Oyun, çocukların en önemli faaliyeti. Çocukların kim olduklarını ve hayatta ne yapabileceklerini fark edebilecekleri ve becerilerini geliştirebilecekleri hayatlarının ilk adımı.
Son yıllarda bir yandan oyunun hak ettiği önemi kazandığını bir yandan da oyunun içeriğinin değiştiğini görüyoruz. Bir zamanlar oyun dendiğinde akla gelen saklambaç, ip atlama gibi klasik oyunlar, çocukların ellerindeki malzemelerle ürettikleri basit oyuncaklar ya da hayal gücüne dayanan oyunlar yerlerini televizyon reklamlarıyla seçilen, şık, pahalı oyuncaklarla süslenen oyunlara bıraktı. Pek çok ebeveyn, çocuklarının oynarken mutlu olabilmesi için pahalı oyuncaklara sahip olması gerektiğini düşünüyor. Çocuklar ise televizyon reklamlarını izleyerek seçtikleri oyuncaklarıyla oynarken, hayata ve kendilerine dair çok daha farklı şeyler öğreniyorlar.
Oyuncaklar, Çocuklara Cinsiyetlerini Nasıl Öğretiyor?
Şimdilerde çok büyük bir endüstri tarafından tasarlanan ve milyonlarca adet satması beklenen yeni tarz oyuncakların temel özelliklerinden birisi kız oyuncağı-erkek oyuncağı olarak cinsiyetlere göre üretilmiş olması ve çocuklara kadın ve erkek rolleriyle ilgili çok erken mesajlar vermesi. Oyuncak üreticileri açısından oyuncağın cinsiyete göre tasarlanmış olması onun daha çok satmasını, daha fazla ilgi çekmesini sağlamanın yollarından biri. Oysa çocuk açısından böyle oyuncaklara yönlendirilmek sosyal, duygusal, bilişsel gelişimlerinin olumsuz etkilenmesi anlamına gelebilir.
Oyuncak endüstrisi çocukların iç güdüsel olarak cinsiyetlerine uygun oyuncakları tercih ettiklerini iddia ederken uzmanlara göre ise çocuğa hangi oyuncağın ona uygun olduğunu öğreten biz yetişkinleriz. “Pembe ve Mavinin Ötesinde: Toplumsal Cinsiyetten Bağımsız Çocuk Yetiştirmek” adlı kitabın yazarı ve Kentuck Üniversitesi Profesörlerinden Christia Brown’a göre bebekler kendi cinsiyetlerine dair mesajlar almadan önce oyuncakların da cinsiyetlerini farketmiyorlar. Brown, bebeklerin doğumlarından sonraki ilk aylarda karşılaştıkları oyuncakları renk, şekil ve fonksiyonlarına göre seçtiğini; 3-5 yaşına kadar oyuncaklara cinsiyetçi roller yüklemediğini açıklıyor.
Bu dönemin ardından çocuklar hızla, toplumsal cinsiyet ve kendi cinslerine ait beklentileri öğreniyor ve tercihlerini buna göre şekillendiriyorlar. Üstelik, bu yaşlardan sonra yetişkin dünyasının beklentilere uygun davranmak konusunda çok daha istekli oluyorlar.
Nitelikli Oyun, Sağlıklı Gelişme…
Profesör Brown’a göre örneğin küçük kız çocukları içgüdüsel olarak bebeklere ya da prenses giysilerine; erkekler dinazorlara yönelmiyor. Tıpkı erkek çocuklar gibi kızların da oyuncaklara yönelmesini sağlayan diğer arkadaşlarının ellerinde hangi oyuncakların olduğu. Çevrelerindeki diğer kızların kamyonlarla oynadığını gören kızlar da kamyonlara yöneliyor; arkadaşlarının yemek pişirdiğini gören erkek çocuk da mutfak oyuncaklarıyla oynuyor.
Oyuncağın çocuk açısından en temel fonksiyonu gerçek hayat senaryolarını uygulamasını kolaylaştırmak. Oyun süreci ne kadar iyi kurgulanırsa çocuğun sosyal ve bilişsel gelişimine, yeni beceriler öğrenmesine o kadar fazla katkı sağlıyor. Dil, mekânsal algı, sorun çözme, arkadaşlık ve iletişim becerileri o kadar hızlı gelişiyor. Bazı oyuncaklar çocukların dil gelişimini desteklerken, başka bazı oyuncaklar çocuklardaki denge duygusunu geliştiriyor; bazıları ise duygusal gelişime katkıda bulunuyor. Bu çoklu gelişimi destekleyebilmek için de onlara elimizden geldiğince farklı deneyim fırsatları sunmalıyız. Çocuğu sadece belirli oyuncaklarla, belirli bir cinse ait senaryolara ait oyuncaklarla kısıtladığımızda ise hem gelişimlerini hem de dünyayı kavrayışlarını kısıtlamış, olumsuz etkilemiş oluyoruz.
Her Tercih, Her Karar Bir Mesaj Veriyor
Yetişkinler olarak çocuklarımıza dair yaptığımız her tercih, aldığımız her karar ve birlikte vakit geçirmesi için verdiğimiz her oyuncak onlara önemli mesajlar veriyor. Kızımızın uyku oyuncağından, oğlumuzun odasındaki perdenin desenine, kızımız ve oğlumuzla konuşurken seçtiğiniz sözcüklerden, ifade ettiğimiz beklentilere kadar her mesaj onlara nasıl biri olmaları gerektiğini anlatıyor.
Çocuklarımız bu mesajı özellikle de kendilerinden beklenen rollere uygun davranmadığında verdiğimiz tepkilerle öğreniyorlar. Kızımız evcilik oynamak yerine erkeklerle futbol oynamak istediğinde; oğlumuz arabalarını yarıştırmak yerine anneannesiyle örgü örmek istediğinde ağzımızdan çıkanlar çocukların toplumsal cinsiyet kavramını daha iyi anlamalarını sağlıyor.
Öte yandan şunun da altını çizmeliyiz: Günümüzde pek çok aile bu basmakalıp tutumlara kapılmamak ve çocuklarını cinsiyetçi önyargılardan korumak için çaba gösteriyor. Bu aileler bir yandan aile kültürlerindeki cinsiyetçi beklenti, rol ve görevleri azaltmaya çalışırken bir yandan da oyuncaklarla öğretilen cinsiyetçi öğretiyi de azaltmaya çalışıyorlar.
Aileler çocuklarını bu eğilimden korumaya çalışırken oyuncak üreticileri ise şimdiye kadar görülmemiş şekilde cinsiyete dayalı tasarımlar yapıyorlar. Kızlara annelik, hizmet etme, destek olma, koruma ve gözetme görevleri verilirken, erkek çocuklar için ise boyutlu düşünme, inşa etme, yarış, rekabet etme gibi beceriler hedefleniyor. Yetişkin bedenine sahip bebekler, hamile bebekler, ayakkabıdan, giysiye yüzlerce aksesuarı olan bebekler kızlara; mühendis setleri, gerçeğe yakın mermiler atan silahlar erkeklere kim olacaklarını anlatıyor.
Yeni Kuşak Sihirli Kahramanlar
Oyuncak dünyasında son yılların çok belirgin bir başka eğilimi ise oyuncakların çocuklara özgü bir fantezi dünyası yaratmaya çalışmaları. Bu yeni eğilimde kızlara prenses, sihirli masal kahramanları gibi roller biçilirken erkekler her istediğini yapabilen ve insanlığı kurtarak süper kahramanlara dönüştürülüyor. Unicornlarların, gökkuşaklarının, sihirli değneklerin dilekleri gerçekleştirdiği bu dünyada kendilerini sihirli kahraman zanneden çocuklar gerçek hayatla ilgili neredeyse hiçbir bilgiyle karşılaşmıyorlar.
Çocukların değil, Yetişkinlerin Fikri..
Bu yeni oyuncak tasarımlarının büyük oranda satış hedeflerini yakalamak isteyen yetişkinler tarafından yapıldığını tahmin etmek zor değil. Çocuklar oyuncaklarla sadece zaman geçirmezler. Doğayla, teknolojiyle, bilimle, birbirleriyle bu şekilde iletişim kurarlar ve bu iletişim zihinsel ve bedensel gelişimde oldukça etkilidir. Sağlıklı bir gelişim süreci için çocukların yaratıcılıklarını geliştirebilecek, sosyal gelişimi destekleyen ve motor becerilerin gelişmesine yardımcı olacak oyuncakların tercih edilmesi çok önemlidir.