Okullarda akran zorbalığının giderek daha fazla yaşandığı bugünlerde, siber zorbalık da çocuklar ve gençler üzerinde derin izler bırakan bir zorbalık türü olarak daha fazla tartışılmaya başladı. Uzmanlar “Dünyanın her yerinde, hem yüksek hem de düşük ekonomik gelir gruplarındaki gençlerin giderek daha fazla siber zorbalığa maruz kaldıklarını; bu saldırının onların sosyal ve duygusal gelişimlerini ve eğitim hayatlarını olumsuz etkilediğini; bu konuda aile ve eğitimcilerin çok daha dikkatli olmaları gerektiğini” belirtiyorlar.
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 30. yılı nedeniyle Birleşmiş Milletlere bağlı bir kuruluş olan UNESCO tarafından gerçekleştirilen kapsamlı bir araştırmanın sonuçları siber zorbalıkla ilgili yaşananları gözler önüne serdi.
Araştırma verilerine göre günümüzde her üç gençten biri internette zorbalığa maruz kalıyor; bu gençlerin önemli bir bölümü hayatlarını özgüvenli ve mutlu şekilde sürdürmekte zorlanırken, beşte biri bu nedenle eğitim hayatlarını sonlandırıyor.
Siber Şiddetin Durdurulması Kimin Sorumluluğu?
Çocuklara ve gençlere çevrimiçi zorbalık, siber şiddet deneyimleri ve şiddetin nasıl sonlandırılacağı da dahil olmak üzere soruların sorulduğu UNESCO anketine göre katılımcıların yaklaşık yüzde 32’si siber zorbalığın hükümetler ve yetkililer tarafından kontrol edilmesi gerektiğini savunurken; yüzde 31’i tacizi durdurma sorumluluğunun gençlerde, yüzde 29 ise internet şirketlerinde olması gerektiğini düşünüyor.
Sosyo-Ekonomik Olarak Yüksek Gruplarda Daha Yaygın
Katılımcılar siber zorbalığın en çok Facebook, Instagram, Snapchat ve Twitter gibi sosyal ağlarda kolaylıkla yaşandığını belirtirken; daha ilginç bir verinin de altını çiziyorlar. Buna göre, siber zorbalığın aynı sınıflarda olan ya da sosyo-ekonomik olarak daha yüksek gruplardaki çocuklar arasında yaşanma olasılığı daha yüksek. Bu eğilimin nedeni ise yüksek gelir gruplarındaki aile çocuklarının teknolojik gereçlere ve dolayısıyla sosyal medyaya daha fazla erişim sağlamaları olarak açıklanıyor.
Aileden Destek İstemek Çok Zor
Aynı araştırmaya göre, zorbalığın okul ortamında yaşanması ve öğretmenler tarafından fark edilememesi ise çocukların okul devamı ve sosyal özgüvenini derin olarak zedeliyor. Zorbalık alanında çalışan 15 yaşındaki Ugandalı çocuk hakları savunucusu Santa Rose Mary, şiddet yaşayan ya da fotoğrafları sosyal medyada paylaşılan çocukların
değil öğretmenlerinden ya da içine yaşadığı toplumdakilerden, kendi ailelerinden bile yardım isteyemeyecek kadar çaresiz hale düştüklerini; çocukların kendilerini toplumdan dışlanmış hissettiklerini” belirtiyor.
Bu yüzden” gençlerin eğitim deneyimlerini geliştirmek için, hem çevrili hem de çevrimdışı olarak yaşadıkları şiddet deneyimlerini fark edilmesi ve iyileştirilmesi” çok önemli.
Kız Öğrenciler Daha Çok Hedef Alınıyor
Öte yandan uzmanlar, siber zorbalığın kız öğrenciler, erkeklerden daha fazla hedef aldığını belirtiyor. Kız öğrencilerin, erkeklere göre sosyal medyada daha fazla zaman geçiriyor olmaları; kişilikleri, kimlikleri ya da fiziksel görünümleri konusunda yapılan yorumlardan daha kolay etkileniyor olmaları ise bunun nedenlerinden biri olarak gösteriliyor.
Etkisi Sanıldığından Daha Uzun Ömürlü
Aynı araştırmaya göre, kısa süreli bir siber zorbalığın bile uzun süreli etkileri olabiliyor. Dünya Sağlık Örgütü, zorbalığa maruz kalan çocukların okulu bırakma olasılıklarının daha yüksek olduğunu; akademik başarılarının, sosyal uyumlarının, arkadaşlık ilişkilerinin etkilendiği ve psikosomatik sorunlar yaşadıklarını açıklıyor. Bazı çalışmalar bu olumsuz etkilerin yetişkinliğe kadar uzanabileceğini de belirtiyor.
Türkiye’de Durum Ne?
Türkiye’de siber zorbalığın henüz çok fazla konuşulmuyor olması ise büyük oranda “akran zorbalığı” kavramının da yeni yeni tartışılıyor olması ile ilgili. Ancak bu şiddet türünün henüz daha az dile getiriliyor olması siber zorbalığın önümüzdeki yıllarda önemli bir sorun olmasına engel değil.
TüBİTAK ve Kocaeli Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya göre Türkiye’de ortaokul öğrencilerinin %12’si sözlü siber zorbalığa maruz kaldıklarını, yaklaşık %10.5’i ise siber zorbalık uyguladıklarını belirtiyorlar. Veriler, siber zorbalığın en çok büyük kentlerde yaşandığını; İstanbul’da bu tür bir şiddete maruz kalma oranının %20’ye yaklaştığı, siber zorba olma oranının ise %15’lere ulaştığını gösteriyor.
Öte yandan, siber zorbalığa maruz kalan erkek öğrencilerin %30,5’i, kız öğrencilerin ise %16’sı “misilleme” yoluyla zorbaya karşılık verdiklerini; böylece kurban durumundan zorba olma durumuna kolaylıkla geçildiğini bir başka deyişle siber zorbalığın artarak devam etmesine neden olduklarını belirtiyor.
Bizde Kimden Yardım İsteniyor?
Peki öğrenciler kimden yardım istiyorlar? “Siber zorbalığa maruz kalırsanız kimden yardım istersiniz” sorusuna öğrencilerin %41’i arkadaşlarıyla, %37’si ailelerine bildireceğini, %15’i ise öğretmenler olarak yanıt veriyorlar. Bununla birlikte öğrencilerin bu soruyu “doğru ve uygun ” yanıt verme eğilimi ile vermiş olabilecekleri, aslında şiddet gören çocukların büyük bölümünün sessiz kaldığını düşünmek de çok zor değil.
Siber Zorbalık Nasıl Engellenir?
Uzmanlar çevrimiçi zorbalığın ve siber şiddetin sona erdirilmesini sağlamak amacıyla şu önlemlerin alınmasını öneriyorlar.
Siber zorbalık kavramını doğru şekilde ifade etmek:
Siber zorbalığın yönetilmesi için çocukların ve gençlerin bu şiddeti ve etkilerini bilmeleri ilk basamaktır. Gençlerin çevrim içi tutumlar hakkında sınır ve sorumluluklarını öğrenmeleri, ailelerin bilinçlenmeleri, özellikle daha savunmasız gruplara yönelen siber şiddeti fark etmelerini sağlamak şiddet sarmalını önleyen en etkili yöntemdir.
Okullarda siber zorbalığa karşı kurallar belirlenmek:
Okullarda her türlü şiddete karşı belirli bir tavır geliştirmek, bu sınır ve yasakların ifade edilmesi, öğretmenlerin bu sınır ve kuralları sınıflarda açıklamaları da etkili bir yöntemdir. Okul idaresi, öğretmenler ve ailelerin ortak bir tavır alması ve bu sınır ve kuralların net bir şekilde ifade edilmesi önemlidir. Bu net ifadenin bir sonucu olarak, zorbalık mağduru olan her çocuk okul yönetiminden ya da öğretmenlerinden yardım istediğinde şiddet uygulayan kişinin ceza alacağını ve kendisinin yalnız bırakılmayacağını bilmelidir.
Öğrencilerle Siber Zorbalık Önleme Ekipleri Kurmak:
Özellikle ortaokul seviyesinde öğrencilerin önderliğiyle çalışmalar yapmak çocukların kuralları ve sınırları benimsemesi açısından etkili bir yöntemdir. Böylece şiddet uygulayan çocuk sadece okul idaresi tarafından değil aynı zamanda yaşıtları tarafından da onaylanmayacağını fark eder.
Dezavantajlı Öğrencilerin Desteklenmesi:
Siber zorbalığa karşı oluşturulan politikalarda farklı alanlarda dezavantajlı olan öğrencilerin korunması ve desteklenmesi de sağlanmasıdır. Bir öğrencinin fiziksel engeli, etnik kökeni, akademik kapasitesi, kültürü vb. nedenlerle şiddete yaşıtlarından daha fazla hedef olma olasılığı fark edilmeli; bu çocuklar okul yönetimi tarafından desteklendiklerini hissetmelidirler.
Kurbanların Kayıtsız Şartsız Destekleneceklerini Bilmelerini Sağlamak
Bir kurum içinde zorbalık yaşayan öğrencinin destekleneceğinden ve zorbalık uygulayanın ceza göreceğinden emin olması zorbalığın engellenmesinde en önemli tavırdır. Bu nedenle etkisi ve büyüklüğü ne olursa olsun her olayda gerekli prosedür ve kuralların işletilmesi zorbalık karşısında yapılması gereken en önemli tutumdur.
Unesco’nun 28 Mart 2023 tarihli “Fighting Misinformation and Cyberbullying in the Middle Schools” adlı makalesinden yararlanılmıştır.