Şu anda, hepimizin ortak birçok sorunu var… Salgın, eşitsizlik ve ekonomi… Ve aynı zamanda belki hepsinden de büyük olan; kişilerarası sorunlar. İşte duygusal olarak dengede kalmak ve sinir bozucu sorunları çözmek için bazı ipuçları…
Canınızı sıkan bir soruna bir adım geriden bakın.
Bir adım geride durmak, kendinize bir cevap bulmanız veya birinin size yardımcı olmasına izin vermesine alan sağlamanızın bir yoludur. Sorunla aranıza mesafe koyduğunuzda aynı soruna benzer şekilde tepki vermediğinizi fark edeceksiniz.
Kendinize ait bir alan yaratın.
Sadece rahatlamak ve dinlenmek için rahat bir alan yaratın ve orada biraz zaman geçirin – özellikle sorunu çözmek için değil, biraz dinlenmek ve zihninizde yer açmak için. Bu durum çoğu insan için işe yarar ve çoğunlukla yaratıcı fikirler bu alanda ortaya çıkar.
Sorunu kelimelere dökün.
Sorunu kendinize sözlü anlatın. Hayır, kendi kendinize konuşursanız deli olmazsınız. Bazen ihtiyacınız olan veya bırakmanız gereken bir şey varsa onu fark etmiş olursunuz. Tek iletişim aracınızın kendi kendinizle konuşmak olmadığı sürece işe yarayan bir tekniktir!
Paylaşın.
Bazı sorunları çizme sürecinde bir arkadaşınızla veya terapistiniz ile konuşun. Biraz emek verirseniz ve doğru kişiyi bulursanız terapinin faydası büyük olacaktır. Güvendiğiniz bir arkadaşınızın tavsiyesi de işe yarayabilir. Duyduklarınızı bildiklerinizle tarttığınıza çözüm yoluna yaklaştığınızı hissedeceksiniz.
Sosyal medyayı ağlama duvarı olarak kullanmayın.
Sorunlarınızı sosyal medyaya taşımayın. Bunu yapmak köpekbalığı istilasına uğramış sulara bir kova balık yemiyle atlamak ile eş değerdir. Sosyal medya, duygusal anlamda hassas bir dönemden geçen kişiler için oldukça tehlikeli bir yerdir. Birtakım troller ya da kendini bilmez kişiler sizin sorunlarınızla dalga geçerek size daha çok zarar verebilir.
Sorunun kaynağını bulun.
Bu salgın yüzünden oluşan bir sorun mu yoksa bu sorun her zaman hayatınızda mıydı? Belki de sadece sürekli hasta olma ihtimali içinde olmaktan bıktınız. Bazı problemlerin çözülmesi diğerlerinden daha fazla zaman alır ve bazı problemler sadece kendi kafamızın içindedir. Başa çıkmayı kolaylaştırmak için öncelikle sorunun kaynağını bulun ve o kaynağın etrafında sorunu yeniden tanımlayın. Sorunu yeniden çerçevelendirmek; çözüm sürecinize katkı sağlayacaktır.
Bakış açınızı ayarlayın.
Belki de geçmişin acısı ya da geleceğin korkuları tarafından tetikleniyorsunuz, her ikisi de bir problemi algılama şeklinizi etkileyebilir. Hayat normale döndüğünde işleri nasıl çözeceğinizi hayal edin ve önceliklerinizi sıraya koyun.
Bir zaman çizelgesi ayarlayın.
Bir sorunu nasıl çözeceğimizi anlamaya gerektiğinden daha fazla zaman harcayabiliriz. Enerjinizin yüzde 90’ı tek bir konuya gidiyorsa, şu anki kaotik haliyle o sorunla başa çıkmanız için gereken zihinsel performansınız henüz yeterli değil demektir. İşleri birkaç gün içinde çözemezseniz, beklemeye alın ve daha sonra aynı soruna geri dönün.
Uzaklaşın.
Bazen rahatsız edici bir sorunu barışçıl bir şekilde çözmenin tek yolu ondan uzaklaşmaktır. Bu, sizin hayat felsefenize aykırı olabilir, ancak ihtiyacınız olanı asla elde edemeyecekseniz, onu başka bir yerde aramalısınız. Bir diğer deyişle elinizdeki anahtarlar açmanız gereken kapıya uymuyorsa defalarca aynı anahtaları aynı kapı üzerinde denemenin anlamı yoktur.
Cevapların sizde olduğuna inanın…
Bazen sadece durmak da sorunun çözülmesini sağlar. Sessizce oturun ve cevapların size gelmesine izin verin. Bu şekilde sakin kalabilmek ve “an”da olabilmek, zihninizin herhangi bir sorunu çözmek için makul bir yol oluşturmasına izin verir.
Bir problemden diğerine geçmek… Aslında hayat denen yolculuğun tanımı tam olarak budur… Unutmayın herkesin sorunları vardır. Asıl mesele bu sorunlarla baş etme becerilerimizin ne kadar işlevsel olduğudur… Ve bu işlevsellik hayatımızın anlamını bulma konusunda bize yardımcı olan yegane deniz feneridir.
https://www.psychologytoday.com/us/blog/emotional-fitness/202008/10-useful-tips-emotional-problem-solving sitesinden uyarlanarak hazırlanmıştır.