Eğitim Ne İçindir?

Aileler İçinEğitim Politikaları
Dijital Teknolojiler Çocuklarımızın Okuma Alışkanlığını Nasıl Değiştirdi?
A+ A-

2020 yılında kaybettiğimiz ünlü eğitimci Sir Ken Robinson kitabı “Imagine If: Create a Future for Us All..” ile yeni bir eğitim tasarımı öneriyordu. İşte Ken Robinson’un eğitim modelini anlatan yazısı.

Eğitim ne içindir? İnsanlar, bu soruya verdikleri yanıtlarla keskin şekilde birbirlerinden ayrılır. Bu soru, “yanıtı esastan tartışmalı” sorulardan biri olarak kabul edilmiştir. Tıpkı “demokrasi” ve “adalet” gibi “eğitim” de farklı insanlar için farklı şeyler ifade eder. Çünkü kişinin eğitimin amacına yüklediği anlam, onun geçmişi ve hayat koşulları da dahil olmak üzere çeşitli faktörler tarafından şekillenir. Aynı zamanda etnisite, toplumsal cinsiyet ve sosyal sınıf gibi konular hakkındaki fikirleri de eğitimin amacına dair beklentisini etkiler. Yine de üzerinde anlaşmaya varılmış bir eğitim tanımına sahip olmamak, onu tartışamayacağımız veya bu konuda hiçbir şey yapamayacağımız anlamına gelmez.

2020 yılında kaybettiğimiz ünlü eğitimci Sir Ken Robinson bizi eğitimin geleneksel yapısı üzerine yeniden düşünmeye davet ediyor.
2020 yılında kaybettiğimiz ünlü eğitimci Sir Ken Robinson bizi eğitimin geleneksel yapısı üzerine yeniden düşünmeye davet ediyor.

Ancak terimlerimizin neyi ifade ettiği konusunda net olmamız gerekiyor. “Öğrenme”, “eğitim”, “alıştırma” ve “okul” gibi sıklıkla karıştırılan veya birbirinin yerine kullanılan birkaç terim vardır ki bunlar arasında önemli farklar vardır. Öğrenme, yeni beceriler ve anlayış kazanma sürecidir. Eğitim, öğrenme faaliyetini gerçekleştirmek amacıyla yaratmış olan sistemdir. Alıştırma, belirli becerilerin öğrenilmesine odaklanan bir eğitim biçimidir. Okul, öğrenen kimselerden oluşan bir topluluktur: birbirleriyle ve birbirlerinden öğrenmek için bir araya gelen bir grubu ifade eder. Bu terimleri ayırt etmemiz çok önemlidir: Çocuklar öğrenmeyi severler, bunu doğal olarak yaparlar; birçoğunun eğitimle ilgili sorunları var ve bazılarının da okulla ilgili büyük sorunları var.

Zorunlu eğitimin birçok varsayımı vardır. Bunlardan ilki, gençlerin kendi başlarına büyük olasılıkla öğrenemeyecekleri bazı şeyleri bilmeleri, anlamaları ve yapabilmeleri gerektiğidir. Bu şeylerin neler olduğu ve en iyi nasıl öğretileceği konusu ise karmaşık ve çoğu zaman tartışmalı bir konudur. Diğer bir varsayım da zorunlu eğitimin, iyi bir iş bulmak ya da yüksek öğrenime devam etmenin ön koşulu olduğu düşüncesidir.

Peki, eğitimli olmak ne demektir? Eğitimin kişinin bilincini, yeteneklerini, duyarlılıklarını ve kültürel anlayışını geliştirmesi gerekir. Ayrıca yaşadığımız her iki dünyaya dair görüşümüzü de genişletmelidir. –yalnızca biz var olduğumuz için var olan içimizdeki dünya ve çevremizdeki dünya.– Eğitimin temel amaçlarından biri de öğrencilerin her iki dünyayı da anlamalarını sağlamaktır. Günümüzün ikliminde, yeni ve acil bir zorunluluk daha vardır: Gençleri çevresel refahın, küresel-ekonomik sorunların önemini fark etmelerini sağlayacak bir eğitimden geçirmek. Bu temel amaçları dört öğrenme düzeyinde inceleyebiliriz:

Kişisel Düzey

Eğitim, gençlerin kendi iç dünyalarıyla olduğu kadar çevrelerindeki dünyayla da bağ kurmasını sağlamalıdır. Batı kültüründe, bu iki dünya arasında; düşünme ve hissetme, nesnellik ve öznellik arasında kesin bir ayrım vardır. Bu ayrım yanlıştır. Çünkü dünyaya dair deneyimlerimiz ile hislerimiz birbirini şekillendirir. Hepimizin benzersiz güçlü ve zayıf yönlerimiz, bakış açılarımız, kişiliklerimiz vardır. Standart bedenlerimiz olmadığı gibi, standart yeteneklerimiz ve kişiliklerimiz de yoktur. Hepimizin yeteneklerimizi, eğilimlerimizi ve olayları kavrayışımız farklıdır. Eğitim tam da bu nedenle çok derinden kişisel bir deneyimdir. İnsanoğlunun zihnini ve kalbini geliştirmekle ilgilidir.

eğitimden ne beklemeliyiz?
Zorunlu eğitimin temel varsayımlarından biri çocukların kendi kendilerine öğrenemeyecekleri anlamaları ve yapabilmeleri gerektiğidir.

Kültürel Düzey

Eğitim, yeni kuşakların kendi kültürlerini anlamalarına ve diğer kültürlerin çeşitliliğine saygı duymalarını sağlamalıdır. Kültür farklı şekillerde tanımlanabilir; ancak bizim bağlamımıza en uygun olanı “farklı sosyal grupları karakterize eden değer ve davranış biçimleri” olacaktır. Daha açık bir şekilde söylemek gerekirse, “burada işleri yapma şeklimiz” kültürdür. Eğitim, toplumların değerlerini sonraki kuşaklara aktarma yollarımızdan biridir. Bazıları için eğitim, bir kültürü dış etmenlerden korumanın bir yoludur. Diğerleri için, kültürlere karşı hoşgörü geliştirmenin bir yoludur. Hayatlarımız giderek hiç bilmediğimiz insanlarla bile daha bağlantılı hale geldikçe, kültürel karmaşamız artıyor. Bu çeşitlilik içinde saygıyla yaşamak sadece etik bir tercih değil, aynı zamanda pratik bir zorunluluktur.

Okullar için üç kültürel öncelik olmalıdır: öğrencilerin kendi kültürlerini anlamalarına yardımcı olmak, diğer kültürleri anlamalarını ve hoşgörü geliştirmelerini sağlamak ve bir arada yaşama duygusunu teşvik etmek. Tüm toplulukların yaşamları, kendi kültürlerini ve diğer kültürlerin uygulamalarını ve geleneklerini kutlayarak büyük ölçüde zenginleştirilebilir.

Ekonomik Düzey

Eğitim, gençlerin ekonomik bağımsızlığını sağlamalıdır. Devletlerin eğitime bu kadar ilgi duymalarının nedenlerinden biri de budur: Ekonomik refah sağlamak, eğitimli bir işgücü yaratmaktan geçer. Sanayi Devrimi’nin öncüleri, ihtiyaç duydukları işgücünü eğitimle yaratacaklarını biliyorlardı. İş dünyası o günden bu yana çok değişti ve günümüzde eskisinden daha karmaşık bir şekilde bunu yapmaya devam ediyor. Geçmiş yılların mesleklerinin çoğunun ortadan kalktığı ve yerini hızla çağdaş mesleklere bıraktığı günümüzde yeni teknolojilerin yönünü ve bizi nereye götüreceğini kestirmek neredeyse imkansız!

Okullar, öğrencileri sürekli değişen bu ekonomik yapıda var olmaya nasıl hazırlayabilir? Gençlerin benzersiz yetenekleri ilgi alanları ile birleşmeli, akademik ve mesleki programlar arasındaki ayrım ortadan kalkmalı, okullar ile iş dünyası arasındaki pratik ortaklıklarlıdır. Böylece işgücü piyasasına girme zamanı gelen gençler sadece eğitimlerinin bir parçası olarak değil, öğrenimlerinin de bir parçası olarak deneyimleyebilirler.

Sosyal Düzey

Eğitim, gençleri aktif ve şefkatli vatandaşlar olarak yetiştirmelidir. Günümüzde karmaşık sosyal sistemler içinde yaşıyoruz. Tek tek bireylerin güçlendirilmesi, kolektif yaşamın ve demokrasinin değer ve sorumluluklarına sahip çıkmasıyla sağlanır. Demokratik toplumlar özgürlüklerini kolayca elde etmemiştir. Özgürlüklerimiz, zorbalığa, otokrasiye, nefret ve korkuyu körükleyenlere karşı yüzyıllardır verilen mücadelenin damıtılmasıyla elde edilmiştir. Bu mücadeleler günümüzde henüz bitmekten çok uzaktır. John Dewey’in gözlemlediği gibi, “Demokrasi her nesilde yeniden doğmalıdır ve eğitim onun ebesidir.”

Demokrasinin yaşaması, halkın çoğunluğunun demokratik süreçlerde aktif rol almasına bağlıdır. Oysa pek çok demokraside bunun tam tersi yaşanıyor. Okullar, öğrencilerin aktif, proaktif, demokratik katılımcılar olmalarını sağlamalıdır. Teorik bir Yurttaşlık Bilgisi dersi önerilebilir; ancak demokrasiye derinden kök salmış bir saygıyı beslemek için, gençleri henüz oy kullanma yaşı gelmeden çok önce gerçek hayattaki demokratik deneyimlerle tanıştırmak esastır.

Sekiz Temel Yetkinlik

Geleneksel müfredat, ayrı bilim alanlarının bir araya gelmesiyle oluşturulmuş bir koleksiyondur. Bu koleksiyon, sınırlı bir zeka anlayışına ve hayatta neyin önemli olduğuna dair inançlara göre önceliklendirilir. Bu konular ister matematik, bilim, sanat ya da yabancı dil olsun, her dersin diğerlerinden tamamen ayrı olduğu fikrine dayanır. Ancak bu sorunlu bir yaklaşımdır. Örneğin matematik, yalnızca teorik önermelerden oluşmaz; bunun yanı sıra kavramlar, süreçler ve yöntemler de dahil olmak üzere farklı bilgi türlerinin bir birleşimidir. Bu, bilim, sanat, diller ve diğer tüm konular için de geçerlidir. Bu nedenle konulardan çok disiplinler kavramına odaklanmak çok daha faydalıdır.

Çünkü disiplinler akışkandır; birleşir, işbirliği yapar ve birlikte gelişirler. Bu nedenle konulardan çok disiplinlere odaklanarak disiplinlerarası öğrenme kavramını keşfedebiliriz. Bu, hayatın gerçeklerine daha uygun ve bütünsel bir yaklaşımdır. Örneğin bir makale yazan bir gazeteci, konuşma, tümdengelim, akıl yürütme, okuryazarlık ve sosyal bilimler becerilerine başvurabilmelidir. Bir cerrah, uygun prosedürün pratik uygulamasının yanı sıra hastanın durumuna ilişkin akademik kavramları da anlamalıdır. En azından, bir ameliyata girerken durumun böyle olacağını umarız.

Bu nedenle disiplinler kavramı, öğrencilerin eğitim sürecinin sonunda neyi bilmeleri ve neleri başarmaları gerektiğini sorusunu yanıtlamaya çalışırken bizi daha iyi bir başlangıç noktasına getirir.

Yukarıdaki dört amaç, eğitim sisteminin içine uygun şekilde entegre edilirse, öğrencilerin gelecekte kaçınılmaz olarak karşılaşacakları ekonomik, kültürel, sosyal ve kişisel zorluklarla meşgul olacak şekilde donatacak sekiz temel yetkinliği önermektedir. Bu yeterlilikler merak, yaratıcılık, eleştiri, iletişim, işbirliği, şefkat, soğukkanlılık ve vatandaşlıktır. Yaşa göre tetiklenmek yerine, öğrencinin eğitim yolculuğunun başlangıcından itibaren iç içe geçmeli ve baştan sona beslenmelidir.

Bu makale evrimağacı.org’da yayınlamıştır.

Bu makale ilginizi çektiyse Yuval Noah Harari’den çevirdiğimiz “Harari: Covid-19’dan Sonra İnsanlığı Neler Bekliyor?” adlı makalemize de göz atabilirsiniz.

 

İlginizi Çekebilir

Sosyal Medya Hesaplarımızı Takip Edin

Eğitim Kolektifi’nin Büyümesine Destek Olun!

İçeriklerimizi beğeniyorsanız daha fazla okuyucunun bize ulaşmasına destek olun.
Bizi Sosyal Medya Hesaplarımızdan Takip Edin, Beğenin, Paylaşın.

Takipte Kalın!

Facebook sayfamızı beğenin ve yeni yazılarımızdan haberdar olun.

Reklam

Yazar Hakkında

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.

milli eğitim bakanı olsaydım kitap
eğitim kolektifi milli eğitim bakanı olsaydım kitap satın al

Milli Eğitim Bakanı Olsaydım

Orijinal fiyat: 150 ₺.Şu andaki fiyat: 90 ₺.

Ahmet Yıldız, Ayşegül Kanal, Cem Demirayak, Gözde Durmuş, Engin Karadağ, Erdal Atıcı, Erdal Küçüker, Esergül Balcı, Fevziye Sayılan, Feyzi Coskun, Gökçe Güvercin-Seçkin, Gözde Durmuş, Hasan Aydın, M. Cansu Balcı, Meral Uysal, Mustafa Gazalcı, Niyazi Altunya, Nurcan Korkmaz, Orhan Özdemir, Reşide Kabadayı, Rıfat Okçabol, Selen Balcı, Ş. Erhan Bağcı, Vildan Özdemir
Eğitim Kolektifi Yayınları
Delifişek Jose Mauro De Vasconcelos

Delifişek

Orijinal fiyat: 75 ₺.Şu andaki fiyat: 70 ₺.

Jose Mauro De Vasconcelos
Can Çocuk Yayınları
Reklam

En Yeniler

En Popüler

Dosyalar

Reklam