Öğrenci merkezli sınıf tasarımlarının bir öğretmen olarak mesleğe bakışımın sonsuza kadar değiştiğini anı çok iyi hatırlıyorum. Bizim semtteki Starbucks’ta oturmuş sunumum üzerinde çalışıyordum. Bir an için etrafıma baktım; herkes rahat, huzurlu bir şekilde kendi işine dalmış görünüyordu. Bazı müşteriler klasik ahşap sandalyelerde otururken ben kucağımdaki bilgisayarımla pencere kenarındaki geniş, konforlu koltuklardan birine yerleşmiştim. Kısık sesli müzik, yumuşak ışıklar, içerideki tasarım pek çok kişiyi cezbetmiş gibi gözüküyordu. Eğer canım rahat koltuğumdan kalkıp başka bir koltuğa oturmak isterse bunu yapmakta da serbesttim. İşte okuldaki sınıfımı baştan aşağıya değiştirmeye böyle karar verdim.

70 Yıldır Değişmeyen Sınıflarda Yeni Dünyaya Hazırlanabilecek miyiz?
Bir öğretmen olarak dikkatimi benim için gerçekten önemli olan şeyden uzaklaştırmamaya dikkat ederim: Öğrencilerimden. Eğer öğrencilerimizin motivasyonu ve sınıflarına hissettikleri aidiyet duygusu bizim için önemliyse, o zaman biz de öğretmenler olarak gereken şeyleri yapmakla yükümlüyüz.
Öğrencilerimize dışarıdaki hızla değişen dünyayı anlatmaya çalıştığımız sınıfların son 70 yıldır hiç değişmemiş olması sizce de biraz garip değil mi? Bugünlerde sınıflarımızı paylaştığımız genç kuşaklar online olmadıkları ve dünyadaki her çeşit bilgiye bir parmak darbesiyle uğraşamadıkları bir dünyanın varlığından haberdar bile değiller. Sınıfın dışındaki dünya onlara seçeneklerle dolu, heyecanlı bir dünya sunarken biz nasıl öğrencilerimizin sadece bizim çizdiğimiz yolda, bizim yaptığımız tercihlerle yaşamalarını umabiliriz?
Artık sınıflarımızı öğrencilerimizin daha fazla iletişim kurabileceği, yaratıcı ve eleştirel düşünebileceği şekilde tasarlamalıyız; ve öğrencileri o eski sıralarda, birbirlerinin yüzüne bakmadan, hareket etmeden, yerlerinden kaldırmadan yapabilmemiz mümkün değil.

Araştırmalar Ne Söylüyor?
Şunu belirtmek isterim: Sınıfta uyguladığım her şeyi son dönemlerdeki araştırmaların sonuçlarına göre yapıyorum. Sınıfımı yeniden tasarlarken de onlara artık hep aynı sırada oturmak zorunda olmadıklarını söylerken de yine araştırma sonuçlarından faydalandım.
Sınıfta yarattığımız değişikliğin bazı faydalarını anında görmeye başladık. Örneğin öğrencilerin istedikleri yerde oturabileceklerine dair yeni kuralımız kısa zamanda öğrencilerin daha mutlu ve neşeli olmalarıyla, beyne daha fazla oksijen gitmesiyle, öğrencilerin fazla enerjilerinin bir bölümünü kullanabilmeleriyle sonuçlandı. Çocuklar sınıftaki değişiklikleri öyle sevdiler ki okul devamlarında gözle görülür iyileşmeler oldu. En önemlisi sanırım öğrencilerim kendilerini daha önemli hissetmeye başladılar ki bu bütün duruşlarını değiştirdi.
Doğal olarak akademik sonuçlarımızda da ciddi bir yükselme yaşadık. Çünkü fiziksel faaliyetlerin akademik performansla, sağlıkla ve tutum değişikliğiyle bağlantılı olduğunu gösteren pek çok araştırma sonucu var. Örneğin Matthew T. Mahar’a göre sınıf içindeki basit aktiviteler bile öğrencilerin performansını arttırmaya yetiyor. Araştırmalara göre sınıf içinde kısa süreli fiziksel faaliyetler için molalar vermek öğrencilerin konuya odaklanma süresini ve konsantrasyonunu arttırıyor. Bu artış özellikle de derse ilgisi en az olan öğrencilerde gözlemleniyor.

Pahalı Olmak Zorunda Değil
Sınıfınızda yapacağınız fiziksel değişikliklerin mutlaka çok pahalı olmasına gerek yok. Bununla birlikte Hokki Stool adlı sandalyelere bütçemizin önemli bölümünü ayırdığımızı söylemeliyim. Bunun dışındakiler sizin yaratıcılığınıza kalmış. Hatta kullanacağınız rengarenk şilteler, yoga matları, alçak masalar, elma sandıkları, farklı büyüklüklerde kullanılmış çerçeveler ve posterler için velilerinizden de yardım isteyebilirsiniz. Pek çok velinizin bu fikre nasıl heyecanla yaklaştığını görünce şaşıracaksınız.

Sınıfınızı Daha İyi Yöneteceksiniz!
Peki bütün bu işlemlerden sonra nasıl sonuçlar aldık? Şundan eminim ki sadece eski sıralarımızı dışarıya çıkartıp yerine masalar yerleştirmek bile sınıftaki öğrencilerimizin motivasyonunu sınıfa olan bağlılığını ve davranışlarındaki tutarlılığı önemli miktarda arttırdı.
Bir sınıf yeniden tasarlamak ve öğrencilere istedikleri yere istedikleri zaman oturma izni vermek eğitim felsefemizde deyim yerindeyse kökten bir değişiklik yarattı. Öncelikle ben öğretmen olarak görevlerimin değiştiğinin hemen fark ettim. Örneğin dikkatimin büyük kısmını hangi öğrencimin nerede oturduğu ve önündeki projeyle ne kadar ilgilendiğine vermeye başladım. Benim bu konuda farkındalığım arttıkça onlara ‘nasıl bir öğrenme ortamında, nasıl bir oturma biçimiyle daha verimli olabilecekleri’ konusunda küçük bilgiler vermeye ve kendi eğilimlerini fark etmelerini sağlamaya başladım. Öte yandan öğrencilerime daha fazla tercih ve karar alma fırsatı verdikçe sınıf yönetimi açısından kendimi çok daha yetkin hissetmeye başladım.

Uygulamak İsteyenlere Küçük Öneriler:
- Bütün sınıfı yeniden tasarlarken kendi büyük öğretmen masamı ya da dolabımı bu değişimin dışında tutamazdım. Benim eşyalarım ve eski öğretmen pozisyonum da bu değişime ayak uydurmalıydı. Kendim için sadece eşyalarımı yerleştireceğim küçük bir dolap seçtim.
- Eşyalarımızı grup çalışmalarını kolaylaştıracak şekilde tasarladığımız için sınıfın ortasında ortak çalışmalar için büyük bir alan bıraktık. Sınıf toplantılarımız ve ders başlangıçlarımızı hala burada yapıyoruz.
- Her öğrencinin kişisel öğrenme malzemeleri için (dergiler, kitaplar) sınıfın girişinde ortak bir kutu kullanma kararı aldık.
- Öğrencilerinizin nerede oturacaklarına karar vermesinden önce bütün bir gün boyunca farklı sandalyelerde oturarak kendileri için en uygun yeri seçmelerine izin verin.
- Sınıfta öğrenci sayısından daha fazla oturma düzenlemesi yapmak önemli. Yapılacak çalışmaya göre öğrenciler farklı yerlerde oturmaya ihtiyaç duyabiliyorlar.
- Öğrencilerim kendi seçtikleri oturma alanında derse yeterince katılmamaları durumunda yerlerini değiştireceğimi biliyorlar.
Kaynak:
Bu yazı sınıf tasarımları ve öğrencilere esnek oturma modelinin öncülüğünü yapan Kayla Delzer’in TEDx konuşmasından ve 22 Nisan 2016 tarihli Flexible Seating and Student-Centered Classroom Redesign adlı makalesinden Ayşe Kayar tarafından çevrilmiştir. Makalede kullanılan görseller Kayla Denzer’in tasarladığı sınıfa aittir.