Çocuğunuzun anadilinin yanında başka bir dili de öğrenmesinin ona sosyal olarak önemli avantajlar sağlayacağını düşünüyor olabilirsiniz. Ancak çok dilli büyümek beraberinde pek çok ‘umulmadık’ avantajlar da getiriyor. Örneğin tek dille büyüyen yaşıtlarıyla karşılaştırıldığında iki dilli çocuklar iki farklı kavramı karşılaştırarak yorumlamak, karşısındakinin bakış açısını anlayabilmek, iletişimden kaynaklanan sorunları çözmek ve problemlere farklı bakış açıları geliştirmek gibi alanlara sosyal beceriler açısında daha başarılılar. Bir başka deyişle bilingual çocuklar iki dili konuşabilmenin yanı sıra iletişim, kavrama ve yorumlama gibi alanlarda daha fazla beceriye sahipler.
Sadece Dil Değil, Diyalekt Bilmek de Etkili
Bir süredir Anja Gampe ve Moritz Daum’la birlikte çok dilli çocukların iletişim ve kavrama becerilerine dair gelişimlerini ortaya çıkarmak için İsviçre’de araştırmalar yapıyoruz. Çok dilliliğin çocukların zihinsel gelişimi üzerindeki etkilerini gözlemlemek isteyen bir araştırmacı için İsviçre verimli bir bölge. Dört resmi dilin ve çok sayıda diyalektin konuşulduğu İsviçre’de dikkatimizi dilin diyalektik, semantik ve sintaks olarak da farklılaştığı Almanca konuşulan bölgesi üzerine yoğunlaştırıyoruz. Aklımızdaki soru İsviçre diyalektiğinin yanısıra standart Almancayı da öğrenen çocukların iki dilli çocuklarda olduğu gibi düşünme becerilerinde de ilerleyip ilerlemedikleri.
Çalışmamızda tek dilli, iki dilli ve iki diyalektli çocukları laboratuvarımızda bir araya getiriyor ve kendilerine Otto ile tanıştırıyoruz. Otto, dışarıya çıkmak isteyen bir pelüş oyuncak ancak bunun için önce odanın içinde farklı noktalara gizlenmiş ayakkabılarını bulması gerekiyor.
Çocuklardan Otto’ya yardım etmeleri istiyoruz. Bununla birlikte araştırmacımız çocuklara gerekli bilgileri verirken bilinçli bir şekilde bazı yanlış ifadeler kullanıyor. Daha sonra da çocuklardan olası hataları düzeltmelerini bekliyor.
Çok Dillilik Bakış Açısını Geliştiriyor
Çalışmada çift dilli çocukların kendilerine sunulan yanlış bilgileri anlayıp çözmede daha başarılı oldukları görüyoruz. Aynı dilin iki farklı diyalektinin konuşulduğu evlerde büyüyen çocuklar da -iki dilli çocuklar kadar olmasa da- yanlış bilgileri yorumlamada başarılı oluyorlar. Çalışmada en düşük anlamlandırmayı tek dilli çocuklar gerçekleştiriyorlar.
Gündelik Deneyimler Çocukların İletişim Becerilerini Şekillendiriyor
Çift dilli büyüyen çocuklar, tek dilli çocukların her zaman karşılaşamayacağı deneyimler yaşıyorlar. Farklı kültür ve sözcüklerle çevrelenmiş olmak onları hızlı tepkiler vermeye ve anlık kararlar vermeye zorluyor. Ne zaman ve kiminle hangi dili konuşması gerektiğine karar vermek gibi…
Küçük çocuklar karmaşık durumları ve yanlış anlamaları çözmek konusunda iyi olsalar da çift dilli çocukların hayatı – yanlış anlamalar ve iletişimsizlikler- konusunda çok daha zengin! Dilleri belirli bir düzeyde öğreninceye kadar pek çok anlaşmazlık, sözcük karmaşası, komik durum yaşama olasılıkları çok yüksek.
İki dilli çocuklar kadar olmasa da iki diyalektli çocukların da benzer deneyimleri olduğunu söyleyebiliriz. Pek çok diyalektin kendi içlerinde önemli sözcük, vurgu farkları olması bu çocukların da yanlış anlamalar ya da kavram kargaşaları yaşamalarını kolaylaştırıyor.
Bir bütün olarak bakıldığında araştırmamız deneyimlerin önemini gösteriyor. Sonuç olarak küçük yaşta iki dilin öğrenme zorluğunun üstesinden gelme deneyimi, çocukları pek çok alanda da geliştiriyor.
Eğitim Kolektifi – Çocuk Eğitimi
Kaynak: Stephanie Wermelinger ‘in 14 Temmuz 2017 tarihli Growing up With Two Languages adlı makalesinin çevirisidir.