Karşılıklı Konuşun
Akıllı bir bebek sadece onunla nasıl konuştuğunuzu değil, aynı zamanda kendisini nasıl dinlediğinizi de fark eder. Bebekler ağladıklarında ya da farklı sesler çıkardıklarında sizden bir karşı tepki beklerler. Bebeğinizin seslerden oluşan dilini anlayarak onu daha fazla iletişim için heveslendirirsiniz.
Kitap Okuyun
Bebeğinize kitap okumaya başlamak için onun 4-5 yaşına gelmesini mi bekliyorsunuz? Kitap okumak için hiçbir yas erken değildir. Kitap okurken sadece yazılanları seslendirmeyin aynı zamanda resimlerden, duygulardan, hikayenin sizin hayatlarınızdaki karşılığından da söz edin.
İşte kolayca uygulanabilecek bu öneriler sayesinde hem çocuğunuzla daha yakın bir ilişki kurabilir hem de onun zeka gelişimine katkıda bulunabilirsiniz.
Bu makalemiz ilginizi çektiyse “Ailesi, Einstein’in Çocukluğunda Yaşadığı Gelişimsel Yavaşlığı Nasıl Yendi?” adlı makalemize de göz atabilirsiniz.
Bu makalenin hazırlanmasında Edutopia’da yayınlanan “Why 2-7 years so much matter in the brain development?” adlı makaleden faydalanılmıştır.